ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

SIHIR-BUYU

SİHİR=BÜYÜ

Tarihin eski çağlarında çok yaygın olan sihir ve sihirbazlık, bugün müsbet ilimin çok geliştiği modern çağımızda dahi hâlâ etkisini sürdürmektedir. İlkel kabilelerde olduğu gibi modern toplumlarda bile pek çok kimse sihire inanmakta ve ondan korkmaktadır. Çeşitli gayeler için sihir yaptıranlar, sihirden medet umanlar, azımsanmıyacak kadar çoktur. Öyleyse nedir sihir?.. İnsanlar niçin bu sihir eylemine tevessül etmektedirler?..
İşte bu kısımda da kısaca bu konuyu açıklamaya çalışacağız.

1. Sihirin Tanımı:

Sihir (sihr-büyü) kelimesi; şaşırtıcı etki, değiştirme, hüner, hile, gözbağcılık, aldatma, batıl, bir şeye hak diye göstermeye çalışma anlamlarına gelmektedir.

Efsun veya Afsun kelimeleri de aynı anlamda kullanılır.

Deyim olarak ise sihir: "Bazı güçler kullanarak canlı ve cansız varlıkları, özellikle insanları istenilen yönde etkilemek amacıyla yapılan eylem"'14' olarak tanımlanmaktadır. Bir başka deyişle, "Birtakım gizli kuvvetlerle bağlantı kurarak iş görme, akıl dışı olayları gerçekleştirme eylemi"'15' diye tarif edilmektedir.

İbn-i Esir, "Nihaye" adlı eserinde sihiri (büyüyü) "bir şeyi yönünden çekip çevirmek, değiştirmek" anlamında kullanmıştır. Bedreddin Aynî de "Umdetül Kâri" adlı eserinde sihri, "kötü işlerde görülen, itiraz ve reddedilmesi güç olmayan olağanüstü işler"(16) diye tarif etmiştir. Ord. Prof. İsmail Hakkı İzmirli ise: "Hud'a (hile, aldatma)dır. Aslı da yoktur hakikati de" demiştir. Eski Diyanet İşleri Başkanlarından büyük âlim Ömer Nasuhi Bilmen ise şunları söylemektedir:

Sihir: Sebebi gizli olan ince lâtif şey demektir. Sebebi gizli olduğundan gerçeğin hilafına tahayyül olunan, yaldızlı hile, aldatmaca olan herhangi bir şeydir. Gözbağcılık, hokkabazlık bu kabildendir. Firavun zamanındaki büyücülerin ellerindeki değnekleri birer ejdarha suretinde gösterdikleri gibi bazı gizli sebeplere binâen ruhlarüzerinde tesir eden ve ekseri şerre müteveccih bulunan şeylere de birer sihir demiştir. Aile fertleri arasında ayrılıklar meydana getiren büyücülük gibi. "Bazı cinlerden istiane (yardım isteme) suretiyle yapılan gayrimeşru, harika nevinden madud (muayyen, belirli) bulunan birtakım muamelelerde birer sihirdir. Buna cincilik denir"(17).

Tabiat kanunlarına aykırı sonuçlar elde etmek iddiasında olanların başvurduklan "gizli işlem ve davranışlara verilen genel ad" olarak, sihir yani büyü kelimesi kullanılmaktadır.


2. Sihir Yapmanın Amacı:
Genel olarak sihir yapmaktan amaç, karşıdaki insan veya eşya üzerinde istenilen değişikliği ve davranışı sağlamaktır. Bu itibarla pek çok değişik arzuyu gerçekleştirmek umuduyla sihirler yapılmaktadır. Başlıcaları şunlardır:

1. İki kişiyi birbirine yaklaştırmak ya da uzaklaştırmak için yapılan "SICAKLIK veya SOĞUKLUK" büyüsü,

2. İnsanın bazı güç ve organlarını çalışamaz hale getirmek amacıyla yapılan "BAĞLAMA" büyüleri,

3. Karşısındakini hasta etme, deli etme, sakatlama ve kötürüm haline getirmek gayesiyle yapılan "DÜŞMANLIK" büyüleri,

4. Yapılan büyünün tesirini kaldırmak için yapılan "karşı büyüleri" vb.

Daha başka türlü amaçlar için de büyücülere sihirler yaptırılmaktadır.

3. Sinirin Doğuşu

"Sihir, tabiat kuvvetleriyle insanlar arasında birtakım gizli ilişkilerin bulunduğu ve tabiattaki bütün varlıkların insanın anlayış gücünü aşan, bilinemeyen gizli kuvvetler tarafından yönetildiği inancından doğdu. Totem dinleri çağındaki din görevlileri ve rahipler kendilerinde gizli kuvvetlerle ilişki kurabilmek için bir gücün bulunduğunu ileri sürdüler. Her olayın bir totemin yönetiminde bulunduğunu ortaya atan, totemlerin kötü etkilerinden kurtulmak için onların iradesine bağlanmayı gerekli sayan bu görevliler birtakım otlardan, köklerden, kabuklardan, sıvılardan ilaç yapma yolunu buldular. Bu konuda en önemli etkiyi insan hastalıklarını gideren bitkiler, özü bilinmeyen maden suları yapıyordu. Bunlarda gizli güçlerin bulunduğu inancı doğdu. İşte sihirin kaynağı bu bitkiler ve sulardaki yapılan ilk ilaçlardır. Zamanla bunların gizliliğine yalnız rahiplerin akıl erdirdikleri inancı yayıldı. Böylece tapınaklar ilk sihir yapma merkezleri durumuna geldi. İlk sihir yapanlar da bu rahipler ve din görevlileri oldu. Halk bunların tabiatüstü güçler taşıdığına, insanları etkileyen gizli güçlerle yakın ilişkiler kurduklarına inanmağa, onlara karşı korku ile karışık bir saygı duymağa başladı. Totemler, totemleri temsil ettiğine inanılan kalıntılar (kemikler, kabuklar, boynuzlar, bitkiler) ilk sihir yapma araçları oldu. Zamanla daha belirgin bir nitelik kazanan sihir tek tanrıcı dinlere de geçti. Din kitapları, kutsal sözler, bu konuda kullanılan birer araç niteliği kazandı. Eski İran'da, Çin'de, Hindistan'da, Mezopotamya, Anadolu ve Mısır'da, özellikle Keldanîlerde sihir gizli bir meslek durumuna geldi"(18) Adı geçen yerlerde büyücülüğün durumu kısaca şöyleydi.

Mezopotamya'da: Mezopotamya'da yaşamış olan Keldanîler yıldızlara taparlar, kâinatı idare edenlerin yıldızlar olduğunu, hayır ve şerrin onlardan geldiğine inanırlardı.

Semavi güçlerin yerdeki güçlerle birleşmesi sonucu mucizeler meydana geldiğini söylerlerdi.

Keldaniler büyücülüğün ve kâhinliğin sırrını bilmekle ün yapmıştı. Gerçekten, büyücüler Sümer-Akad medeniyetinden beri gelip geçmiş bütün bir büyücüler dizisinin mirasçılarıydı.

Büyücüler Mezopotamya'nın din adamları sınıfındandılar. Eridu Tanrısı Ea ile oğlu Babil Tanrısı Marduk'un koruyuculuğu altında bulunuyor ve insanların çevrili olduğu düşman güçlerle mücadele etmekle uğraşıyorlardı. Birtakım büyücüler, büyünün karşı durmak zorunda olduğu pek çok kötülüklerle suçlandırılıyordu. Birçok şeytanla da, okuyup üflemek veya şeytan kovma törenleri düzenlemekle mücadele ediliyordu.

Keldanileri Tevhid (tek Allah inancı) yoluna davet için Yüce Allah, Hz. İbrahim'i peygamber olarak gönderdi. Fakat onlar Hz.İbrahim'i kabul etmek istemediler. Nitekim Hz. İbrahim (a.s.)'i ateşe attıran da bunların krallarından Nemrut'tur(*).

Mısır'da: Mısırlılar caiz olan büyü ile caiz olmayan büyü ayırımı yaparlardı ve büyüyle, ölüm veya hayat konusunda etkili olabileceklerini, ruhlara başvurarak istediklerini elde edebileceklerini ve tabiatın güçlerini kendilerine bağımlı kılabileceklerini düşünüyorlardı. Bir bilime benzetilebilen ve meşru, yani caiz olan büyü, insanları zararlı hayvanlardan, hastalıklardan vb.den korumak amacını güdüyordu. Bu büyü, okuyup üfleyerek veya muskalar yazarak ve belirli törenlerle yapılırdı. Ölüleri ululamanın kökü de yine büyüye dayanıyordu.

İbraniler'de: Çok zaman yabancı halklardan duyulan korkunun yolaçmış olduğu büyü uygulamalarından Tevrat'ta sık sık söz edilir: "Ve Musa tunçtan bir yılan yaptı, ve onu sırık üstüne koydu ve vaki oldu ki, yılanın ısırdığı bir adam tunç yılana bakarsa yaşardı" (Tevrat).

Hintlilerde: Büyü, Veda dininin en gösterişli ve önemli törenlerinde yer alır. Bu törenlerde büyü uygulaması geceleri mırıltı halinde belli sözler söylenerek yapılırdı. Büyü için kullanılan araçlar da, çeşitli bitkiler, merhemler, ölülere ait eşya gibi şeylerdi. Aşk büyüleri, hastalıkların iyileşmesi ve şeytan kovmak için yapılan büyü ve uygulamalar da büyük bir yer tutar. Yoga çileciliği birçok bakımdan veda büyücülüğüne benzer.

Yunan ve Roma'da: Klasik eski çağ büyücülüğü sık sık yabancı tanrıların yardımına başvuruyordu. Ama Hekate yine de büyü tanrıçasıydı. Tesalya büyücülerle doluydu. İlkel Roma dinine çok sayıda büyü uygulaması miras bırakmış olan Etrüskler için de, durum bunun eşidir. Roma İmparatorluğu devrinde, doğu, özellikle de Mısır ve Keldani kaynaklı boş inançlar kendini göstermeğe başladı. Bunun üzerine birçok büyücü Roma'ya üşüştü. İmparatorlar, hizmetlerinden yararlanmakla birlikte, onlara kötü davranmaktan da geri kalmadılar. Tiberius, büyü yapmakla suçlanan azat edilmiş 4.000 köleyi Sardunya'ya sürdü. Apuleius, bir büyücülük suçlamasına karşı kendini savunmak zorunda kalmıştı.

Yahudi dininde: XII. yy.da birtakım kabbalacı'lar, tılsımlar kullanan mistik bir akımın doğmasına yolaçtılar. Doğu Avrupa'da hahamların mucize yapmak gücünde olduğuna inanılıyordu.

İslâm dini öncesi Arabistan'da büyü, müslümanlıktan önce geçerli birtakım uygulamalarla, Arapların yakın ilişkisi olan (musevîler, İranlılar, Yunanlılar gibi) halklardan alınmış aynı çeşitten anlayışların bir karışımıdır. Bunlar, tütsüleme, tılsım ve muska, okuyup üflemek, yıldızlara bakarak geleceği söylemek, içine yerleştirilen sayılar yatay veya dikey olarak toplandığında hep aynı sayıyı veren büyülü kareler düzenlemek vb. gibi uygulamalardı. Sayıların ve harflerin gizli değerlerinden yararlanarak geleceği okumak demek olan cifir, bu konuda kitaplar yazılmasına yolaçmıştır"(19).

Nitekim "CİFİR" ilmiyle uğraşanların iddia ettiklerine göre: her devirde nazil olmuş bulunan mukaddes kitabın orijinalini meydana getiren kelimelerin her birine 8 hadim (hizmetli) vazifeli kılınmıştır... Bunların 4'ü ulvî yani melek cinsinden; 4'ü de suflî yani cin cinsindendir.

Bu kelimelerin "Cifir ilmi" denilen bir ilmin verdiği hesaplara göre çeşitli rakamlarla tekrarlanışı o kelimenin vazifeli olan cinini harekete geçirir ve tesirini sevkedildiği kimse üzerinde icra eder...

İşte büyü denilen hâdise, bir kelime veya kelime grubunun belli bir sayıda, bazen de bazı yan çalışmalarla birlikte okunmasıyla birlikte meydana gelmektedir...

Ancak burada önemli bir faktör olan "zaman" mefhumunun da büyük rolü olmaktadır... Zira, zamanın yani günün 24 saatinin de ayrı ayrı rolleri bulunmaktadır bu işte...

İşte insan, bir kelimeyi veya kelime grubunu devamlı olarak okuduğu zaman, neşrettiği bu elektromanyetik dalgalan âdeta bir şifre şekline sokmaktadır ki bununla da o şifreye en yakın yapıdaki bir cin ile temas kurmuş olmaktadır...

İşte bu temas neticesinde o şifre durumundaki elektromanyetik dalgalar, kendisine en yakın yapıdaki cine tesir etmekte ve iyi düzenlenebildiği takdirde onu istenilen şey i yapmaya mecbur kılmaktadır...

İnsanın belirli bir kelime veya kelime grubuna belirli oranda devam etmesi sonunda beyin vasıtasıyla yaymış olduğu elektromanyetik dalgalar, o dalga boyuna uygun yapıdaki cinni istenilen şeyi yapmaya mecbur bırakıyor, demiştik... İşte cinnin kendisinden istenileni yapmaması halinde ise, o kişinin o duaya veya kelime grubuna devamlı halinde neşretmiş olduğu elektromanyetik güç yapısı bazı ışınlardan yapılmış olan cinin tahribine yani kaba bir tabirle yanmasına yolaçmaktadır...

Nasıl ki bir radyo istasyonunun yaptığı neşriyat, başka bir istasyonun daha kuvvetli şekilde yaptığı neşriyatla bozulmakta ise; aynı şekilde insanın bu çalışmalarla yaptığı elektromanyetik dalgalar da cinlerin ölümüne yolaçmaktadır.

Bu sebeple cinler, belirli bir çalışmaya devam eden ve kendisim yakıcı elektromanyetik dalgalar neşredebilecek güçteki kimselerin emri altına girmek zorunda kalmakta ve ister istemez "BÜYÜCÜ" dediğimiz kişilerin emirlerini yerine getirme işine tabi olmaktadırlar..."20 Böyle diyor CİFİR işleriyle uğraşanlar!..

4. Sihir Bozma:
Günümüzde pekçok insan, özellikle hanımlar sihirden (büyüden) ziyadesiyle korkmaktadırlar. Büyücüler bu korkudan istifade etmesini başararak bir sürü iğrenç ve gülünç safsatalar uydurmuşlardır. Bunlara da "Sihir bozucu Efsunlar" adını vermişlerdir. Kendisine sihir yapıldığına inananlar bu işlerle uğraşan "Cinci" hocalara(!) giderek kucak dolusu paralar ödemektedirler. Oysa bu safsataların İslâmi hiçbir dayanağı yoktur. Ancak ne hazindir ki halkımızdan pekçok insan bunlara kanmakta ve inanmaktadır.

İşte sihir bozma için yapılan efsunlardan bazı örnekler:

1. Zeytin çekirdeği, vücudun çeşitli yerlerinden koparılmış kıllar, leylek pisliği, zırnık, iğde çekirdeği gibi bazı şeyler yakılarak dumanıyla tütsülenirse sihir bozulurmuş.

2. İçine 7 dükkanın süprüntüsü, çalınmış pancar, yeşil kağıt atılmış su ile bir saçak altında yıkanılırsa yine sihir bozulurmuş.

3. Kirpi kanı içmek sihiri bozarmış. .

4. Deniz aşın seyahat yapmak yine iyi gelirmiş.

5. Nikah kıyılırken erkeği bağlamak için yapılan büyüye karşı ise iki yumurta haşlamak ve soyduktan sonra, üzerine belirli yazılar yazmak, bunlann birini erkeğe, birini kıza yedirmek gerekirmiş.

6. Bir baltanın demir kısmına yine belirli yazılar yazıp baltayı ocağa gömmek ve demiri kızannca boş bir dolapta üzerine su dökmek.

7. Değirmen dolabından veya çarkından sıçrayan su ile yıkanmak(21).

8. 7 kapı eşiğinden birer parça koparıp ateşe atarak onun dumanıyla evin her tarafım tütsülemek.

9. Demir tortusunu suya atarak onunla yıkanmak.

10.100 dirhem pirince bazı dualar okuyarak pilavını pişirmek, bu pilavı büyünün etkisi altında kalan kimseye yedirmek.

11. Kırlangıç pisliğini kahvenin üzerine ekerek büyü etkisi altındaki kişiye içirmek.

12. Tuvalet taşına ters oturarak büyük abdest yapmak'22'.

13. Akrep tütsüsü yapmak. Öldürülen akrep bir kutuya konup saklanır. Her gün bunun bir parçasını ateşe atıp yakarak büyülü kimse ve ev tütsülenir. Tütsü güneş doğduktan sonra batıncaya kadar yapılır. Gece yapılmaz.

14. Zeytin okumak. Okuma izni olan (el-alan) kişi büyülü kişinin durumuna baktıktan sonra 7 zeytin ister. Bunlara bazı dualar okur. Sonra evden biri bu okunmuş zeytinleri alarak boş bir arsaya, boş bir toprağa atar.Böylece büyü etkisi o kişiden zeytinlerle beraber gitmiş olur.

15. Leylek pisliğini ateşte yakarak tütsülenmek, v.s.

Sihirin (büyünün) çok değişik şekilleri olduğu gibi büyü bozmanın da daha pek çok değişik yöntemleri mevcuttur. Biz en çok kullanılanlarından bazılarını nakletmekle bir fikir vermek istedik.

5. İslâm ve Sihir:
Kutsal kitabımız Kur'ân-ı Kerim'de sihirin niteliği ve mahiyeti hakkında haberler mevcutrur.Bakara, Araf, Yunus, Şuara, Taha, Kalem ve Felak Sûreleri'nde sihirden ve sihirbazların durumundan bilgiler verilir. Sevgili Peygamberimiz (S.A.S), insanı felâkete ve helake sürükleyen "yedi büyük günahtan" biri olarak "SİHİRİ" bildirmiştir.

Kur'ân-ı Kerim'de Bakara Sûresi'nin 102'nci âyetinde, yahudilerin, Allah'ın kitabını bırakarak sihre başvurduklarını Hz. Süleyman'ın devletini yıkmak ve onun peygamberliğini kabul etmemek için iftiralara başvurduklarını, Taha Suresi 56-57. ayetleri arasında ise, Firavun'un sihirbazlarıyla Musa (a.s) arasında cereyan eden bir olaydan haber verilerek, sihirbazlar tarafından atılan, ip ve değneklerin, Hazreti Musa'ya koşuyorlarmış gibi göründüğü bildirilir.

Aynı olaya işaret edilen A'RAF Sûresi'nin 116'ncı âyetinde de sihirbazların halkın gözlerini bağlayıp onlara korku saldıkları bildirilir. Buna göre sihir olayı vardır.

Ancak sihiri yapabilmek için, birtakım marifetlere, bilgilere sahip olmak gerekir. İşte bu noktada, bilgi ve marifet sözkonusu olunca sihrin de kendisine has usûl ve metotları bulunan bir ilim dalı olduğu neticesine vardır ki, her çeşit ilimde olduğu gibi, bunda da ona vakıf olmuş, usûl ve metodlarını kavramış mütehassıslar vardır ve bunlara "sihirbaz" denir.

İslâm'a göre:

"Kim sihri öğrenir ve onu ameli sahada tatbik ederse, küfür işlemiş olur, fakat onu öğrenmekte, tatbikinden sakınıldığı takdirde bir mahzur yoktur. Bu, tıpta kimyevi maddeler arasında yeralan şiddetli bir zehir gibidir ki, eczacılıkta çeşitli hastalıklar için tedavi maddesi olarak kullanıldığı halde kötü niyetli bir kişinin elinde öldürücü bir silah olur"(23).

Bu itibarla bütün İslâm müctehitlerince sihir yapmak HARAM olarak nitelendirilmiştir. Hatta bazı müctehitlere göre "sihiri öğrenip başkalarına öğreten kimseler, dinden çıkmış olurlar"(24).

Bu konuyla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı'na sorulan bir soruya, Din îşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı'ndan 27 Ocak 1987 tarih ve 93 sayılı yazıyla verilen cevap aynen şöyledir.

"Dilimizde büyü ve efsun adı verilen sihir, «bazı acaip işler vasıtasıyla eşya ve insanlar üzerinde birtakım tesirler getirmek» şeklinde tarif edilmektedir. Sihrin gözbağcılık denilen ve gerçek olmayan çeşitleri bulunduğu gibi, gerçek netice ve tesirleri olan nevileri de vardır.

İslâm Dini, sihrin varlığım inkar etmemiş: fakat tevhid inancına zarar verdiği, kontrolü mümkün olmadığı ve genellikle kötüye kullanıldığı için yasaklanmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de (Taha Sûresi, Ayet: 69) "Sihirbazın felah bulmayacağı" ifade buyurulmuştur.

Bu açıklamalardan anlaşıldığına göre İslâm Dini, sihrin varlığını kabul etmekte ancak, yapmayı ve yaptırmayı kesinlikle yasaklamaktadır. Zira, "sihir: Hislere, fikirlere, eşya ve cisimlere tesir edebilmektedir"(25). Bu itibarla sihir insanı hastalandırır, aklını bozar, kan-koca arasını açar. Hatta ölüme kadar götürebilir. Bunun içindir ki İslâm, bu işle uğraşanlara en şiddetli cezanın uygulanmasını uygun görmüştür.

Nitekim sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

Ebu Hureyre rivayet ediyor: Bir gün Peygamberimiz (S.A.S):

- Siz, (fertlerin ve milletlerin mahvına sebep olan) helak edici yedi günahtan sakınınız buyurmuştu.

Ashab-ı Kiram:

- "Ya Resulallah, bunlar hangileridir?" diye sordular. Peygamber (S.A.S):

-"Allah 'a ortak koşmak,

SİHİR (büyü)yapmak,

Haksız yere bir kimseyi öldürmek,

Faiz yemek,

Yetim malı yemek

Düşman ile savaşırken savaş alanından kaçmak, Evli ve hiçbirşeyden haberi olmayan namuslu bir kadına zina isnad ve iftirasında bulunmak"r(26). Bir başka hadislerinde de Allah Elçisi şöyle buyuruyor:

"Kim bir düğüm bağlar da sonra ona üflerse sihir yapmış olur. Sihir yapan da şirke (Allah'a ortak koşmaya) gitmiştir"(27).

Hz. Ayşe, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S) Efendimizin şöyle dediğini rivayet ediyor.

"Melekler anâne yani bulutlara inerler de gökten geleceğe dair vaki olacak bazı şeyleri aralarında konuşurlarken şeytanlar, meleklerden bir haber kapıp, işittiklerini kahinlere -büyücülere- gizlice ulaştırırlar. Bu havadislerle beraber kendiliklerinden de yüzlerce yalan uydururlar"(28).

Sihir işi ile uğraşanlar üç kuruşluk dünya menfaati için insanlıklarından kopacaklarını unutmamalıdırlar.

Allah'a sığındıktan ve Allahda koruduktan sonra hiç bir sihirbazın sihri etkili olamaz. Çünkü Kur'ân-ı Azimüşsan'da "Sihirbazlar Allah 'ın izni olmadıkça onunla hiçbir kimseye zarar verici değillerdir(29) buyurulur.

Yunus Sûresi 77. âyette de, "Sihirbazlar umduklarına eremezler" denilmektedir ki, doğrudur. Gerçekten Allah'ın emrine muhalif olan bu tür sihir işleriyle uğraşanlardan pekçok kimse, hayatları boyunca mutlu olamamışlar, sefalet ve rezalet içinde yaşamışlardır. Bunlardan bazıları izbe ve loş mahallerde müşteri beklemekle ömrünü tüketmiştir. Bazıları çeşitli hastalıklara yakalanarak acılar içerisinde kıvrana kıvrana yok olup gitmişlerdir.

Allah'ın haram kıldığı bu tür işleri kendisine meslek edinen insan, bu dünyada huzur bulamaz. Çünkü Allah'ın "sihirbaz felah bulamaz" hükmü, her zaman tecellisini icra eyler.

İmanı tam bir müslüman Cenab-ı Hakk'ın azametine, kudretine sığınarak O'nun ilâhi kelâmındaki Fatiha, İhlas, muavezeteyn (Felak ve Nas) gibi surelerini, Âyetel Kursi gibi ayetlerini sık sık okuyarak ona iltica eder, O'na sığınırsa o kişiyi Yüce Allah korur. İhlası tam olan müslümana sihir etki yapmaz.

Burada sevgili Peygamberimiz'in bilfiil yaptığı bir adetini nakletmek isterim.

Hz. Ayşe (r.a)'den rivayet edilmiştir:

"Peygamber (S.A.S) her gece yatağına geldiği zaman iki elini birleştirerek avucunun içine; Kulhüvallâhü Ehad, Kul eûzü Eirabbi'l Felak ve Kul eûzü Birabbin-nâs sûrelerini okuyup ellerine üflerdi. Sonra iki eliyle vücudundan elinin yetiştiği yerleri sıvazlardı. Elleri ile başını, yüzünü, vücudunun ön kısmını meshetmeğe başlardı. (Sonra vücudunun arka tarafını mesh ederdi). Ve böyle okuyup üfleyerek vücudunu mesh etmeği üç defa tekrarlardı"(30).

Kur'ân-ı Kerim bu sığındırıcı 3 sûre ile son bulmuştur. Bunlar, bütün insanlığa ihsan edilmiş en güzel, en veciz ve en yüce anlamlı sığınma, korunma dualarıdır.

Bunlardan "Kul huvallahü Ehad" (ihlâs) sûresi, Allah'ın birliğini ifade ile insanı Tevhid inancına yani Allah'ın varlığına, kudretine insanı sığındırır. İnsanı müşrik ve süflî düşüncelerden arındırır.

Felak ve Nas Sûreleri de bütün mahlukatın maddi ve manevi, görünür, görünmez şeylerinden Allah'a sığındırır. Allah'a sığınıp, Allah'ın himayesine mazhar olanlar da her türlü serlerden ve kötülüklerden tam manasiyle korunmuşlardır. "Allah en hayırlı koruyucudur, o, merhamet edenlerin en merhametlisidir" (Yusuf: 60)(31)

Yukarıda adı geçen surelerin mealleri şöyledir:

İhlâs Suresi:

"1-4 (Ey Muhammed)! De ki O Allah bir tektir. 2. Allah herşeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. 3. O doğurmamış ve doğmamıştır. 4. Hiçbirşey O'na denk değildir."

Felak Suresi:

"1-5. (Ey Muhammed!) De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasetçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım."

Nas Sûresi:

"1-6 (Ey Muhammed) de ki: İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların Tanrısı, insanların hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım."





 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol