Sual: Öğretmenimiz, (İman önemlidir. İbadet etmeseniz de olur. Çünkü, (Hiç kimse, ibadeti sebebi ile Cennete girmez) hadisi bunu gösteriyor. Günah işlemekten de fazla korkmamak gerekir. Çünkü, (Yeminle söylüyorum ki, siz günah işlemeseniz, Allah günah işleyecek başka bir kavim yaratır, istiğfârları sebebiyle onları affederdi) hadisi, günahın o kadar fazla kötü olmadığını göstermektedir) dedi. Bu hadisler sahih midir? CEVAP Hadis-i şerifler sahihtir. Fakat yanlış yorumlanmaktadır. Evet insan, yalnız ibadeti ile Cennete girmez. Çünkü yaptığımız bütün ibadetler kabul olsa bile, bir gözümüzün şükrünün karşılığı bile değildir.
Cennete, Allahü teâlânın lütfu ve ihsanı ile girilir. Lütuf ve ihsana kavuşmak için, iman etmek ve salih amel işlemek lazımdır. Bir insan ne kadar çok ibadet ederse etsin, ibadeti sebebiyle kendini mutlaka Cennetlik olarak bilmemelidir. Kulun vazifesi ibadet etmektir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Ben cin ve insanları yalnız bana ibadet etmeleri için yarattım.) [Zariyat 56]
(Rabbinden korkup da kendini kötülükten alıkoyan kimse, elbette Cennete gider.) [Naziat 40,41]
(İman edip, salih amel işleyen [ibadet yapan ve haramlardan kaçan] Cennete girer.) [Kehf 107]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki: (Birbirinize selam verin! Birbirinize yiyecek ikram edin! Akrabanızın haklarını gözetin! Gece, herkes uyurken namaz kılın! Bunları yaparak, selametle Cennete girin!) [Tirmizi]
Cennete götürecek bir ameli soran zata, (Ortak koşmadan Allah’a ibadet eder, farz olan namazı kılar, farz olan zekatı verir, Ramazanda oruç tutarsın) buyurdu. O zat, (Allah’a yemin ederim ki bundan fazlasını yapmam) dedi. Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Cennetlik bir kimseye bakmak isteyen buna baksın!) [Buhari]
İnanmakla ve söylemekle iman hasıl oluyor, ibadet etmekle kemale gelip cilalanıyor. İmam-ı a’zam hazretleri, (İman, dil ile söylemek ve kalb ile inanmaktır) buyurmuştur.
Farzları terk etmek büyük günahtır. Bu günahlardan kurtulmak için ibadetleri yapmak lazımdır. İbadet yapmadan Cennete girmek için dua etmek günahtır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Akıllı, nefsine uymaz, ibadet eder. Ahmak ise nefsine uyar, [ibadet etmez, günah işler] sonra da Allah’ın rahmetini bekler.) [Tirmizi]
İbadet etmeyip günah işleyenin ahmak olduğu bildirilmektedir. Günahlar zehirdir.
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (İyi biliniz ki, derdiniz günahlardır, devası da istiğfardır.) [Deylemi]
(Cehennem zebanileri, günah işleyen hafızlara, puta tapanlardan daha çok azap yapar. Çünkü bilerek yapılan günah, bilmeyerek yapılan günahtan daha kötüdür.) [Taberani]
Bir kimse, günahı sebebiyle kendini Cehennemlik olarak görmemelidir. Çünkü Allahü teâlânın affı, rahmeti o kimsenin günahlarından daha büyüktür. Bu bakımdan Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmemeli, ibadetim çok diye azabından emin olmamalıdır. Yani, korku ile ümit arasında olmalı, günahlardan kaçarak ibadete devam etmelidir. (Berika)
İmam-ı Rabbani hazretleri, sonsuz kurtuluşa erişmek için ilim, amel ve ihlasın şart olduğunu bildirir. Bunlardan birisi olmazsa, diğerlerinin kıymeti olmaz. Yani ilimsiz amel, ihlaslı da olsa kıymetli olmaz. Çünkü ilmi olmadığı için yaptığı kötü bir şeyi Allah rızasına uygun zanneder. İlimle işlenen amelde ihlas yoksa, yine o ibadet kıymetsizdir. İlim ve ihlas olsa, amel olmazsa, zaten ortada yapılan bir şey yoktur. İlim ve ihlasla yapılan amel, imanın parlayıp kuvvetlenmesine sebep olur.
İmanla ölen kimse, ne kadar günahkâr olursa olsun, sonunda Cennete gider. Ancak, (Cennete gitmek için iman şarttır, amel şart değildir) diyen kimse, ibadet etmezse, işlediği günahlar kalbini karartır ve imanı gidebilir. Çünkü iman, muma benzer, ibadetler mum etrafındaki fener gibidir. Mum ile birlikte fener de, İslamiyet’tir. Fenersiz mum çabuk söner. İmansız, İslam olamaz, İslam olmayınca, iman da yoktur.
Genel olarak Allahü teâlânın emrine uyup yasak ettiklerinden kaçan, Cennetlik; Allah’a isyan eden, kâfir olan ise Cehennemlik demektir. Her şey neticesi ile ölçülür. Bu bakımdan, kâfir bir kimse, ömrünün sonunda imana kavuşursa Cennetlik olur, mümin de maazallah sapıtıp kâfir olabilir. Fakat bu çok azdır. Genel olarak insan nasıl yaşarsa öyle ölür. Yani mümin olarak yaşayan mümin olarak, kâfir olarak yaşayan kâfir olarak ölür.