İnsanlar çoğunlukla mala karşı gönül doygunluğuna erememiş aşırı bir istek içinde bulunur.
Burada bir noktaya işaret etmekte yarar vardır. İslâm dini mal kazanmaktan ve ihtiyaç zamanı için mal biriktirmekten insanları men etmiş değil, bilâkis teşvik etmiştir. Hâdis-i şerifte bildirilen, ihtiras derecesinde insanlık faziletine engel olan çeşididir. İnsan elbette çalışıp kazanacak, kendisinin ve çoluk çocuğunun geçimini sağlayacak. Kazancının bir bölümünü de Allah yolunda harcayacaktır. Böyle yaptığı takdirde mala karşı olan tutkusunda bir azalma olacaktır. Böylece yoksullara ve hayır kurumlarına daha çok yardım etme duygusu gelişecektir.
İşte hacda da harcanan para Allah yolunda harcanmış olacak ve insan için bir eksiklik sayılan ihtirastan onu kurtarmış olacaktır.
Dînî ibadetler özellikle hac, dînî duyguları kuvvetlendirir. Yeryüzünde Allah'a ibadet için inşa edilmiş olan mabedi (Kâbe'yi) ziyaret etmek, alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimizin doğup büyüdüğü, Peygamber olarak görevlendirildiği ve son semavî kitap Kur'an-ı Kerim'in kendisine indiği bu kutsal yerleri görmek insana heyecan verir ve onu asırlar öncesine, Peygamberimizin yaşadığı mutluluk asrına götürür. Bu ise hiç şüphesiz onun manevî duygularını kuvvetlendirir.
Hac, insana zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır. Hac turistik gezi değildir, oldukça yorucudur. Esasen her yolculukta birtakım zorluklar vardır. Yolculuk yapanlara ibadetlerde bazı kolaylıkların sağlanmış olması bundandır. Hac ise yolculukların en zor olanlarından biridir. Bunun için hacca niyet etmiş olan kimsenin her zamandan daha çok hoşgörülü olması, arkadaşlarını incitici ve kırıcı söz ve davranışlardan sakınması tavsiye edilmiştir.
Böylece insan her zamankinden daha çok iradesine hakim olacak, öfkelenmemeye, çevresine rahatsızlık vermemeye özen gösterecektir. Karşılaştığı zorluklara katlanacak, erdem sahibi kişi olmaya yönelecektir.
Hac insana mahşer gününü hatırlatır. İnsanlar ölecek, sonra da dirilip hesap vermek üzere mahşer yerinde toplanacaklardır. Bilindiği üzere hacca niyet edilirken normal elbiseler çıkarılır ve iki bez parçasından ibaret olan ihrama bürünülür. Sosyal durumları ne olursa olsun her seviyedeki erkek hacı adayı aynı kıyafete girmek zorundadır. Bu ise ona doğuştan herkesin Allah katında eşit olduğunu, öldükten sonra tekrar dirilip Allah'ın huzurunda dünyada yaptıklarının hesabını vereceğini hatırlatır ve ona o hesap günü anını yaşatır. Düşünmesi bile insana dehşet veren o anı hatırlaması ise, o güne kadar yaptığı pek çok şeye karşı pişmanlık duymasını ve tevbe etmesini sağlar.
Hac, İslâm kardeşliğini pekiştirir. Toplu halde yapılan ibadetler insanların birbirleriyle tanışıp kaynaşmalarını sağlar.
Hac, dünya üzerinde yaşayan dilleri ve renkleri ayrı olan müslümanları, ibadetlerinde yöneldikleri Kâbe'de bir araya toplar, böylece tanışır ve kaynaşırlar. Ülkeleri hakkında bilgi alışverişinde bulunurlar. Birbirlerinin dertleriyle ilgilenir, ortak problemlerine çare ararlar.
Bütün bunlar, İslâm kardeşliğinin güçlenmesini sağlar.
Hac, günahlara da kefferat olur. Her ne kadar hadis-i şeriflerde işlenen hangi günahların affedileceği açıklanmıyorsa da, hadis alimleri bu günahların Allah'a karşı işlenmiş günahlar olup kul hakkıyle ilgili olmayan günahlar olduğunu söylemişlerdir. Nitekim büyük hadis alimi İmam Tirmizî (200-279) bunu söyleyenlerdendir. (10) Çünkü işlenen günah kul hakkı ile ilgili ise, bu haktan arınmadıkça yani hak sahibinden helallik alınmadıkça yapılacak tevbe bile sahih ve makbul değildir. (11) Hatta Kadı Iyad (476-544), İslâm alimlerinin büyük günahların ancak tevbe ile ortadan kalkacağında ittifak halinde olduklarını söylüyor.(12
Allame İbn Nüceym "Bahr-i Raik" adlı eserinde, haccın -kul hakları şöyle dursun- Allah'a karşı işlenen günahların bir kısmını bile yok etmesi kesin değildir. Hac, Allah'a karşı işlenen günahları yok eder dediğimiz zaman, malının zekâtını ödemeyen kimsenin bu zekat borcu düşer manasına değildir. Belki borcun zamanında ödenmeyip geciktirilmesi ile ilgili günahı yok eder demektir. Yoksa borç zimmetinden düşmez. (13)
Hülasâ hac, dünya ve âhiretle ilgili, kişisel ve sosyal pek çok faydaları olan bir ibadettir. Kendisine farz olan bu ibadeti usûlüne uygun olarak, her çeşit kötü söz ve davranışlardan sakınarak yapmayı başaran kimsenin -kul borcu ve zimmetindeki vacipler hariç- diğer günahları bağışlanır ve hadis-i şerifte müjdelendiği üzere annesinden doğduğu gibi tertemiz olur. Her ne kadar bu konuda İslâm alimlerinin farklı yorumları olsa da Allah Teâla dilerse bu kulunun şirkten başka bütün günahlarını da bağışlar. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de:
"Şüphesiz ki Allah, kendisine eş tanınmasını bağışlamaz. Ondan başkasını dileyeceği kimseler için mağfiret eder" buyurulmuştur. (14)
Haccın bir özelliği de diğer ibadetlerden farklı olarak ömürde yalnız bir defa farz olmasıdır. Birden fazla yapılan hac nafiledir.
10-İrşadü's-Sârî li şerh-i Sahih-i-Buharî, Mısır, 1304, c. 3, s. 97.
11- Riyazü's-Salihîn, tevbe bahsi.
12- İbn Nüceym, el-Bahru'r-Raik, Mısır, c. 2, s. 363-364
13- Aynı eser.
14- Nisa, 48.