ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

DORDUNCU FASL

DÖRDÜNCÜ FASL

Fâcire, ya’nî kâfir olanlara Münker ve Nekîr melekleri (Men Rabbüke) dedikleri vakt, (Lâ-edrî), ya’nî (Ben bilmem)der. Onlar da, bilmedin ve hâtırlamadın derler.

Sonra onu demirden kamçı ile döverler. Tâ ki, yedinci kat yerin altına girer. Sonra yer silkelenir. Yine kabrine çıkar. Böyle yedi def’a döverler. Sonra da, bunların hâlleri başka başka olur. Ba’zısının ameli köpek şekline çevrilip kıyâmete kadar onu ısırır. Bunlar, kıyâmet ve islâmiyyetin bildirdiği husûslarda şübhe edenlerdir. Kabrde bulunanların karşılaşacakları hâller çeşid çeşiddir. Ancak biz burada çok kısa anlatdık. Bu azâbın aslı şöyledir ki, bir insan dünyâda en çok neden korkarsa, kabrde onunla azâb olunur.

Meselâ, ba’zı insanlar, yırtıcı hayvan yavrusundan çok korkar. İnsanların tabî’atleri bunda muhtelifdir. Allahü teâlâdan selâmet ve nedâmetden evvel mağfiret isteriz.

Mevtâlardan çok def’a rivâyet olunmuş ve rü’yâda görülüp, hâlleri sorulmuş ve cevâblar alinmişdir. Bunlardan birisine hâli sorulunca, (Birgün abdestsiz nemâz kilmiş idim. Allahü teâlâ, bana bir kurtcagiz musallat etdi. Onunla hâlim pek fenâdir) dedi. [Nemâz kilmiyanlarin ve kilmadigi nemâzi kazâ etmiyenlerin hâllerinin ne olacagini, buradan anlamalidir.]

Bir digeri de, rü’yâda görülüp, Allahü teâlâ sana ne mu’âmele buyurdu diye sorulunca, (Bir gün cenâbetden gusl etmemişdim. Allahü teâlâ, ateşden bir elbise giydirdi. Onun içinde, kiyâmete kadar bir yerden bir yere çevirerek bana azâb ediyorlar) dedi. [Her müslimân ana ve baba, çocuklarina gusl abdesti almasini ögretmelidir.]

Bir digeri de, rü’yâda görülüp, Allahü teâlâ sana ne mu’âmele buyurdu diye sorulunca, (Beni yıkayan kimse, bir tarafdan bir tarafa şiddet ile çevirirken, teneşirdeki demir çivi vücûdümü tırmaladı. Bundan çok zahmet çekdim) dedi. Sabâh olunca, yıkayan kimseden sorulunca, (İstemiyerek böyle birşey olmuşdu) dedi.

Bir başkası da, rü’yâda görülüp, hâlin nasıldır, sen ölmemiş miydin? diye sorulunca, (Evet, ben hayr üzereyim, lâkin üzerime toprak atılırken, bir taş düşüp, iki kemiğimi kırdı. Bana çok sıkıntı verdi) dedi. Bunun üzerine kabrini açdılar. Dediği gibi buldular.

Bir kimse oğluna, rü’yâsında gelip, (Ey fenâ oğul! Babanın kabrini düzelt! Zîrâ, yağmur çok ezâ verdi) dedi. Bunun da kabrini açdılar. Âdeta su arkı (harkı) gibi dolmuş buldular ki, sel doldurmuş idi.

A’râbîden biri, rivâyet eder ki, oğluma, Allahü teâlâ sana ne mu’âmele etdi diye sordum. (Zararım yok, lâkin filân fâsıkın yanına defn olunduğumdan, ona olunan azâblardan kalbime korku giriyor) dedi. Çok def’a haber verilen, bunlar gibi hikâyelerden açıkca anlaşılan şudur ki, kabr ehli kabrlerinde azâb çekerler. Onun için, Peygamberimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" ölünün kemiklerini kırmakdan nehy buyurmuşlar ve bir kimseyi kabrin bir tarafında oturduğunu gördüklerinde, (Mevtâya kabrlerinde ezâ etmeyiniz) ve (Diri kimseler evlerinde nasıl elemi ve azâbı duyar ve his ederlerse, mevtâ da kabrinde öylece elem ve azâbı duyar, his eder) buyurmuşdur.

Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" vâlideleri hazret-i Âminenin kabrini ziyâret etdiklerinde ağladılar. Yanlarında bulunanları da ağlatdılar. Buyurdular ki, (Rabbimden bunun için mağfiret taleb etmeğe izn istedim. İzn vermedi), sonra (Kabrini ziyâret etmek için izn istedim, izn verdi. Öyle ise, siz de kabrleri ziyâret ediniz! Zîrâ, ziyâret ölümü hâtırlamağa sebebdir.) [Resûlullaha, mubârek anasına, babasına mağfiret için sonradan izn verildi. Zâten mü’min idiler. Sonradan diriltilip, bu ümmetden de oldular].

[
Bu hadîs-i şerîf, Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" muhterem ana ve babasının mü’min olduklarını göstermekdedir. Çünki, kâfirlerin kabrini ziyâret etmek yasakdır. Bunların kabrlerini ziyâret etmeğe izn verilmesi, kâfir olmadıklarını açıkca bildiriyor. Mağfiret için izn verilmemesinin de sebebi vardı. Cenâb-ı Hak, Habîbinin hâtırı için, Onun şerefi için, mubârek ana babasını dahâ büyük ni’mete kavuşdurmak istiyordu. Ta’yîn buyurduğu, takdîr etdiği zemân gelince, onları diriltecek, oğullarının Peygamberlerin en üstünü olduğunu gösterecek, Ona îmân edecek, ümmeti olmakla şereflenecek ve sahâbîlik yüksek derecesine kavuşacaklardı.

Nişâncı zâde Muhammed bin Ahmed efendinin "rahmetullahi aleyh" [1] yazdığı türkçe (Mir’ât-ül-kâinât) kitâbı, birinci kısm, ikiyüzyirmiyedinci sahîfede diyor ki:

Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" mubârek ana babalarının îmân edip etmediklerinde, âlimler başka başka söyledi. 911 [m. 1505] de vefât eden Abdürrahmân bin Ebî Bekr Süyûtî (Mesâlik-ül-hunefâ) kitâbında ve başka birçok kıymetli kitâblarında beş çeşid haber bildirmişdir:

1 - Onların ikisi de, Resûlullahın dîne çağırmasından ya’nî bi’setden önce, câhillik zemânında vefât etdi. Şâfi’î âlimlerinin hepsine ve hanefîlerin çoğuna göre, bir Peygamberin dînini işitmiyen kimsenin îmân etmesi vâcib olmaz. Çünki, Peygamberin dînini işitmeden önce düşünerek îmânı akl ile bulmak vâcib değildir. İşitdikden sonra, Allahü teâlânın var olduğunu düşünüp anlamak, îmân etmek lâzım olur. Câhillik zemânında, geçmiş Peygamberler unutulmuş idi. Çünki asrlar boyunca, kâfirler, zâlimler idâreleri ele alarak, dinleri ortadan kaldırmışlar, din adamlarına baskı, işkence yapmışlar, îmânlılar azalmış, gizlenmiş, böylece, dîni, îmânı bilen kalmamışdı. Her asrda gelen zâlimler, kötü rûhlu, alçak kimseler, böyle çalışmakda, din adamlarını, din bilgilerini yok etmek için îmânlılara karşı amansız bir kin ile, canavar gibi saldırmakdadır. İngilizler ve komünistler böyledir. Fekat, bu zâlimlerden hiçbiri îmânı yok edememiş, kendileri kahr olmuş, çok acı, perîşan hâlde, saltanatlarından ayrılmış, zevklerine doyamadan ölümün pençesine düşmüşler, ismleri la’net ile anılmış veyâ unutulmuşdur. Allahü teâlâ, bir Peygamber veyâ bir âlim yaratarak, îmân ışığı ile yer yüzünü yeniden aydınlatmışdır. Aklı olanların, bundan ibret alması, uyanması, dünyâda ve âhıretde rezîl olmamak için, din düşmanlarına aldanmaması lâzımdır.

2 - Câhillik zemânında yaşamış olanlar, kıyâmet günü imtihân edilecek, orada îmân edenler, Cennete girecekdir, diyen âlimler de varsa da, bu sözün za’îf olduğu (Müjdeci Mektûblar Tercemesi) kitâbında, 259. ncu mektûbun tercemesinde açıklanmışdır.

3 - Allahü teâlâ, sevgili Peygamberinin "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" mubârek ana babasını diriltdi. Oğullarına îmân edip, ona ümmet olmakla şereflendiler ve tekrâr vefât etdiler. İmâm-ı Süyûtî "rahmetullahi aleyh", bunların diriltildiğini bildiren hadîs-i şerîfi yazıyor. (Za’îf bir hadîs ise de, çok kimse bildirdiği için, kuvvetli olmuşdur. Âlimlerin çoğuna göre, kuvvetli hadîsdir. İbâdetlerin kıymetini, bir müslimânın üstünlüğünü bildiren za’îf hadîse uyulur) buyuruyor.

4 - Fahrüddîn-i Râzî [1] ve birçok âlimler buyuruyor ki, Tevbe sûresinin yirmisekizinci âyetinde meâlen, (Müşrikler necesdir) buyuruldu. Ya’nî bütün kâfirler pisdir. Hâlbuki, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" (Ben her zemânda, temiz babalardan, temiz analara geçerek geldim) buyurdu. Başka bir hadîs-i şerîfde, (Her asrda, o zemânin insanlarinin en hayrlilarindan getirildim) buyuruldu. Kâfire hayrli demek ise, câiz degildir. Hele Şuarâ sûresindeki ikiyüzondokuzuncu âyetinde meâlen, (Seni secde edicilerden geçirir) buyuruldu. Buradan, bütün babalarının, analarının mü’min oldukları anlaşılmakdadır. İbrâhîm aleyhisselâmın babası denilen Âzerin kâfir olduğu Kur’ân-ı kerîmde bildiriliyor ise de, Abdüllah ibni Abbâs ve İmâm-ı Mücâhid, (Âzer, İbrâhîm aleyhisselâmın amcası idi) dediler. Arabistânda amcaya baba denilir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Cehennemde en hafîf azâb, Ebû Tâlibin azâbıdır). Ebû Tâlibin azâbı, azâbların en hafîfi olunca, Resûlullahın mubârek ana-babası Cehennemde olsaydı, azâbın en hafîfi, bu ikisinin azâbı olurdu. Bu hadîs-i şerîf de, bu bakımdan, ikisinin de mü’min olduğunu göstermekdedir.

5 - Âlimlerden çoğu, bu mes’elede edebe, saygıya aykırı konuşulmamasını, işin doğrusunu Allahü teâlâ bilir deyip, susulmasını uygun görmüşdür. Şeyh-ul-islâm allâme Ahmed ibni Kemâl Pâşa da, (Ebeveyn) risâlesinin sonunda buyuruyor ki, (Ölüleri kötüleyerek dirileri incitmeyiniz!) hadîs-i şerîfi ve Tevbe sûresinin (Resûlullahı incitenlere Allah la’net eylesin!) meâlindeki altmışikinci âyet-i kerîmesine göre, (Resûlullahın babası Cehennemdedir) diyen kimse mel’ûndur. (Mir’ât-ül-kâinât)ın yazısı temâm oldu
].

Peygamberimiz "aleyhisselâm" bir kabr yanında hâzır oldukları vakt, (Dünyâ ve âhıret selâmeti, müslimânlardan ve mü’minlerden bu kabrde bulunanların üzerine olsun. Biz inşâallah size lâhık oluruz [kavuşuruz]. Siz bizden evvel göçdünüz. Biz de, size tâbi’ olup, sonradan varırız. Yâ Rabbî! Bizi ve bunları mağfiret et ve afvınla günâhlarımızdan geç) buyururdu. Peygamber efendimiz "sallallahü aleyhi ve sellem" mubârek zevcelerine de "radıyallahü teâlâ anhünne" kabr ziyâretinde bu kelâmı (düâyı) söylemelerini emr ederdi.

Sâlih-i Müzenî "rahimehullah" buyurdu ki, ba’zı ulemâdan (Kabristânda nemâz kılmak niçin nehy olundu?) diye süâl eyledim. Bunun hakkında hadîs-i şerîf vârid oldu diye haber verdiler. (Siz kabrler arasında nemâz kılmayınız. Zîrâ bu, nihâyeti olmıyan hasretdir). Ya’nî pişmân olursunuz hadîs-i şerîfini okudular. [Ismâ’îl Müzenî, imâm-ı Şâfi’înin talebesi idi. 264 [m. 878] de Mısrda vefât etdi.]

Bunun içindir ki, necâset bulunan yerlerde, meselâ kabristânda ve hamâmda nemâz kılmak mekrûhdur.

Bir zâtdan rivâyet olundu. Dedi ki, birgün kabrler arasında nemâza durdum. Güneşin sıcaklığı pek şiddetli idi. Hemen pederime benzer bir şahsı kabrinin üzerinde oturur gördüm. Korkarak nemâzın secdesini noksan etdim. İşitdim ki, (Yeryüzünün genişliği sana dar geldi de, burayı mı buldun? Nemâzınla bir zemân, bize ezâ edersin) dedi.

Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" bir yetîme rastgeldi. Babasının kabri başında, yüksek sesle ağlıyordu. O yetîme merhamet ederek, kendileri dahî ağladılar. Buyurdular ki, (Ölü elbette yakınlarının bağırarak ağlaması sebebi ile azâb olunur. Ya’nî hüzn ve fenâlık gelir.)

Nice ölü vardır ki, rü’yâda görülüp, süâl eden kimseye, hâlim pek fenâdır. Filân ve filândan eziyyet görüyorum. Onların çok ağlayıp, feryâd ve figânı bana ezâ ediyor diye, haber verdiği vâki’dir. Lâkin zındıklar [kısa akllarına uyarak], bunu inkâr ediyorlar.

Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" efendimiz: (Sizlerden biriniz dünyâda bildiğiniz bir ölmüş kimsenin kabrine uğrayıp da, selâm verince, o mü’min sizi tanır ve selâmınıza cevâb verir) buyurdu.

Yine bunun gibi, Peygamberimiz "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" bir cenâze defninden geldikde, (Ölü, ayakların sesini işitir ve işitirim işitirim diyerek üzüldüğünü bildirir) buyurdu.

Fıkh âlimlerinden "rahime-hümullahüteâlâ", rivâyet olunur ki, bir kimse vasıyyet etmeden vefât etmişdi. Sonra, gece çoluk çocuğunu dolaşıp (Filâna ve filâna şu kadar ekin verin. Filân kimseden emânet aldığım kitâbını verin) dedi. Sabâh olunca, her biri diğerine gördükleri rü’yâyı söylediler. Ekini verdiler. Lâkin kitâbı araşdırdılar, bulamadılar. Buna te’accüb etdiler. Bir zemân sonra, evin bir köşesinde buldular.

Bir zâtdan rivâyet olundu ki, babam bizim için terbiye edici bir kimse ta’yin eylemişdi. Bize evde yazi ögretirdi. Bu zât vefât eyledi. Alti gün sonra kabrine vardik. Allahü teâlânin emrini düşünüyorduk. Oradan bir tabak incir geçiriyorlardi. Onu satin aldik, yidik. Saplarini oraya atdik. O gece bizim üstâdimiz babamizin rü’yâsında görünüp, hâlin nasıldır, diye sorunca, iyidir, ben de hayr üzereyim. Fekat evlâdın kabrimi mezbele ya’nî süprüntülük etdiler. Fenâ lâflar söylediler dedi. Babam bize sordu. Biz ise (Sübhânallah! Bizi dünyâda terbiye etmiş iken, âhirete gitdigi hâlde, yine terbiye ediyor) dedik. Bu gibi şeyler hakkinda anlatilanlar çokdur. Fekat bu kadar va’z ve nasîhati kâfî gördüm ki, az sözden çok ibret alınsın.

 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol