Halbuki, Allahû Tealâ kullarına bu büyük tehlikeden korunma yollarını şu üç ayette özetlemiştir:
"Ya (Muhammed), Mü'min erkeklere söyle gözlerim namahremlerden sakınsınlar. (Yabancı kadınlara kem gözle bakmasınlar.) Zinadan sakınsınlar. Bu hal onlar için daha temiz ve uygundur. Şüphesiz Allah kullarının yaptıklarından haberdardır." (104)
"Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini yabancı erkeklerden sakınsınlar. Örtülecek yerlerini korusunlar. Zinadan sakınsınlar. (El ve yüz gibi) görülmesi kaçınılmaz olan yerlerinden başka ziynet yerlerini (yani vücutlarını) açmasınlar. Başörtülerini omuzlarından aşağı indirsinler ki, göğüsleri kapansın. Vücutlarını kocalarından, babalarından, kayınbabalarından üvey oğullarından, kardeşlerinden ve kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından muhafazakâr kadınlardan, hizmetçilerinden, cinsî duyguları kalmamış yaşlılardan ve cinsî duyguları henüz gelişmemiş küçük çocuklardan başkalarına göstermesinler. Takındıkları ziynetten, yani örtülerinin altında sakladıkları ziynet için (ayaklarına takındıkları halhal) bilinip erkeklerin dikkatlerini üzerlerine çekmemeleri için ayaklarını yere sert vurarak çalımlı yürümesinler... Ey mü'minleı; hepiniz isyandan Allah'a dönün ki (dünyada ve ahirette) korktuklarınızdan kurtulup, umduklarınıza kavuşasınız."(105)
"Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin hanımlarına söyle; (yabancı erkeklerin yanında, üzerlerini vücutlarını kapatan dış elbiselerini giysinler. Böyle giyinmeleri müslüman olarak tanınmaları dolayısıyla sarkıntılığa uğramamaları için daha uygundur. Allah yargılayıcıdır, bağışlayıcıdır." (106)
Yukarıdaki âyetleri üç noktada özetleyebiliriz. Gözü namahremden sakınarak çirkin hallere giden yolları kapatmak.
Buluğ çağına giren genç kızların ve hanımların vücutlarını kendilerine nikahı düşen yabancı erkeklere göstermemeleri,
Dışarı çıkarken Allah'ın emrettiği gibi örtünmeleri, hem haklarında hayırlı, hem de dinî görevleridir.
Göz fotoğraf makinesi gibidir. Gördüğünü kalbe nakşeder. Kimi erkek devamlı dışarıda açık saçık süslü kadınları görür, evine gelince giyimine önem vermeyen, bakımsız dökük saçık hanımı ile karşılaşırsa, farkında olmadan yavaş yavaş gönlü evinden başkalarına kayar. İlgisiz kalan hanımı da buna paralel olarak kendisiden soğur. Bu hal devam edince evde geçimsizlik, dışarıda gayri meşru hoşa gitmeyen haller başlar.
İşte Cenab-ı Hak, ailelerin, dolayısı ile toplumun saadetini zedeleyen felaketleri, yukarıdaki âyetlerle önlemiştir. İnsanlar bu emirleri yerine getirirlerse, yani erkekler gözlerine sahip olur, kalbe giden fesat yolunu kapatır, kadınlar da evlerinde şık ve güzel giyinir, kocalarına süslenir, dışarı çıkarken örtünür ve sade giyinir çıkarlarsa, bir çok tehlikeler önlenmiş olur. Karı koca arasındaki karşılıklı muhabbet ve iyi münasebet devam eder, mutlu bir hayat yaşarlar. Hem dünyada mesut olurlar, hem de ahirette saadete kavuşurlar.
Kadınların örtünme şekline gelince... Belirli biçimde bütün kadınlar şunu giyecek diye bir sınır yoktur. Yabancı erkeklerin dikkatini üzerine çekmeyecek ve cinsel duygularını tahrik etmeyecek şekilde vücudunu görülmeyecek şekilde kapattıktan sonra, her kadın istediğini giyebilir.