ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

PEYGAMBERLERE IMAN

PEYGAMBERLERE İMAN

A) PEYGAMBER (RESÜL-NEBİ) KAVRAMI

"Peygamber" kelimesi Farsça bir kelime olup, haber getiren anlamındadır. Dilimizdeki anlam, Yüce Allah’ın, emir, yasak ve hükümlerini kullarına bildirip açıklamak üzere, insanlar arasından seçip görevlendirdiği elçi demektir.

Kur’an-ı Kerîmde peygamber kelimesinin yerine Resûl ve Nebî kelimeleri geçmektedir ki, elçi ve haber getiren anlamındadır. Dînî anlamları bakımından Resûl ile Nebî arasında fark vardır.

Resûl, Allah tarafından kendisine kitap gönderilmiş peygamber demektir.

Nebî, Allah tarafından kendisine kitap gönderilmemiş, fakat önceki peygamberlerin şeriatını tebliğ ile mükellef peygamber demektir. Nebîler de Cebrail aracılığı ile Allah’tan vahiy almışlardır.

İman esaslarından biri de peygamberlere inanmaktır. Peygamberler, Allah’ın seçtiği, eğittiği ve yetiştirdiği insanlardır. İnsan kendi çabaları ile, eğitim ve öğretimi ile peygamberliği elde edemez. Allah, peygamberliği dilediğine verir. Onlar, Allah ile kullar arasında elçilerdir. Yüce Allah’ın, kullarına hak yolu göstermek için gönderdiği ilk peygamber Hz. Adem (a.s), sonuncusu Hz. Muhammet (s.a.v) ve bu ikisi arasında gelip geçen peygamberlerin hepsinin hak olduğuna, Allah tarafından gönderildiğine inanmak farzdır.

B) İNSANLARIN PEYGAMBERLERE OLAN İHTİYACI

İnsanlar kendi akıllarıyla Yüce Allah’ın varlığını ve birliğini anlayıp kavrayabilirler. Fakat ona nasıl kulluk ve ibadet edileceğini, âhiretle ilgili işleri, oradaki ödül ve cezanın nasıl olacağını dosdoğru bilmezler. İşte insanların bu ihtilaçlarını karşılamak için Yüce Allah peygamberler göndermiştir. Onlara her şeyi bildirmiş ve onları insanlara doğru yolu göstermeleri için görevlendirmiştir.

Allah kendisinin varlığını, bir tek oluşunu, ortağının bulunmadığını Ona bu dünyada gözlerin ulaşamayacağını unutan, Allah’ı taşlardan, heykellerden, putlardan ibaret sanan o insanları uyarmak için peygamberler göndermiştir. Peygamberler de bu gerçekleri o insanlara açıkça haber vermişlerdir. Fakat insanların alıştıkları bu şeylerden ve düşüncelerden uzaklaşmaları, peygamberlere inanarak onların Allah’tan getirdiği haberlere uymaları kolay olmamıştır. Bununla beraber çoğunluk peygamberlere inanmış ve onların gösterdiği doğru yolda yürümüştür. Doğru yolu göstermek için gönderilmiş olan peygamberler, ahlâkı güzelleştirmek ve olgunlaştırmak için de güzel bir örnek olmuşlardır.

Peygamberlerin, biri Allah’a karşi, digeri de insanlara karşi olmak üzere iki durumlari vardir. Peygamberlerin Allah’la durumları Onun elçisi olmak ve vereceği emaneti yerine tam olarak ulaştırmaktır Peygamberler bu açıdan Allah’a karşi sorumludurlar.

Peygamberlerin insanlara karşi olan durumlari da, Allah’ın emirlerini ve yasaklarını bildiren bir elçi oluşlarıdır. Onlar yalnız bildirmekle, açıklamakla ve örnek olmakla görevli birer elçidirler. Bu görevlerini tamamıyla yaptıkları zaman, insanlara karşı sorumluluklarını yerine getirmiş olurlar. Onlar Allah tarafından kendilerine bildirilen inanç esaslarını, ibadet şekillerini, güzel ve çirkin, faydalı ve zararlı, doğru ve yanlış, iyi ve kötü şeyleri ayrı ayrı anlatıp açıklamışlar ve Allah’tan aldıkları hiçbir şeyi gizli tutmamışlardır.

İnsanlar dünyada çalışmakla her şeye ulaşabilirler ve en yüksek mertebelere çıkabilirler, fakat peygamber olamazlar. Çünkü peygamberlik insanın kendi çalışma ve gayretine dayanan bir hüner değildir. Onu Yüce Allah dilediğine verir. Çalışıp çabalamakla peygamber olunmaz. Bu husus Kuran’da " Allah peygamberliği kime vereceğini daha iyi bilir." ( En’am : 124 ) âyeti ile açıklanmıştır.

C) VAHİY NEDİR?

Vahyin lügat manası: Vahiy, işaret etmek, yazı yazmak, yazılmış nâme ve kitâbe, elçi göndermek, ilham etmek ve gizlice söz söylemek manalarına gelir.

Vahyin ıstılahı manası: Yüce Allah’ın peygamberine dinî bir hükmü bildirmesi, onun kalbine nakşetmesidir.

Vahyin geliş şekilleri: Vahiy Hz. Muhammet (s.a.v)e çeşitli tarz ve şekillerde gelmiştir. Bunların başlıcaları şunlardır:

Vahyin en eski, yani ilk şekli Hz. Peygamber (s.a.v)in uyku halinde iken gördüğü sadık (gerçek) rüyalardır.

Hz. Peygamber sonradan bir hakikat olarak zuhur edecek olan hadiseleri bu rubaları ile daha önceden görmüş oluyordu.

Cebrail (a.s) görülmediği halde Hz. Peygambere çok net bir ses halinde gelen vahiydir. Bu çok net sesi Peygamberimiz çan sesine benzetmişti. Kendisine gelen vahyin en aşır şekli bu idi. Net ses bittiği zaman Hz. Peygamber Allah tarafından ve Cibrîl vasıtası ile bu şekilde vahy olunan sözleri aklında tutmuş oluyordu.

Cebrail (a.s) tarafından Hz. Peygamberin kalbine nefes (üflemek) suretiyle yapılan vahiydir.

Cebraillin insan sûretinde gelip, Peygamberimize vahiy getirmesidir. Hz. Peygambere en kolay gelen vahiy budur. Ekseriya "Dıhye" adındaki sahabî sûretine girerek gelirdi.

Cebrail’in Hz. Peygambere uyku halinde iken vahiy getirmesidir.

Hz. Peygamberin uyanık bulunduğu sırada Cenab-ı Hak ile konuşma şeklinde vuku bulan vahidir.

Vahiy meleğinin kendi aslî sûreti üzere görünerek tebliğde bulunmasıdır. Bu sûretle vahiy, Hz. Peygambere yalnız iki defa vaki olmuştur.

D) PEYGAMBERLERİN SIFATLARI

Peygamberler bütün insanlar için takdir edilmiş olan her türlü iyi ve yüksek vasıflara sahiptirler. Nebîlik ve Resûllük şanına layık olmayan her türlü hallerden ve noksanlıklardan uzak bulunmuşlardır. Bu bakımdan peygamberler şu kemâl sıfatlarıyla vasıflandırılmıştır:

1- İsmet: Peygamberlerin her türlü gizli, açık günahlardan ve bu günahlara delâlet edecek hareketlerden uzak olmalıdır. İsmetin zıddı olan ma’siyet (günahkâr olmak) peygamberler için düşünülemez. Çünkü onlar ilâhî bir egitimden geçmişlerdir. Eger onlar günah işleyip de günahsiz oluşlarina aykiri harekette bulunmuş olsaydilar, bizim de o yolda hareket etmemiz lâzim gelirdi. Çünkü biz onlara ve onlarin girdikleri ilâhî emirlere uymakla memuruz. Halbuki Yüce Allah kullarina günah işlemeyi, günahkâr olmayi emretmez. Bu bakimdan peygamberlerden asla günah olan söz ve davranişlar çikmamiştir.

2- Emanet: Peygamberler her bakimdan emin olup, kutsi, ilâhî vazifeleri hususunda ve diger işlerinde en dogru yolda bulunmalidir. Emanetin ziddi olan "hiyanet"ten uzaktirlar. Çünkü hâin olan bir kimse ilâhî sirlarin tecellî ettigi Nebîlik vazifesiyle şereflenemez.

3- Sidk: Peygamberler her hususta yani gerek dinî hükümleri teblig ve gerek diger emirleri haber verme hususunda dogru sözlü olmalidir. Peygamberlerin yalan söylemeleri men edilmiştir.Çünkü yalan en büyük günah oldugundan "ismet" ve "emanet" sifatlariyla bir arada bulunmaz. Eger, peygamberler yalanci olsalardi, Yüce Allah yalancilari tasdik etmiş olurdu. Halbuki yalanciyi tasdik -bir çeşit yalancilik oldugundan- Allah’ın ilâhî şanında tasavvur edilemez.

4- Fetânet: Peygamberlerin fâtın, uyanık görüş ve zekâ kuvvetlerine sahip olmalarıdır. Onlar insanların en akıllısı, en zekîsidirler. Kendilerinde mutedil bir yaratılış, mutedil bir huy ve güzel bir hayat seyri tecelli etmiştir. Onların haklarında gaflet düşünülemez. Eğer en üstün fetânet ve zekaya sahip olmasaydılar ümmetlerine karşı delilleri ortaya koymaya kadir, onları ikna için güzelce mücadeleye muktedir olamazlardı. böyle bir hal ise risalet ve nübüvvetten kastedilmiş olan gayeye aykırıdır.

5- Şeriatı tebliğ: Peygamberlerin Allah tarafından bildirilen şeyleri ümmetlerine tamamen tebliğ etmeleridir. Bunun zıddı olan "dînî emirleri gizlemek" peygamberlerde yoktur. Çünkü tebliğine memur oldukları bir hakikati gizleyip değiştirserlerdi vazifelerine hiyanet etmiş olurlardı. Halbuki hiyanetle vasıflanmış olmaları ilâhî bir eğitimle men edilmiştir.

6- Adaletli olmak: Peygamberler her türlü işlerinde haktan ve adaletten ayrılmazlar. Hiçbir kimseye haksızlık yapmamışlardır. Adaletli olmanın zıddı olan "zalim olmak" peygamberler hakkında düşünülemez.

7- Erkek olmak: Kadınların yaratılış icabı peygamberlik gibi aşırı ve mes’uliyetli bir vazifeyi yapmaları mümkün olmadığından onlardan peygamber gelmemiştir. Gelmiş geçmiş bütün peygamberlerin erkeklerden seçildiğini Yüce Allah bize Kur’an-ı Kerîmde açıklamıştır.

E) PEYGAMBERLERİN DERECELERİ

Bütün peygamberler peygamber olmaları bakımından eşittirler, aralarında fark yoktur. Ancak, kavimleriyle olan mücadeleleri, onların bazılarını diğerlerine üstün kılmıştır. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de Yüce Allah şöyle buyurmaktadır:

"İşte bu peygamberlerden bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan Allah'ın kendilerine hitabettiği, derecelerle yükselttikleri vardır..." (Bakara / 253)

Aralarında derece farklılıkları, birbirinden üstünlükleri olduğunu Allah'ın beyan ettiği peygamberlerin içinde "Ulu'l - Azm", azim sahibi peygamberler olduğunu yine Yüce Allah, kitabında şöyle açıklıyor:

"Ey Muhammet! Peygamberlerden azim sahibi olanların sabrettiği gibi sen de sabret..." (Ahkaf /35)

Ulu'l - Azm peygamberler, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Isa ve Muhammet (a.s.)dır.

Kur'an-ı Kerimde şöyle ifade edilmiştir: "Hani biz peygamberlerden söz almıştık; sen (Muhammet (s.a.v.)den, Nuh'tan, İbrahim’den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa’dan da. (Evet) biz onlardan pek sağlam bir söz almıştık." (Ahzab /7)

Kısaca bu peygamberleri tanıtalım:

- Hz. Nuh (a.s): Hz. Nuh (a.s.) zamanında çoğalan insanlar Allah'ı tanımaz oldular. Putlara tapmağa başladılar. Hz. Nuh onları bir Allah’a ibadete çağırdı. 950 sene yaşayan Nuh (a.s.) her türlü çağrı ve ikna metotlarını kullanarak kavmini hakka çağırdı. Ancak bu çağrıya kulak verenler bir gemiye sığabilecek kadar az bir topluluktu. Islahı kabil olmayan azgın ve sapık güruh ise helâkı hak etmişti. İlâhi bir emirle gemi yapıldı, inananlar o gemiye alındı. Bunlar arasında Ham, Sam, Yafes adında Hz. Nuh'un üç oğlu da vardı. İnanmayan ve puta tapanlar ise meşhur "Tufan" ile sulara gark olarak helâk oldular. Bu helâkten sadece Hz. Nuh’a inananlar kurtuldu. Kur'an'da Hz. Nuh'tan şuara, Saffat ve Nuh surelerinde genişçe bahsedilir.

- Hz. Ibrahim (a.s.): Hz. Ibrahim, Nuh (a.s.)dan sonra "Ulu'l -Azm" peygamberlerin ikincisidir. Kâbe'nin banisi, Peygamber (s.a.v.)in büyük dedesidir. Peygamberimizden 2500-2600 yil kadar önce Nemrut zamaninda putperest Babillilere gönderildi. Kendisine on sayfalik bir kitap verildi. Nemrutla mücadelede bulundu, putlarla savaşti, ateşe atildi. Halilullah (Allah’ın sevgilisi) olan Hz. İbrahim’e bütün semavi dinler tazimde bulunur. Kur'an'da Al-i Imran, Bakara, Saffat, Ibrahim ve şuara surelerinde Hz. Ibrahim degişik yönleriyle anlatilmaktadir.

- Hz. Musa (a.s.): Peygamberimizden 1900-2000 yil kadar önce, Israilogullarina peygamber olarak gönderildi. Fir'avn'la mücadelesi, Kur'an'da genişçe anlatilir. Kendisine müstakil bir kitap olarak Tevrat gönderilmiştir. Kur'an'da özellikle Bakara, şuara, Taha, Neml, Kasas ve Kehf surelerinde Hz. Musa (a.s.)dan söz edilir.

- Hz. Isa (a.s): Israilogullarindan olan Hz. Isa (a.s), Hz. Meryem’in oğludur. Babasız dünyaya gelişi bir mucizedir. Beşikteyken konuşmuş, 30 yaşındayken Israiloğullarına peygamber olmuş ve 33 yaşındayken semaya urûc etmiştir. Kendisine müstakil bir kitap olarak İncil gönderilmiştir. Peygamberimizden 600 yıl kadar önce yaşamıştır.

- Hz. Muhammet (s.a.v.): Bütün peygamberlerin sonuncusu olan Peygamberimiz (s.a.v.), yaşadığı asırdan kıyamete kadar gelecek bütün insanlara ve cinlere peygamber olarak gönderildi. Milâdi 571'de doğdu, 610'da peygamber oldu, 632'de vefat etti. Böylece 23 sene peygamberliği süresince ilâhi emaneti büyük bir titizlikle ümmetine tebliğ etti. İlâhi kitap Kur'an-ı Kerim kendisine bir defada değil olaylar ve hadiseler gerektirdikçe gönderildi.

F) MUCİZELER VE DİĞER HARİKALAR

a. Mucize: Âciz bırakan, yapılması, meydana getirilmesi insan gücünün üstünde olan şey demektir.

Terim olarak mucize: Peygamberlik iddiasında bulunan kişinin, iddiasını te'yid ve tasdik için Allah'ın onun elinde gösterdiği alışılmış tabiat kanunları ve normal olaylar üstü, harikulâde bir hadisedir.

Mucizenin asıl sahibi Allah tır. Elçisinin doğruluşunu ispat için mucizeyi tasdik aracı olarak onun elinde gösterir.

b. Harika: Alışılmış olmayan, yaran, kesen anlamlarına gelir. Harika olayda, normali kesen olağanüstülük söz konusudur. Alışılmış olmamak harikanın niteliğidir. "Hariku'l - âde" deyiminde, her zaman vuku bulmayan, bilinenin dışındalık mutlaka vardır.

Bununla birlikte, mucize ile harika arasında bükük farklar vardır. Bunları şu şekilde özetleyebiliriz:

c. Mucizenin şartları:

1- Mucize ancak peygamber olan zattan sadır olur. Mucizede peygamberin meydan okuması vardır.Yalan yere peygamberlik iddia edenlerin mucize göstermeleri imkânsızdır. Bu da onun yalancı peygamber olduğunu ortaya koyar. Mucizeler Allah’ın elçilerini tasdiki olduğundan, Allah ancak gerçek peygamberleri tasdik eder, yalancıları tasdik etmez.

2- Mucize, peygamberlik iddiasında bulunan zatın davasına uygun ve amacına münasip tarzda zuhur eder. Herhangi bir şekilde taklit edilemez, aynısı şu veya bu şekilde yapılamaz.

3- Mucize istek üzerine vuku bulur ve "Bu mucizenin bir benzerini getiriniz." denir. Ama hiç kimse buna güç yetiremez. Kur'an mucizesi bunu en güzel örneğidir.

4- Mucize gösteren nebi, en yüksek ahlâk ve fazilet esaslarınla mevsuftur. Kendi şahsi çıkarı mucizede asla görülmez. Mucizeyi davası uğruna kullanır. Her yönden ahlâk ve fazilet örneği olan nebinin, bizzat hayatı ve davranışları mucizedir. Bunun en güzel örneği Hz. Muhammet (s.a.v)in hayatı ve davranışları olan sünnettir.

d. Harikanın çeşitleri:

Mucizeden başka olan harika olaylar, çeşitli şekillerde ve şahıslarda ortaya çıkar. Bunların başlıcaları şunlardır:

1- Irhasat: Peygamberlik öncesi peygamber olacaklarda görülen harika olaylardır. Peygamberliğe hazırlık döneminde cereyan eden bu olaylar, peygamber olacağının ön habercisidir. Peygamber (s.a.v.)e bazı ağaçların ve taşların selâm vermesi, Hz. Isa (a.s)ın beşikte iken konuşması irhasata örnektir.

2- Keramet: Allah'ın veli kullarından sadır olan harikulâde hallerdir. Veliler, Allah'ın emirlerine uyan ve yasaklarından titizlikle kaçınan, Peygamber Efendimizin sünnetine tabi olan, ibadet ve taatta üstün züht ve takva sahibi olan Allah dostu saf ve samimi müminlerdir. Keramet bu gibi veli kullardan sadır olur. Evliyanın kerameti haktır. Keramet mucize gibi istenildiği anda değil, kendiliğinden Allah tarafından verilir.

3- Meûnet: Bazı müminlerde ortaya çıkan harikalardır. Bunlarda bir iddia söz konusu değildir. Bazı saf Müslümanların geçimlerinin kolay olması, belâ ve sıkıntılara düşmemesi, ilâhi yardıma mazhar olması bu türdendir.

4- Istidrac: Küfür ve günahı açık olan kişilerde görülen ve onların isteklerine uygun olarak ortaya çıkan harikalardır. Bunlar ancak Allah'ın fırsat vermesiyle mümkün olur. Yoksa istidrac sahibinin elinde bir şey yoktur. İlâhi hikmet gereği bu kişilere bu tür imkân verilir. Zalim ve günahkâr kişilerin başarıları istidrac türünden harikalardır. şeytanın, kıyamete kadar kendisine müsaade edilmesi; Firavunun 400 sene gibi uzun bir zaman yaşayıp baş ağrısı bile görmemesi; Nemrut ve benzerlerinin uzun seneler yeryüzünde saltanat sürüp arzu ve isteklerine erişmeleri ve bütün dünya nimetlerine kavuşmaları, hep bu kimseler için birer istidraçtır.

5- İhanet: Küfrü ve günahı açık olan kişilerin elinde ve onların isteklerine aykırı olarak cereyan eden harikalardır. Yalancı peygamber Müsellemetü'l - Kezzap suyu azalmış bir kuyuya suyunu çoğaltmak maksadıyla tükürmüş; fakat kuyunun mevcut suyu da kurumuştu. Allah (c.c.) bu tip kimseleri, davasında yalancı çıkartmak ve aşağılamak maksadıyla isteklerinin tersine harikalar yaratmıştır. Buna aynı zamanda "Hızlan" da denir.

Sihir ve büyü ise bu harika olaylardan sayılmaz. Sihir ve büyü de Allah'ın izni dahilinde meydana gelir. Belirli bir tekniği ve bilgiyi gerektiren sihir ve büyü dinen haram kılınmış, en büyük günahlardan sayılmıştır.

G) PEYGAMBERLERİN BİLDİRDİKLERİ DİNLERDE BİR OLAN ESASLAR

Peygamberlerin getirdikleri dinlere "Hak din" veya "Semavî din" denir. Hak dinin bir takım mümeyyiz vasıfları vardır:

- Hak din, bir peygamberin Allah’tan vahiy suretiyle alıp insanlara bildirdiği hükümler ve kanunlar şeklinde oluşur.

- Hak din, kâinata mutlak olarak hakim olan bir Allah’a îman ve Ona kulluk etme esasına dayanır.

- Hak din, uhrevî mesuliyeti (ahiret hayatını) kabulü ve buna imanı emreder.

- Hak din, nübüvvete (peygamberlik müessesine) iman esasına dayanır.

- Hak din, mukaddes bir kitaba dayanır.

- Hak din, meleklere imanı (manevî varlıkların var olduğunu kabul etmeyi) emreder.

- Hak dinde ibadet sadece Yüce Allah’a tazîm ve Ona samimiyetle bağlanmak kastiyle yapılır.

- Hak dinde akla ve müspet ilme aykırı bir hüküm bulunmaz.

- Hak din, sosyal hayatta eşitliği, kardeşlik ve adaleti kökleştirmek ve her türlü imtiyazı ortadan kaldırmayı amaç edinir.

- Hak dinde, dînin genel kanunları, bir cemiyetin kurulmasını ve bu cemiyetin en mükemmel bir nizam üzere devam etmesini hedef olarak kabul eder.

H) KUR’AN’DA ADI GEÇEN PEYGAMBERLER

Vahiy meleği vasıtasıyla Yüce Allah tarafından gönderilen ilâhî emirleri ve yasakları insanlara bildirmekle vazifeli kimselere Kur’an-ı Kerîm’in dilinde "Nebî, resûl, beşir ve nezîr" adlari verilir. Bunlar her bakimdan üstün ve seçkin kimselerdir. Peygamberler günah işlemezler, yalan söylemezler, emanete hiyanet etmezler, Allah’tan aldıkları emirleri olduğu gibi insanlara bildirirler. Çok zekî, uyanık ve mantıklı kimselerdir. Peygamberlerin bir kısmı bir kavme, bir bölgeye, bazıları da bütün âleme ve insanlığa gönderilmiştir. Bunların ne kadar oldukları bildirilmemiştir; sayılarını ancak Allah bilir. Kur’an-ı Kerîmde peygamberlerin sadece bir kısmından bahsedilir. Onlar da şunlardır:

1. Hz. Adem (a.s)
2. Hz. Idris (a.s)
3. Hz. Nuh (a.s.)
4. Hz. Hûd (a.s)
5. Hz. Salih (a.s)
6. Hz. Ibrahim (a.s)
7. Hz. Ismail (a.s)
8. Hz. Lût (a.s)
9. Hz. Ishak (a.s)
10. Hz. Yakûb (a.s)
11. Hz. Yusuf (a.s)
12. Hz. Eyyûb (a.s)
13. Hz. şuayb (a.s)
14. Hz. Musa (a.s)
15. Hz. Harun (a.s)
16. Hz. Davut (a.s)
17. Hz. Süleyman (a.s)
18. Hz. Zülkifl (a.s)
19. Hz. İlyas (a.s)
20. Hz. El- Yesâ (a.s)
21. Hz. Yunus (a.s)
22. Hz. Zekeriya (a.s)
23. Hz. Yahya (a.s)
24. Hz. Isa (a.s)
25. Hz. Muhammet (s.a.v)

Bunlardan başka Kur’an-ı Kerîmde isimleri geçen fakat peygamber olup olmadıkları hakkında kesin bilgi olmayanlar vardır ki; bunlar da şunlardır:

- Üzeyir
- Lokman
- Zü’lkarneyn.

İslâm dininin inanç esaslarında Allah’ın peygamberlerinden hiçbirisi diğerinden ayrılmaz. Hepsi peygamber olarak kabul edilir, her peygamberin getirdiği ve tebliğ ettiği dînin hak din olduğu benimsenir. Çünkü İslâm dininin îman esasına göre; gerçek din, semavî din tektir ve Allah tarafından elçiler aracılığı ile gönderilir.

I ) HZ. MUHAMMET (S.A.V.)’IN SON PEYGAMBER OLUŞU

Yüce Allah Hz. Adem ile başlayan peygamberler zincirini Hz. Muhammet (s.a.v) ile sona erdirmiştir. Artik başka din, başka peygamber gelmeyecek; kiyamete kadar bütün dünyada Islâmiyet geçerli olacaktir.

Allah (c.c) Peygamber (s.a.v)i bütün insanliga peygamber gönderdigini şu ayetlerinde belirtiyor:

"De ki: Ey insanlar, ben sizin hepinize, göklerin ve yerin sahibi Allah’ın elçisiyim." (A’ raf:158.)

"Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik." (Sebe: 28.)

Yüce Allah’ımız Islâmiyetin son din olduğunu da şu âyetinde haber veriyor:

"... Bugün size dininizi ikmal ettim, üzerinize nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı beğendim." (Maide: 3.)

Yine Rabb’imiz kutsal kitabında Peygamberimiz (s.a.v)in son peygamber olduğunu ve Ondan başka peygamber gelmeyeceğini şu âyetiyle ilân ediyor:

"Muhammet, sizin adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat Allah’ın Resûlü ve peygamberlerin sonuncusudur." (Ahzab: 40.)

 

 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol