İnsan toplum hayatı yaşamak zorundadır. Hiç kimse yalnız yaşayamaz, yaşasa da huzur bulamaz. Çünkü yalnız yaşaması yaratılışına ters düşer.
a- Aile bir vücut gibidir
İnsan toplumu ailelerden, aileler de fertlerden meydana gelir. Huzur içinde yaşayamayan toplum huzur bulamaz. Toplumun huzuru ise, toplumu meydana getiren ailelerin huzuruna bağlıdır. Ailede huzur olması için de aile fertlerinin huzurlu olması gerekir. Bir arada da yaşasalar, ayrı ayrı da yaşasalar durum değişmez. Hatta uzaktaki bir ferdin rahatsızlığı aileyi daha çok rahatsız eder, onları daha çok telaşa düşürür.
Aile bir vücut gibidir. Vücudun herhangi bir yerindeki rahatsızlık bütün vücudu rahatsız ettiği gibi, fertlerinden birinin rahatsızlığı da, bütün ailenin huzurunu bozar, onları tedirgin eder. Onun için aile fertleri ailenin ve kendilerinin huzurunu bozucu davranışlardan kaçınmalı, huzur içinde yaşamaları için ellerinden gelen her şeyi yapmalıdırlar. Bunu yapabilirlerse huzur içinde yaşarlar.
b- Sağlık
Her şeyin başı sağlıktır. Huzur içinde mutlu bir yaşam sürdürmek isteyen bir aile, her şeyden önce sağlığına çok önem vermeli, sağlığı zedeleyen her şeyden kaçınmalıdır. Hastalanmadan yaşamak için bütün aile fertleri sağlık kurallarına çok dikkat etmelidir. Dikkatsizliği yüzünden birinin hastalanması bütün aileyi şaşkına döndürür, huzurunu bozar.(118)
Sağlığımıza dikkat etmemiz, dinî yönden de başta gelen görevlerimizdendir. Çünkü sağlığı yerinde olmayanlar, ibadetlerini de huzur içinde yapamazlar. Sağlık deyince hem vücut, hem de ruh sağlığını kastediyoruz.
Bu hususta Hz. Peygamber (s.a.v): "Vücudunun da sende hakkı var."(119) ve, "Cismine hakkını ver" buyurmuştur.
Vücudumuzun haklarından biri de onu bütün hastalıklardan korumaktır.
Yine, Resûlullah bu hususta baş görevi aile reislerine vererek şöyle buyuruyor.:
"Evin erkeği ev halkının çobanıdır. Her bakımdan onlardan sorumludur." Yani evin reisi ev halkının giyiminden, beslenmesinden, eğitiminden, sağlığından ve yaşamak için muhtaç olduğu her şeyden sorumludur. Aile reisi hanımının ve bütün ev halkının maddî manevî, dünyevî, uhrevî bütün ihtiyaçlarını temin etmekle ve onları, huzurlarını bozan her şeyden korumakla yükümlüdür.
Allahû Tealâ bu hususta şöyle buyuruyor: "Ey imân edenler, yakıtı inanmayan insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden kendinizi ve ailenizi koruyun."(120)
İşte ailenin huzur içinde rahat yaşaması aile bireylerinin maddî ve manevî yönden sağlıklı olmasına ve ruhî bunalıma girmemesine bağlıdır. Aileden birinin hastalanması yahut maneviyatının sarsılması ve ruhî bunalıma girmesi, yalnız o kimsenin değil, bütün ailenin huzurunu bozar, ağızlarının tadını kaçırır. Sağlığı korumak ve hastalıklardan kaçınmak için de sağlık kurallarını ve sağlıklı yaşama yollarını bilmek gerekir.
Huzur içinde yaşamak isteyen aileler, her fırsattan yararlanarak sağlık kurallarını öğrenmeli ve bildiklerini hayatlarına uygulamalıdır.
c- Çalışmak ve helalinden kazanmak
Sağlıklı olmak için yeteri kadar dengeli beslenmek, temiz havalı yerde yaşamak, güneş giren sağlıklı yerde oturmak ve temiz giyinmek lazımdır. Fırsat buldukça denizlerin iyotundan, ormanların oksijeninden ve güzel manzarasından, kırların temiz havasından yararlanmalıdır. Bütün bunlar malî imkâna yani paraya dayanır. Yokluk içinde olan bir aile bunları nasıl yapabilir?
İşte huzurlu olmak isteyen aile fertleri tembelliği ve uyuşukluğu atmalı, çalışarak, helalinden bol kazanç sağlamalıdır. Çalışmak aynı zamanda harekettir de.. Hareket ise hayat, servet, güç ve huzur kaynağıdır. Fertleri çalışkan olan aileler sağlıklı, varlıklı ve güçlü olarak huzur içinde yaşarlar.
Allah da, çok çalışıp, helalinden kazanmamızı emreder. Aşağıdaki ayetler insanları çalışıp kazanarak huzur içinde yaşamaya yöneltmektedir:
"Yer yüzünde ne varsa hepsini sizin için yaratan O'dur
"Ey iman edenler, gerçekten Allah'a kulluk ediyorsanız, yaratıp size verdiğimiz nzıkların temizinden, size yarayanından, helâlinden ve en iyilerinden yiyin ve Allah'a şükredin."(122)
"Yeryüzünü size boyun eğdiren ve emrinize veren O'dur. Yeryüzünün hertarafını gezip dağlarında dolaşın ve Allah'ın sizin için yarattığı rızıklardan yiyin." (123)
"De ki, Allah'ın kulları için yarattığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram etti. De ki, bunlar dünya hayatında imân edenler içindir. Ahirette ise yalnız onlar için olacaktır. İşte biz ayetleri, anlayabilen bir kavim için böylece geniş olarak açıklarız.,"(124)
d- Saygı, uyum ve hoşgörü
Dirlik ve düzen olmayan ailelerde devlet olmaz. Devlet olmayan yerde huzur ve mutluluk olmaz. Ailede dirlik düzen olması için fertler arasında uyum sağlanmalıdır. Uyumsuzluk uyuşmazlığa, uyuşmazlık tartışmaya tartışma da huzursuzluğa sebep olur. Ailede uyum sağlanması için fertler birbirine karşı fedakâr ve saygılı olmalıdır. Saygı sevgiyi getirir, sevgi ise mutluluk ve huzuru getirir.
Birbirlerini saymayan insanlar birbirlerini sevemezler. Sevgi olmayan yerde ise huzur olmaz. Birbirlerini sevmeyenler bir arada nasıl kaynaşır ve huzur bulurlar?
İnsanlar robot değildir, aynı kalıptan da dökülmüş değillerdir. İnsanlar düşünen, ayrı ayrı görüşü ve arzusu olan varlıklardır. Yüzleri ve sesleri birbirine benzemediği gibi görüşleri, düşünceleri, istek ve arzuları da başka başkadır.
Üstelik çevrenin çeşitli halleriyle başka başka yönlerden etkilenirler. Aile fertleri -özellikle büyükler bunu böyle kabul etmeli- hoşuna gitmese de, karşısındakinin istek ve hareketlerini hoş karşılamalıdırlar.
Yaşlılar gençlere karşı tutum ve davranışlarım, kendi gençliklerini düşünerek ayarlamalı, zamanın getireceği yenilikleri de göz önünde bulundurmalıdırlar. Gençlere karşı kırıcı ve katı olmamalıdırlar. Gençlerde bir zaman gelip kendilerinin de yaşlanacağını ve yaşlandıkça kişinin (çocuklar gibi) nazikleşeceğini, sözlerinin çoğalıp güçlerinin azalacağını düşünerek, büyüklerinin cefalarına ve hizmetlerine seve seve katlanmalıdırlar. Bu da karşılıklı fedakârlık yapmakla mümkün olabilir. Fertleri fedakâr ve hoşgörülü olmayan ailelerde huzurun yerini çekişme alır. Çekişmenin de sonu kavga ve huzursuzluktur. Böyle ailelerde herkes kendi dediğinin olmasını ister ve kendi istediğini yapar. Aralarında ne uyum sağlanır, ne düzen olur ne de huzur.
e- Plan ve disiplin
Disiplin olmayan, gelişi güzel yaşayan ailelerde huzur olmaz. Mutlu da olamazlar. Gelişi güzel ve plansız yaşanan aile yuvasında kimin ne zaman ne yapacağı belli olmaz. Uyku saatleri, yemek vakitleri ve çalışma zamanlan karmakarışık olur. Bu gibilerin çalışmaları da verimsiz olur. sağlıkları zedelenir, huzurları bozulur.
Disiplin olmayan ailelerde itaat de olmaz. Herkes kendi başına buyruk olur. Düzenli bir ailede büyük küçük belli olur. Büyükler küçükleri sever, küçükler büyükleri sayar ve itaat ederler. Aralarında kolayca uyum sağlarlar.
Ailede başıboşluk zararlı olduğu gibi aşırı disiplinde zararlıdır. Aşırı disiplin olan ailelerde kişiler robotlaşır, aptallaşır, duyguları ölür, ve düşünemez hale gelirler. Büyüklerin baskısı artar, küçükler istek ve görüşlerini söyleyemezler. Büyüklere sevgi ile değil korktukları için itaat ederler. Kimi çocukların evlerinden kaçarak kötü yollara sapmaları buna birer örnektir. Böylece hoşa gitmeyen ve telafisi mümkün olmayan üzücü haller meydan gelir, bütün ailenin huzuru bozulur.
Mutlu ailelerde kimin ne zaman ne yapacağını bildiren uygun bir düzen ve disiplin olur. Birbirlerine samimi olarak sımsıkı bağlanan fertler arasında sevgi ve ahenk olur. Topluma da güzel örnek olurlar. Hem kendileri mutlu olur, hem de başkalarına mutluluk yollarım göstermiş olurlar.
Ailede huzur çok önemlidir. Çünkü ailenin hem, dünyada hem de ahirette saadeti huzur içinde yaşamasına bağlıdır. Aile fertlerinin iş hayatındaki başarısı da buna bağlıdır. Huzur olmayan ailelerde ne düzen ne mutluluk ne de bereket olur. Bütün bunları göz önüne alarak aile fertleri kafalarını çalıştırmalı, huzuru sağlamalıdırlar. Bunu yapabilirlerse huzura kavuşur, mutlu bir hayat sürdürürler. Ne mutlu huzur içinde yaşayan ailelere