ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

EBUDDERDA

Ebüdderdâ
Kâdılık yapan sahâbîlerden.

Ebüdderdâ hazretleri, Bedir seferi sırasında Müslüman oldu. Önceleri puta tapardı. Bir gün Ebüdderdâ’nın ana bir kardeşi Abdullah bin Revâha ile Muhammed bin Mesleme, Ebüdderdâ’nın bulunmadığı bir sırada evine girerek putunu kırdılar.

Niye mâni olamadın?
Ebüdderdâ, eve dönünce, hem putun kırıklarını topluyor, hem de diyordu ki:
- Yazıklar olsun sana! Ne diye seni kıranlara mâni olmadın? Onları ne diye üzerinden defedemedin?

Zevcesi Ümmüdderdâ dedi ki:
- Eğer o, bir kimseye fayda verebilse veya gelecek bir zararı önleyebilse idi, kendisine gelen zararı önlerdi!

Ebüdderdâ, bunun üzerine, “Gusletmek için bana su hazırla!” dedi. Yıkandı. Elbisesini giydikten sonra, Peygamberimizin yanına gitmek üzere yola çıktı.

Ebüdderdâ gelirken, Abdullah bin Revâha Peygamberimizin yanında bulunuyordu. Dedi ki:
- Yâ Resûlallah! Bu gelen Ebüdderdâ’dır. Ben onun, bizi görmek için geldiğini sanıyorum!
- O, Müslüman olmak için geliyor. Çünkü, Rabbim, Ebüdderdâ’nın Müslüman olacağını bana va’detti!

Ebüdderdâ Resûlullah efendimizin huzûrunda Müslüman oldu. Ebüdderdâ’nın ev halkı ise kendisinden önce Müslüman olmuşlardı.

O Müslüman olmadan önce Bedir savaşı yapılmıştı. Uhud savaşında ve diğer savaşların hepsinde bulundu. Uhud savaşında gösterdiği cesâret ve kahramanlığı çok dikkati çekmiş, Peygamberimiz onun için, “Ne mükemmel süvâridir” buyurarak methetmiştir.

Ebüdderdâ, Peygamberimizin zamanında Kur’ân-ı kerîmi tamamen ezberlemiştir. Âyet-i kerîmelerin çoğunun tefsîrini bizzat Peygamber efendimize sorarak öğrenmiştir.

İlim öğretmekle meşgul oldu
Ebüdderdâ, Peygamberimizin vefâtından sonra Medîne’de kalmaya tahammül edememiştir. Hazret-i Ebû Bekir zamanında, Yermük savaşında, ordu kâdısı olarak bulunmuştur. İslâm tarihinde ilk defa ordu kâdılığı yapan o olmuştur. Hazret-i Ömer devrinde izin istiyerek Şam’a gitmiş, orada Kur’ân-ı kerîm ve ilim öğretmekle meşgul olmuştur.

Şam’da Câmi-i Kebîr’de verdiği bu derslerine pek çok sayıda talebe katılırdı. Talebelerine onar kişilik halkalar halinde ders verirdi. Her ders halkasını ayrı ayrı kontrol ederdi. Bir defasında talebeleri sayıldığında binaltıyüz civârında oldukları görülmüştür. Bu derslere Eshâb-ı kirâmdan da katılanlar olmuştur. Ebüdderdâ ayrıca tabâbet ilmini de bilirdi. Hastalarını tedâvi eder, gerekli ilâçları yapardı.

Şam’a vâli tâyin edilen Hazret-i Muâviye, halîfeden bir kâdî istemişti. Hazret-i Ömer de, “Bu vazîfeyi en iyi Ebüdderdâ yapar” buyurarak, vazîfenin ona verilmesini emretti. Bu vazîfesi sırasında da ilim yaymaya devam etti.

Birgün, Ebüdderdâ hazretlerine bir kişi gelerek dedi ki:
- Yâ Ebüdderdâ! Benim büyük bir hastalığım var. Bunun tedâvisinde bana yardımcı ol!
- Hastalığın nedir?
- Benim kalbimde dünyaya karşı aşırı sevgi var. Dünya, âdetâ kalbimi işgâl etmiş. Kıldığım namazlarda nûr göremiyorum. İbâdetlerimden bir tat, lezzet alamıyorum.
- Ey kişi, senin hastalığın hastalıkların en büyüğüdür. Bunu, hemen tedâvi etmelisin! Yoksa, Allah korusun îmânını da kaybedebilirsin!
- Yâ Ebüdderdâ, ne olur beni bu hastalıktan kurtar!

Hasta ziyâretine git
Ebüdderdâ hazretleri bu kişiye şu nasîhatı yaptı:
- Sık sık hasta ziyâretlerine git! Cenâze namazlarında bulun! Kabirleri ziyâret et! Bu üç şeyi muntazam yaparsan bu hastalıktan kurtulursun. Sendeki dünya sevgisi yok olur, kalbin nûrlanır, basîret gözün açılır.

Bu kişi bildirilen üç şeye bir müddet devam etti, fakat kendi hâlinde herhangi bir değişiklik hissetmedi. Üzüntülü bir şekilde tekrar Ebüdderdâ hazretlerine gidip dedi ki:
- Ey Ebüdderdâ! tavsiyelerini aynen yerine getirdim. Fakat kendimde hiçbir değişiklik görmüyorum. Ne olur beni bu hastalıktan kurtar!

Ebüdderdâ hazretleri şöyle buyurdu:
- Öyle ise sen, cenâzeye bir hayvan ölüsüne gider gibi gitmişsin! Şimdi söyliyeceklerimi iyi dinle! Hasta ziyâretlerine gittiğin vakit, birgün senin de onun gibi zayıf, hâlsiz, yatağa uzanmış olacağını düşün! Bir yudum suyu bile eline alıp içemiyecek, başkalarının yardımı ile içebileceksin!

Bütün bu gerçeklere rağmen hâlâ dünyaya bağlanmaktaki maksadın ne? Görüyorsun ki, dünya zenginliği, insanın bu hâle gelmesine mâni olamamaktadır. Bunları, hastanın yanında düşün ve nefsine şöyle de:
“Şunun hâline bak, ibret al! Senin de sonun budur! O hâlde dünya muhabbetinden elini çek!”

Cenâze namazına gittiğin zaman düşün ki, bu kimseyi, bütün dünya ni’metlerinden ayırmışlar, tabutun içine koyup musalla taşının üzerine bırakmışlar. Yakınları, çok sevdiği ve bütün ömrünü onlar için harcadığı çocukları onu geriden seyrediyorlar.

Hastalıktan kurtuldu
Mezarlığa vardığında, kabirde yatanların hâlini düşün! Birgün sen de onlar gibi olacaksın. Nâzik bedenin çürüyüp böceklere yem olacaktır.

Ey kişi, işte üç şeyi yaparken bunları düşünüp, kendini bunların yerine koyarsan, kısa zamanda bu tehlikeli hastalıktan kurtulursun.

O kişi, bu nasîhatlara aynen uydu. Kısa zamanda bu hastalıktan kurtuldu. Dünyadan tiksinmeye başladı. Kalbi nûrlandı. Basîret gözü açıldı. Hakkı bâtıldan ayırdı. Bundan sonra bütün ömrünü, âhıreti düşünerek, ona hazırlanmakla geçirdi.

Ebüdderdâ hazretlerini gördüğünde dedi ki:
- Allah senden râzı olsun! Kalb gözümün açılmasına, gerçekleri görmeme vesîle oldun.

Ebüdderdâ hazretleri, hastalandığı zaman, dostları ziyâretine gelerek dediler ki:
- Hastalığın nedir?
- Günâhımdır!
- Arzûn nedir?
- Cennettir!
- Sana bir tabîb çağırmayalım mı?
- Beni tabîb hasta yaptı.

Halka ilân et
Abdullah bin Selâm’ın oğlu Yûsüf şöyle anlatmıştır:
“Ebüdderdâ vefât edeceği sırada ben yanında idim. Bana dedi ki:
- Kalk benim vefât etmek üzere olduğumu halka ilân et!

Ben kalkıp insanlara durumu bildirdim. İşitenler evine geldiler. Evin içi-dışı insanlarla doldu. Sonra, “Beni dışarı çıkarınız” demesi üzerine dışarı çıkardık. “Beni oturtunuz” dedi. Oturttuk. Evinde toplanan büyük kalabalığa karşı şöyle dedi:
- Ey insanlar Resûl-i ekremden işittim ki, şöyle buyurdu:
(Kim kusûrsuz ve noksansız bir abdest alır, sonra da tam bir ihlâs ile namaz kılarsa, Allahü teâlâ onun istediklerini ona ihsân eder.)

Ebüdderdâ, bundan sonra gelenlere namazla ilgili bir miktar daha nasîhatta bulundu. Son sözleri bunlar oldu.”

Peygamber efendimiz Ebüdderdâ’nın ilimdeki gayretini övmüş ve;
- Her ümmetin bir hakîmi vardır. Bu ümmetin hakîmi de Ebüdderdâ’dır, buyurmuştur.

Mu’âz bin Cebel de vefât ederken, talebesi Amr bin Meymûn’a, Ebüdderdâ’nın ilminden istifâde edilmesini vasiyet ederek buyurmuştur ki:
- Yeryüzü ondan daha âlim bir kimse taşımadı.

Ebüdderdâ, herkese iyilikle muâmelede bulunurdu. Kızgınlıkları ve kırgınlıkları yatıştırır, hep güleryüz gösterirdi. Kimseyi incitmez, kimseden incinmezdi. Çok tok gönüllü ve cömert idi. Kendisini ziyârete gelen her misâfire çok ikrâmda bulunur, bizzat kendisi hizmet ederdi. İlmi, takvâsı, üstün ahlâkıyla ve daha birçok vasıflarıyla çok sevilmiş, hürmet gösterilmiştir.

Onu kötülemeyiniz!
Ebüdderdâ hazretleri; bir şahsın işlemiş olduğu bir kötülükten dolayı, insanlar tarafından sövülüp, kötülendiğine tesâdüf etti. Oradakilere dedi ki:
- Bu adam bir kuyuya düşmüş olsaydı, siz onu çıkarmak istemez miydiniz?
- Evet çıkarmak isterdik.
- Öyle ise, onu kötülemeyiniz, dil uzatmayınız, onun işlemiş olduğu kötülükten sizi korumuş olan Allahü teâlâya şükrediniz.
- Sen ona buğzetmez misin?
- Ben onun kendisine değil, yaptığı fenâlığa buğzederim.

Ebüdderdâ’nın hanımlarından Hayre binti Hadred, Ümmüd Derdâ el-Kübrâ lâkabıyla meşhûr olup, kadın sahâbîlerdendir. Fıkıh ve hadîs ilminde âlim bir kadındı. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîfler altı meşhûr hadîs kitabında yer almıştır. Bilâl, Yezîd, Derdâ ve Nesîbe adlarında dört çocuğu vardı.

Hanımı Ümmüd Derdâ şöyle anlatmıştır:
“Ebüdderdâ birşey anlatırken ve bir hadîs-i şerîf naklederken dâimâ tebessüm ederdi. Bir gün sebebini sordum. Dedi ki:
- Resûl-i ekrem efendimiz her hadîs-i şerîf söyledikçe tebessüm ederdi.”

Hadîs dinlemek için geldim
Bir gün Medîne’den, Ebüdderdâ hazretlerini ziyâret için bir zât geldi. Ebüdderdâ hazretleri o zâta, niçin geldiğini sordu. O da, “Sizin Resûlullahtan işittiğiniz hadîs-i şerîfleri rivâyet ettiğinizi duydum. Onun için geldim” dedi. Ebüdderdâ hazretleri tekrar sordu:
- Ticâret için falan gelmedin mi?
- Hayır.
- Başka bir işin veya ihtiyacın için mi geldin?
- Sadece hadîs-i şerîf almak üzere geldim.

Bunun üzerine Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki:
- Pekiyi, o hâlde dinle! Resûl-i ekrem efendimizin şu sözleri söylediğini duydum:
(Bir insan ilim kazanmak için bir yola giderse, Allahü teâlâ ona Cennete doğru bir yol açar. Melekler, ilim talebesinden memnun oldukları için kanatlarını onların üzerine gererler. İlim sahipleri için, yerdekiler ve göktekiler magfiret niyâz ederler. Denizin diplerindeki balıklar bile ona duâ ederler.)

(Âlimin âbid üzerindeki üstünlüğü, ayın yıldızlara üstünlüğü gibidir. Âlimler peygamberlerin vârisleridir. Bunlar para peşinde koşmazlar. İlme koşarlar. Onun için, onlar ilimden ne kadar fazla pay almak mümkünse o kadar alırlar.)

Yolcuyum gideceğim
Bir defasında Ebüdderdâ hazretlerinin evine bir zât uğradı. O zâta dedi ki:
- Eğer burada kalacaksan sana bir yer hazırlayayım, yolcu isen, geçip gideceksen sana azık hazırlayayım.
- Yolcuyum, gideceğim.
- Öyle ise sana en güzel azığı hazırlayayım. Bundan daha kıymetli azık olsa idi, onu da sana verirdim.

Ebüdderdâ hazretleri sonra şöyle devam etti:
- Bir gün Resûlullah efendimizin huzûruna gitmiştim. “Yâ Resûlallah! Zenginler dünyayı da âhıreti de kazandılar. Onlar hem namaz kılıyor, hem oruç tutuyor, hem de sadaka verebiliyorlar. Fakat biz fakîr olduğumuz için sadaka veremiyoruz” dedim.

Bunun üzerine Resûl-i ekrem efendimiz şöyle buyurdu:
- Sana bir şey söyleyeyim mi? Sen onu yapınca kavuştuğun şeye, ancak onu yapanlar kavuşabilirler. Yapmayanlardan hiçbiri ona yetişemezler. Her namazdan sonra 33 kere Sübhanallah, 33 kere Elhamdülillah, 33 kere Allahü ekber söyle!

Bir defasında Kureyşten bir zât ile Ensârdan bir zâtın aralarında bir mesele olmuştu. Ensârdan olan zât, Hazret-i Muâviye’ye gidip şikâyet etti. Hazret-i Muâviye helâllaşmalarını tavsiye etti. Fakat şikâyet eden kabûl etmedi. Hazret-i Muâviye, o zâta Hazret-i Ebüdderdâ’yı göstererek dedi ki:
- Bu zâta sor!

O kimsenin sorusu üzerine Ebüdderdâ şöyle dedi:
- Resûl-i ekremden işittim. “Bir Müslümanın bedenine bir zarar gelir de, buna sebep olanı, affeder, hakkını helâl ederse, Allahü teâlâ onu bir derece yükseltir. Onun bir hatâsını affeder” buyurdu.

Kalbimle kavradım
Bunu dinleyen zât, Ebüdderdâ’ya bakarak sordu:
- Sen bunu bizzat Resûl-i ekrem efendimizden duydun mu?
- Evet, kulaklarımla işittim. Kalbimle kavradım.
- O hâlde ben şikâyetimden vazgeçiyorum, hakkımı da helâl ediyorum.

Ebüdderdâ hazretleri bir gün Şam’da mescidde oturuyordu. Bir kişi mescide girdi ve şöyle duâ etti:
- Yâ Rabbî! Yalnızlıkta bana yardımcı ol, garipliğimde bana acı, bana azîz ve sevimli bir dost ihsân et!

Ebüdderdâ bu sözlerini duyunca, o zâta dönüp şöyle dedi:
- Resûlullah efendimizden işittim. Buyurdu ki: “İnsanlar içinde kendine zulmedenler var, bunlar gam ve keder içindedirler. İnsanlar arasında isrâftan sakınanlar var, bunlar iktisatlı ve mutedil hareket ederler. Bunların hesâbı kolaydır. Ayrıca, insanlar arasında hayır işlemek için yarışanlar var. Bunlar hesapsız Cennete girerler.”

Peygamberimiz; Selmân-ı Fârisî ile Ebüdderdâ’yı kardeş yapmıştı.

Selmân-ı Fârisî, bir gün, Ebüdderdâ’yı ziyârete gitti. Ebüdderdâ, Selmân-ı Fârisî’ye yemek getirterek dedi ki:
- Ben, oruçluyum. Buyur, sen ye!

Selmân-ı Fârisî de dedi ki:
- Sen yemedikçe, ben de, yemem!

Şimdi kalk artık!
Ebüdderdâ da, onunla birlikte yemek zorunda kaldı. Geceleyin namaza kalkmaya davranınca, Selmân-ı Fârisî, ona, “Yat, uyu!” dedi. O da, yatıp uyudu. Bir müddet sonra, yine namaza kalkmaya davrandı. Selmân-ı Fârisî tekrar, “Yat, uyu!” dedi. O da yatıp uyudu. Sabah namazı vakti girince, Selmân-ı Fârisî, ona, “Şimdi, kalk artık!” dedi. Kalktılar. Sonra Selmân-ı Fârisî, ona dedi ki:
- Senin üzerinde bedenin hakkı var! Rabbinin hakkı var! Misâfirinin hakkı var! Âilenin de, hakkı var! Oruç tut, iftâr da, et! Namaz kıl! Âilenin yanına da, git! Sen, her hak sahibine hakkını ver!

Abdest alıp sabah namazının sünnetini kıldıktan sonra farzını kılmak üzere mescide gittiler. Namazdan sonra, durumu Peygamberimize anlattılar. Peygamberimiz buyurdu ki:
- Selmân, ilimle doldurulmuştur, doğru söylemiş, doğru yapmış!

Ebüdderdâ’nın bildirdiği hadîs-i şerîflerden bir kısmı da şunlardır:
(Cömertlik, îmânın sağlamlığından gelir. Îmânı sağlam olan Cehenneme girmez. Cimrilik de şek ve şüpheden gelir. Şüphe içinde olan Cennete giremez.)

Birgün Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Cum’a günleri bana çok salevât getirin! Okunan salevât bana hemen bildirilir.

Öldükten sonra da bildirilir
Bunun üzerine, “Öldükten sonra da bildirilir mi?” diye sorulunca, Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Evet, ben öldükten sonra da bildirilir. Çünkü, toprağın peygamberleri çürütmesi harâm kılındı. Onlar kabirlerinde diridirler, rızıklandırılırlar.

Bir gün Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
- Ey Ebüdderdâ! Cehennem ehlinin kimler olduğunu sana bildireyim mi? Her böbürlenen, kaba, büyüklük taslıyan, iyiliğe mâni olan kimsedir. Cennet ehlinin kimler olduğunu sana bildireyim mi? Her fakîr kimse ki, Allaha yemîn etse, Allah onu doğru çıkarır.

Yine buyurdu ki:
(Din kardeşinin arzû ettiği yemeği ona yediren kimsenin günâhları bağışlanır. Din kardeşini sevindiren, Allahı sevindirmiş olur.)

Peygamber efendimiz, günâhkârlara şefâ’at edeceğini bildirince, “Îmânı olan hırsız ve zânîler de şefâ’ate kavuşacak mı?” diye suâl ettim. Buyurdu ki:
- Evet, onlara da şefâ’at edeceğim.

Yine buyurdular ki:
(Sizler kıyâmet günü kendinizin ve babanızın adları ile çağırılacaksınız. Öyle ise çocuklarınıza güzel isimler veriniz.)

(Mîzâna konacak amellerden en ağır geleni, güzel ahlâktır.)

(Bir kimse, kardeşine arkasından duâ ettiği zaman, bir melek, “Allah, sana da o duâ ettiğin gibi versin” der.)

(Şikâyetinize sebep olan şeyler, amellerinizin bozukluğundandır.)

(Her kim Kehf sûresinin başından on âyet-i kerîme ezberlerse, Deccâlın ve aldatıcıların şerrinden korunmuş olur.)

(Her hastalığın başı çok yemektir.)

(Dertli mü’minin duâsını ganîmet bilin! Sübhânallahi velhamdülillahi velâ ilâhe illallahü vallahü ekber velâ havle velâ kuvvete illâ billah, çok söyleyiniz. Zîrâ onlar sâlih amellerdendir. Ağaçların yaprakları döktükleri gibi bunlar da hatâları dökerler. Bunlar Cennet hazînelerindendir.

Kötülüklerin anahtarı
Ebüdderdâ dedi ki:
- Çok sevdiğim bana dedi ki:
(Parça parça parçalansan, ateşte yakılsan bile, Allahü teâlâya hiçbir şeyi ortak koşma! Farz namazları terketme! Farz namazları bile bile terkeden Müslümanlıktan çıkar. İçki içme! İçki, bütün kötülüklerin anahtarıdır.)

Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki:
- Zilhiccenin ilk 9 günü oruç tutmalı, çok sadaka vermeli ve çok duâ ve istigfâr etmelidir! Çünkü Muhammed aleyhisselâm, (Bu on günün hayır ve bereketinden mahrûm kalana yazıklar olsun) buyurdu.

Günâh unutulmaz
Ebüdderdâ hazretleri buyurdu ki:
- Dünyada, üç şey için yaşamak isterim: Uzun gecelerde namaz kılmak için, uzun günlerde oruç tutmak için ve sâlih kimselerin yanında oturmak için.

- Kötü kimselerle çok düşüp kalkan kimsenin kalbi harâb olur.

- Allahü teâlâyı görür gibi ibâdet ediniz! Kendinizi ölmüş biliniz! İyilik zâyi olmaz, günâh unutulmaz.

- Hayır, mal ve evlâdı çoğaltmakta değildir. Hayır, kulluk yükünün büyüklüğünü anlamak, ameli çoğaltmak, insanlarla oyalanmayı bırakıp Allahü teâlâya ibâdete yönelmektir. Eğer iyilik yaparsan Allahü teâlâya hamdet, günâh işlemişsen istigfâr et.

- Ardından insanların gelmesinden hoşlanan, Allahtan uzaklaşır.

- Aklında eksiklik olmayan hiç kimse yoktur. Çünkü dünyalıktan eline birşey geçtiği vakit sevinir, fakat ömrünün azaldığına üzülmez.

- Ölümden sonra neler göreceğinizi, başınıza gelecekleri bilseydiniz, isteyerek ne yemek yiyebilir, ne de su içebilirdiniz.

- İlminden faydalanmayan, ilmiyle amel etmeyen âlimler, mahşer günü şiddetli azâba düşeceklerdir.

- Ölümü çok hatırlayan taşkınlıktan ve hasedden kurtulur.
- Bir âlim ilmiyle amel etmedikçe âlim sayılmaz.

- Rabbime karşı tevâzu’ için yokluğu, yoksulluğu severim. Rabbimi arzûladığım için ölümü severim! Günâhıma keffâret olacağı için hastalığı severim!

- Kul Allahü teâlâya ibâdetle meşgul olunca, Allahü teâlâ onu sever, mahlûkâtına da sevdirir.

- Bilmeyene bir kere, bilip de yapmıyana yedi kere yazıklar olsun!

- Îmânın kemâli, başa gelene sabır, kadere rızâ, tam bir tevekkül, ve Allahü teâlâya teslim olmaktır.

İlmi yaydı
Ebüdderdâ hazretlerinin ismi Uveymir bin Zeyd el-Ensârî el-Hazrecî’dir. Ebüdderdâ künyesidir. Doğum tarihi bilinmemektedir. Tefsîr, hadîs, fıkıh ilimlerinde meşhûr sahâbîdir. Bilhassa Kur’ân-ı kerîmi ezberlemiş olmasıyla ve kırâat ilmini pek çok kimseye öğretmesiyle meşhûrdur.

Şam’da bulunduğu sırada Kûfe’den ve diğer yerlerden çok kimse, Ona fıkhî mes’eleler sormak üzere gelir, fetvâsını alırdı. Ba’zı sahâbîlerle birlikte Kıbrıs’ın fethine de katıldı. Ebüdderdâ hazretleri, ömrünü dîne hizmet etmekle geçirdi. Nübüvvet kaynağından aldığı ilmi yaydı. Hazret-i Osman’ın halîfeliğinin son yıllarında, 652 yılında vefât etti.

 

 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol