Fatih Sultan Mehmed’e iftira
Sual: Okuduğum bir romanda, Fatih Sultan Mehmed’in namaz kılmadığı, içki içtiği ve daha başka çirkin işler yaptığı yazılıdır. Bu iftiralar niçin yapılıyor? CEVAP İftiraların kaynağı Hıristiyanlardır. İstanbul’un fethine tahammül edemiyorlar. Yerli maşaları ile bu büyük sultana hücum ediyorlar.
Peygamber efendimiz, İstanbul’un fethedileceğini evvelden haber vermiş ve bu şehri zabt eden kumandan ve askerleri için, (Ne mutlu onlara) buyurmuştu. Bu hadis-i şerif imam-ı Süyuti hazretlerinin Camiussagir isimli hadis kitabının 444. sayfasındaki 7227 numaralı hadistir. İmam-ı Süyuti, bu hadisin sahih olduğunu, imam-ı Ahmed’in “Müsned”inde ve Hakim’in “Müstedrek”inde bulunduğunu bildirmektedir. Mezkur hadis-i şerifin meali şöyle: (İstanbul elbette fethedilecektir. Bunların kumandanı ne güzel bir emir, askerleri ne güzel askerdir.)
Peygamber efendimiz, İstanbul’u fethedecek kumandanın iyi bir zat olduğunu bildirirken, Hıristiyanların ve onların yerli maşalarının Fatihi kötülemeleri, Resulullah efendimizin hadis-i şeriflerini inkâr etmek için sinsi bir oyundur.
İstanbul’u fethederek tarihte yeni bir çığır açan Fatih Sultan Muhammed Han, bunu bütün dünyaya ilan için Hıristiyanlığın sembolü olan Ayasofya’yı, cami haline, yani Müslümanlığın sembolü şekline koymuştu.
Fatih camii, Yedikule camii, Kireç İskelesi camii, Şehremini camii ve Rumeli-hisarı, Fatih Sultan Mehmed’in Türklere bıraktığı yadigârlardandır.
Molla Gürani hazretleri, Bursa kadısı iken Evkafa dair bir fermana, (İslamiyete mugayirdir) diye bildirince, Fatih Sultan Muhammed Han, özür dilemiştir. Altı dil bilen Fatih, âlimlerle istişare ederek, ahkam-ı şer’i şerife uygun kanunlar hazırladı. Bu kanunlar, Kanuni Sultan Süleyman tarafından ikmal olunarak, devletin anayasası son şeklini aldı. (Tarih-i devlet-i Osmaniye)
Fatihin bir emirnamesi
Sual: Fatih Sultan Mehmed Hanın namaz kılınması hakkında Rum vilayetlerine gönderdiği bir fermanı varmış. O ferman nasıldır? CEVAP Elimize Fatihin fermanı diye bir yazı geçti. Özeti şöyle:
"Allahü teâlâ, emirlerinin yerine getirilmesini bize nasip ve müyesser eylesin! İşittiğime göre, Rum diyarındaki şehir ve kasaba ve köylerde yaşayan müslüman ahali, İslam dininin emrettiği farzları yapıp, sünnetlerine riayet etmekte, Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere uymakta gevşeklik gösterip muhalefet ederler imiş. Allahü teâlânın "Namazı ikame ediniz" emrine ve "Namaz dinin direğidir. Onu doğru kılan dinini korumuş, terk eden dinini yıkmış olur" hadis-i şerifine uymayıp, tuğyan yoluna sapanlar böylece camileri harabeye döndürüp, fısk ve fücur yerlerini mamur ederler imiş. Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker eylemek vacip olduğundan, bir adamımı bu iş için vazifelendirdim. Şöyle emir eyledim ki:
"Namazı terk edeni tazir eylemek meşrudur. Rum diyarında namazını geçirenler tespit edilip, İslam dininin emrinin gereği yapılsın. Halka namaz kılmaları tembih edilip, kılmayanlar teşhir edilsin! Hiç kimse ne olursa olsun bu cezaya mani olmaya!.. Rum sancağı beyleri ve kadıları ve subaşıları ve bunların emrindeki diğer memurlar, gönderdiğim vazifeliye yardımcı olalar. Böylece İslamiyet’in yüce ahkamı, emri ve yasaklarını yerine getirmekte gevşeklik ve tembelliğe asla meydan verilmeye. Öyle ki, mescitler dolacak, medreseler mamur edilecek ve din-i İslam kuvvetlendirilmiş olacaktır. Böylece müslümanlar, huzur ve saadet içinde olacaklardır."