Eskiden beri memleketimizin bir çok yerlerinde yapıldığı gibi evleneceği eşini tanımadan evlenmenin doğru olmadığını, bunu dinimizce de mahzurlu bulunduğunu daha önce söylemiştik. Bunun tam tersi olan Avrupa hayranı sosyete takımının uyguladığı gibi sevişerek evlenmek de, asla doğru değildir. Bu tür evlilikler mutlu yaşama şansı en az olan ve en çok boşanmanın vuku bulduğu evliliklerdir. B öyleleri elbise değiştirir gibi eş değiştirirler. Ancak hiç birisiyle de mutlu olamazlar. Sonunda evlilik hayatları sarsılır bekâr hayatına döner, gerçekte ise bir çok kimselerle zina ederek gizli ve gayri meşru ilişkilerini sürdürürler. Buna bir örnek olmak üzere gençlerin hayran olduğu meşhurlardan birini söyleyeyim. Bu kimse geçenlerde -gazete aracılığı ile şu mesajı yayınladı: "- Falanca kimse ile (adını belirterek) sevişeceğim. Çocuğumuz olacak, anlaşabilirsek evleneceğiz."
İşte milletimizin asaletini bozan böyleleridir. Gençliği de yine onlar felakete sürüklüyorlar.
Bu hususları göz önüne alarak bu mevzuda orta yolu seçmelidir. Yani birbirleriyle görüşüp tanışmalılar. Fakat nikâhtan önce birbirlerine el sürmemeliler ve baş başa kalmamalılar.
Evlenecek kimse, eşi olacak kişiyi tanımak için şu yollara başvurabilir:
Görmek,
Konuşmak,
Denetlemek,
Soruşturmak,
İstihare
Şimdi bunları sırasıyla biraz açıklayalım:
a- Görmek
Kişi evlenme düşüncesinden söz etmeden önce seçeceği kimseyi -baş başa tenha bir yerde olmamak şartı ile - uygun bir ortamda görmeli. Mümkün olduğu kadar vücut yapısını görmeye çalışmalı.
Bu husus çok mühimdir. Evlenecek eşler önceden birbirlerini yakından görüp tanımalıdır ki, bu sayede hayal ettikleri ölçülere uyup uymadıkları ve birbirlerinde var olmasını istemedikleri bir kusur olup olmadığı ortaya çıksın.
İnsan kısa bir süre kullanıp atacağı bir şeyi alırken bile etraflıca bakıp beğendikten sonra alıyor. Halbuki ömür boyu bir yastığa baş koyacağı hayat arkadaşı olacak eşini alırken, onu yakından görmeden, onunla iyice tanışmadan ve anlaşmadan evlenmesi ne gariptir. Bunları göz önüne alan Resulullah (s.a.v):
"- Ya Resulullah, Medineli falanca kadınla evleneceğim, ne dersin?" diyen bir sahabeye:
"- Onu gördün mü?" diye sorar.
Adam:
"- Hayır, görmedim" deyince,
"- Git onu gör. O da seni görsün. Ondan sonra evlenin" W buyurur.
Yine ashaptan Şube oğul Muğire bir kadınla evlenmek ister. Bunu duyan Hz. Peygamber:
"- Ona iyi bak da al. Çünkü önceden görüşmeniz evlendikten sonra aranızdaki muhabbetin devamını sağlar" W> buyurdu.
Evlenme bahsinde -erkek ve kadın diye- taraf belirtmeyişimizin sebebi, bütün sözlerimizin her iki tarafı da içermesindendir. Evleneceği kişiye bakma hususunda kızların da kendini isteyen kimseye bakması ve beğenerek rıza göstermesi gerekir. Aşağıdaki olay bu sözümüzü doğrulamaktadır:
Hz. Ömer (r.a) evlenmek için Hz. Ali (r.a)'den kızı Ümmü Gülsüm'ü ister. Hz. Ali (r.a):
"- Kızıma sormadan bir şey diyemem" der ve gidip kızına sorar. Ümmü Gülsüm:
"- Halife Ömer'i yakından görmedim, onu tanımıyorum ki," deyince:
" - Öyle ise seni Halife Ömer'in evine göndereyim, görüşüp tanışın" der. Bunun üzerine Ümmü Gülsüm gider. Hz. Ömer'le görüşüp, konuşup tanıştıktan sonra evlenmeye karar verirler,(22)
Bakma konusunda çok önemli bir hususa değineceğim.
Evleneceği eşine bakmak kadar onun anasına bakmak da önemlidir. Çünkü çocuklar daha çok analarından etkilenirler. Zira çocuk anasının bir parçasıdır. Onun için atalarımız:
"Anasına bak, kızım al" demişler.
Ben de şunu ekliyorum:
"Damadın olacak gencin anasına bak, kızını öyle ver."
Çünkü damadın anası kızının kaynanası olacaktır. Gelinlerin en çok çektikleri, kaynanalarının erindendir. Hele damat henüz toysa, şahsiyeti gelişmemişse ve uymaca akıllı ise, kaynana da huysuz ve anlayışsız ise anasının bir parçası olan damat anasından aldığı direktifle hanımına olmadık eziyet yapar. Böylece mutlu olması gereken aile yuvası cehennem azabına dönüşür. Onun için damadın olacak gencin "anasına bak kızını öyle ver"; çünkü o kadın, kızının kaynanası olacaktır. Bu konuyu ileride biraz daha geniş açıkladık. (Bkz. S. 342/)
b- Konuşmak
Evlenecek kimselerin birbirleriyle sadece görüşmeleri de yetmez. Karşılıklı konuşup birbirlerini tanımaları, özel istekleri varsa açıkça konuşmaları lazımdır. Fakat bu konuşma tenhalarda buluşarak başbaşa değil, aile arasında olmalı ki haklarında dedikodu olmasın, kızın şeref ve onuru zedelenmesin. Hem de aralarında hoşa gitmeyen haller meydana gelmesin. Bu hususa çok dikkat edilmelidir.
c- Denetlemek
Kişilerin evlenmek istedikleri veya çocuklarına eş seçecekleri kimseleri denetlemeleri kurulacak yuvanın sağlam olması bakımından gereklidir. Neler yapıyor, kimlerle ilişki içinde, nerelere gidiyor, aile yaşantısı nasıldır? vs. Bunları öğrenmek, eşi olacak kimse hakkında kişiye bilgi ve kanaat verir.
Bunlardan en önemlisi de, arkadaşlarının durum ve karakteridir. Hz. Peygamber (s.a.v): "Kişi dostunun ve arkadaşının dini ve inancı üzeredir (Onun gibi inanır ve onun huyunu alır). Her biriniz kiminle dostluk ve arkadaşlık ettiğine dikkat etsin!"(2^ buyurmuştur.
Yani insan -özellikle gençlik çağında- huylarını, inançlarını ve karakter yapısını arkadaşlarından alır. İyi arkadaşlar insanı iyi, kötü arkadaşlar kötü yapar.
d- Soruşturmak
Evlenirken alacağımız kızın veya damat olacak gencin durumlarını ve ailelerinin durumlarını öğrenmek için soruşturmak da yararlıdır. Yalnız sorulacak kimseler çok önemlidir. Şayet sorduğun kimseler, hakkında bilgi almak istediğin şahısların yalanlan ve sevenleri ise, kusurlarını gizler, doğruyu söylemezler. Yahut da onları çekemeyenler veya sevmeyenler ise, damat veya gelin olacakların iyiliklerini gizler, belki de onlara kendilerinde olmayan kötülükler isnad ederler. Onun için bu hususa çok dikkat etmeli, herkese kanma-malı ve her söze inanmamalıdır. Mümkün olduğu kadar tarafsız ve sözüne güvenilir kimselere sorup bilgi edinilmelidir.
e- İstihare
Kişinin bütün bunlardan sonra bir de istihare yaparak geleceği hakkında Allah'tan hayırlısını dilemesi, kuracağı yuvanın uğurlu olmasını sağar.
İstihare şöyle yapılır: İstihare yapan kimse abdest alır, iki rekat namaz kılar. Sonra gönlünü Allah'a bağlayarak şöyle dua eder:
"- Allah'ım ilmine güvenerek senden hakkımda hayırlısını dilemeni istiyorum. Kudretine dayanarak kaderimi belirtmeni istiyorum. Bitmeyen, tükenmeyen fazlı kereminden bana lütfetmeni istiyorum. Allah'ım istediğim kimseyle evlenmem, dinim için, yaşamam için ve ahiretim için bana hayırlı olacaksa evlenmemi dile ve evlenme işimi kolaylaştıı; evliliğimi mutlu ve uğurlu kıl. Şayet bu evlilik dinim için, yaşamam için ve ahiretim için hakkımda zararlı ise, beni bu işten vazgeçir ve bu işi benden uzaklaştır. Sonra da hakkımda hayırlı ve uğurlu olanını dile."
Bir kimse Allah'a inanarak güvenerek, iyi niyetle ve temiz bir kalble böyle istihare yaparsa, şayet evlenmesi yahut istihare yaptığı herhangi birisi, hakkında hayırlı ise Allah engelleri kaldırır ve işlerini kolaylaştırır. Evlenme işlemleri kolayca oluverir ve mutlu bir yuva kurulur. Eğer hakkında hayırlı değilse engeller çıkar, işler zorlaşır, evlenme işi çıkmaza girer. Bu takdirde işi haline bırakmalı, kadere razı olup zorlamamalıdır. Allah başka yönden kısmetini açar.
Bütün bunlar olumlu gelişir ve taraflar evlenmek isterlerse kesin karar vermeden önce iki taraf da aile yaşantısının nasıl olacağı, mehir ve alınacak eşya bakımından aralarında anlaşır, istek ve şartlarını konuşurlar. Karşılıklı anlaştıktan sonra karar verir, evlenme işlerini yürütürler