ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

YONETIMLE ILGILI HUKUMLER

YÖNETİMLE İLGİLİ HÜKÜMLER

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar (Arap kabileleri) şu iş (Emirlik) hususunda Kureyş'e tabidir. Arapların müminleri, Kureyş'in müminlerine; müşrikleri de Kureyş'in müşriklerine tabidir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3389

Abdullah b. Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yeryüzünde iki kişi de kalsa bu iş (Emirlik) Kureyş'ten ayrılmaz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3392

Cabir b. Semure (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Babam ile beraber Peygamber'in (a.s.) huzuruna girdim ve onun şöyle buyurduğunu işittim: "Kendilerinden on iki tane halife çıkmadıkça bu iş son bulmayacaktır." Sonra söylediklerini işitememiştim. Bu yüzden babama: Hz. Peygamber ne söylemişti? diye sordum. Babam: "Bunların hepsi Kureyş'tendir, buyurdu" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3393

İbn Ömer (r.a.) şöyle anlatıyor:
Babam yaralandığı zaman yanına gittim. Etrafında toplananlar kendisini överek, "Allah seni hayırla mükâfatlandırsın" dediler. Babam Ömer "Hem ümitli, hem endişeliyim" dedi. Yanındakiler: "Yerine birini halef tayin et" dediler. Ömer "Sizin yapmanız gereken işleri hayattayken yaptığım gibi ölüyken de ben mi üstleneyim? Bu hilafetten olan payımın ne az ne çok ihtiyaç miktarı kadar olmasını, arzu etmişimdir. Yerime bir halef tayin edersem bu mümkündür, çünkü benden üstün olan Ebu Bekr böyle yapmıştır. Eğer halef tayin etmezsem, benden üstünlüğü şüphesiz olan Allah Resulü de halef tayin etmemiştir" dedi. Abdullah Babam, Hz. Peygamber'i zikrettiği zaman onun da bir halef tayin etmeyeceğini anladım, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3399

Ebu Musa Eşarî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir defasında amca oğullarımdan iki kişi ile birlikte Peygamberimizin huzuruna girdim. Bu iki kişiden birisi: "Ey Allah Resulü! Yüce Allah'ın sana verdiği yerlerin birinin idaresini bana ver" dedi. Öbürü de buna benzer bir talepte bulundu. Bunun üzerine Hz. Peygamber (a.s.): "Vallahi biz bu işe ne onu açıkça talep eden birini tayin ederiz, ne de ona tamah edeni" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3402

İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Haberiniz olsun ki hepiniz çobansınız ve her biriniz idaresi altındakilerden sorumludur: İnsanların yöneticisi olan kimse çobandır ve eli altındakilerden sorumludur. Erkek, ev halkının çobanıdır ve eli altındakilerden sorumludur. Kadın, evi ve çocuklarının çobanıdır ve ailesinden sorumludur. Hizmetçi, efendisinin malının çobanıdır ve ondan sorumludur. Haberiniz olsun, her biriniz birer çobandır ve elinin altındakilerden sorumludur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3408

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatır:
Bir gün Allah Resulü (a.s.) aramızda ayağa kalkarak devlet malına hıyanetten bahsetti. Bunun günahının çok ağır olduğunu anlattı. Sonra şöyle buyurdu: "Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda böğüren bir deve ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda kişneyen bir at ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda meleyen bir koyun ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda çığlık atan bir kimse ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda dalgalanan bir elbise ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim. Sakın hiçbirinizi Kıyamet gününde boynunda altın ve gümüş ile gelerek bana: "Ey Allah'ın Resulü! Bana yardım et" derken bulup da ona: "Senin için hiç bir şey yapamam. Sana bunu haber vermiştim" demeyeyim."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3412

Ebu Humeyd Saidi'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamberimiz, Esd kabilesinden İbn Lutbiye denilen bir kimseyi memur olarak, Ravi Amr ve İbn Ebu Ömer'e göre ise zekât memuru olarak görevlendirmişti. Bu kişi görevden dönüp Medine'ye geldiği zaman: "Şu sizin zekât malınız, bu da bana verilen hediye mal" dedi. Hz. Peygamber, hemen minber üzerinde kalkıp ve Allah'a hamd ettikten sonra şöyle buyurdu: "Zekât toplamaya gönderdiğim şu memura ne oluyor! Gelmiş: Şu sizin malınız, bu da bana hediye verilenler, diyebiliyor. Bu adam babasının yahut annesinin evinde otursaydı kendisine bir hediye verilir miydi, verilmez miydi, görürdü. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ederim ki, bir kimse kamu malı olan bir şeyi haksız yere ele geçirirse Kıyamet gününde o malı boynunda taşıyarak getirir. Çaldığı hayvan deve ise, boynunda böğüre böğüre; sığır ise avaz avaz böğürerek; koyun ise acı acı meleyerek gelir." Bundan sonra Hz. Peygamber iki elini koltuk altı beyazlığı görünene kadar kaldırdı. Sonra da iki defa: "Allahım! Tebliğ ettim mi?" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3413

İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Ey iman edenler! Allah'a itaat edin, Peygamber'e ve sizden olan idarecilere de itaat edin.ayeti Peygamberimizin bir birliğin kumandanı olarak gönderdiği Abdullah b. Huzafe b. Kays ile ilgili olarak nazil olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3416

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Her kim bana itaat ederse o Allah'a itaat etmiştir. Her kim de bana isyan ederse, Allah'a isyan etmiştir. Kim de Emîre (idareciye) itaat ederse o, bana itaat etmiştir. Her kim Emîre isyan ederse, bana isyan etmiştir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3417

İbn Ömer'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Müslüman bir kimsenin, hoşlandığı ve hoşlanmadığı hususlarda (amirlerini) dinlemesi ve itaat eylemesi gereklidir. Allah'a isyan içeren bir işin yapılmasının emrolunması hâli müstesnadir. Böyle bir durumda ise itaat söz konusu değildir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3423

Ali'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) bir seriye gönderdi ve onlara bir kimseyi kumandan tayin etti. Kumandan: bir ateş yaktı ve beraberindekilere "ateşe giriniz" diye emretti. İnsanların bazıları ateşe girmek istediler. Diğerleri ise: Biz zaten ateşten kaçtık dediler. Bu husus Resulüllah'a anlatılınca Resulülllah ateşe girmek isteyenlere seslenerek: "Eğer bu ateşe girseydiniz Kıyamet gününe kadar onun içinde kalacaktınız." Diğerlerine de güzel söz söyledi ve "Allah'a isyan edildiği yerde itaat olmaz, itaat sadece iyi işlerde olur" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3424

Ebu Hureyre'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Devlet başkanı, milleti için bir kalkandır. Onun ardında (kumandası altında) harp edilir. Onun sayesinde (düşmandan) korunulur. Eğer o halkına Yüce Allah'a takvayı emreder ve adaletle hareket ederse, bu emir ve adaleti sebebiyle ecir kazanır. Eğer takva ve adaletle yönetmezse bundan dolayı günaha girer."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3428

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "İsrail oğullarını Peygamberler idare ederdi. Bir Peygamber öldüğünde, onun yerine bir başka Peygamber geçerdi. Şüphesiz ki benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Ancak halifeler gelecek ve sayıları çok olacaktır." Sahabe: "Halifeler birden çok olursa ne yapalım?" diye sordular. Hz. Peygamber: "Ettiğiniz biate sırasıyla bağlı kalınız ve onlara haklarını veriniz. Onlar da kendilerine tabi olanların haklarından sorumludurlar" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3429

Abdullah b. Mesûd (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Resulüllah (a.s.): "Benden sonra bir takım kayırmalar ve hoşlanmayacağınız işler meydana gelecek" buyurdu. Sahabeler: "Ey Allah'ın Resulü! Bu işlere erişenler nasıl hareket etmeliler?" dedi. Peygamberimiz, "Üzerinize düşen görevi yerine getirir, haklarınızı da Allah'tan istersiniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3430

Useyd b. Hudayr'ın (r.a.) anlattığına göre:
Ensar'dan birisi Hz. Peygamber (a.s.) ile başbaşa olduğu bir sırada: "Falanca gibi bana da bir memuriyet (tahsildarlık ya da valilik) vermez misin?" dedi. Hz. Peygamber: "Benden sonra bir takım kayırmalara rastlayacaksınız. Ancak sizler Kevser Havuzu başında bana kavuşuncaya kadar sabrediniz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3432

Huzeyfe b.Yemân (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
İnsanlar Hz. Peygamber'e (a.s.) iyi şeylerden soruyorlar, ben ise başıma gelir endişesiyle ona kötü şeyler hakkında soruyordum. Bu endişe ile bir kere: "Ey Allah'ın Resulü! Biz koyu bir cehalet ve kötülük içinde idik. Sonra Allah bize şu hayrı (İslâm dinini) getirdi. Artık bu hayır ve saadetten sonra gelecek bir şer ve fitne var mıdır?" diye sordum. Hz. Peygamber: "Evet vardır" buyurdu. Ben: "O şerden sonra bir hayır gelecek mi?" dedim. Hz. Peygamber: "Evet, ama bunun içinde bir fesat ve bulanıklık bulunacak" dedi. Ben: "O hayrın bulanıklığı nedir?" dedim. Hz. Peygamber: "O devrin amirlerinden bir zümre, benim sünnetimden başka yollar tutacaklar ve ümmeti başka yollara götürecekler. Bazı hareketlerini tasvip edecek, bazılarını ise yadırgayacaksın" buyurdu. Ben: "Bu bulanık dönemden sonra yine şer ve fesat devri gelecek mi?" dedim. Hz. Peygamber: "Evet gelecek. O devirde bir takım kişiler halkı Cehennem kapılarına çağıracak. Onların davetine icabet edeni Cehenneme sürükleyecek" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü!, Bu davetçiler zümresini bize tanıt," dedim. Hz. Peygamber: "Peki tanıtayım: Onlar bizden bir zümredir ve bizim dilimizle konuşurlar" buyurdu. Ben: "Ey Allah'ın Resulü! O uğursuz devire yetişirsem nasıl davranayım?" dedim. Hz. Peygamber: "Müslümanların cemaatından ve onların başında bulunanlardan ayrılmaz, onlara itaat edersin" buyurdu. Ben: "Onların birlik ve beraberliği ve başlarında bir reis olmazsa?" dedim. Hz. Peygamber: "O takdirde bu fırkaların hepsinden uzak dur. Bu ayrılman bir ağaç kökünü ısırmak gibi (meşakkatli) olsa bile. Artık ölüm gelinceye kadar böyle kal!" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3434

İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Emîrinin yaptığı bir şeyi kötü bulan, sabretsin hemen baş kaldırmasın. Çünkü kim İslâm camiasından bir karış ayrılarak ölürse, bu cahiliye ölümüdür."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3438

Cabir b. Abdullah (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hudeybiye gününde bin dört yüz kişi idik. Ağacın altında Peygamberimize, bir elini Hz. Ömer tutmakta iken biat ettik. Bu ağaç büyük bir diken ağacı idi. Hz. Peygamber'e biatimiz ölmek üzerine değil, kaçmamak üzerineydi.

Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3449

Hazn b. Museyyeb (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Babam Museyyeb, ağaç yanında Hz. Peygamber (a.s.) ile biat eden sahabelerden biri idi. Biz (ertesi sene) hacı kafilesi olarak yola çıktık. (Hudeybiye mevkiine geldiğimiz zaman) bu ağacın bulunduğu yeri bulamadık. Eğer o ağacı görmüşseniz, daha iyi anlarsınız.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3459

Seleme b. Ekva'nın (r.a.) azatlısı Yezit b. Ebu Ubeyd şöyle anlatır:
Ben Seleme'ye Hudeybiye gününde Hz. Peygamber'e (a.s.) ne üzerine biat ederek ahitleştiniz? diye sordum. Seleme: "Ölmek üzere" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3462

Abdullah b. Zeyd'in (r.a.) rivayetinde Abbad b. Temim şöyle anlatır:
Birisi Abdullah b. Zeyd'e gelerek: "Şu İbn Hanzala insanlardan biat alarak ahitleşiyor" dedi. İbn Zeyd ise: "Ne üzerine biat alıyor?" diye sordu. O kişi: "Ölüm üzerine" dedi. Bunun üzerine Abdullah b. Zeyd: "Ben, Hz. Peygamber'den (a.s.) sonra kimseye ölmek üzere biat etmem!" diye cevap verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3463

Seleme b. Ekva'nın (r.a.) rivayetinde Yezid b. Ebu Ubeyd şöyle anlatır:
Seleme b. Ekva, (Medine'de) Haccac'ın yanına gitmiş ve Haccac ona: "Ey Ekva oğlu! Sen iki ayağının ökçesine basarak gerisin geri döndün ve çöl Arabı mı (bedevi) oldun?" demiş, Seleme ise: "Hayır (geri dönmedim), fakat Peygamberimiz çölde oturmama izin verdi" karşılığını vermiştir.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3464

Mucaşi' b. Mesûd (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ben, Peygamber'e (a.s.) geldim, hicret etmek üzere kendisine biat edecektim. Bunun üzerine: "Artık hicret etme dönemi geçmiştir. Fakat İslâm'a girmek, cihat etmek ve iyilik yapmak üzere biat edebilirsin" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3465

İbn Abbas'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) Mekke'nin fethi günü şöyle buyurmuştur: " (Fetihden sonra, artık Mekke'den Medine'ye) hicret sona ermiştir. Bundan sonra yalnız cihat için ve cihat niyetiyle (vatandan) çıkılabilir. Bu yüzden cihada çağrıldığınızda hemen koşunuz."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3467

Aişe (r.ah.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (a.s.) hicret hakkında soruldu. Bunun üzerine: "Fetihden sonra artık (Mekke'den Medine'ye) hicret dönemi sona ermiştir. Bundan sonra Mekke'den cihada ve cihada niyetle çıkılabilir. Bu yüzden cihada çağrıldığınızda hemen koşunuz" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3468

Ebu Saîd Hudrî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bir bedevi, Hz. Peygamber'e hicret edeyim mi? diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.): "Vah sana! Hicret çok çetin bir iştir. Senin develerin var mı?" buyurdu. Bedevi: "Evet" dedi. Hz. Peygamber: "Onların zekâtlarını veriyor musun?" diye sordu. Bedevi: "Evet veriyorum" dedi. Bunun üzerine Peygamberimiz: "Öyle ise sen uzak beldelerde çalışabilirsin. Çünkü Allah emeğinden hiç bir şeyi zayi etmez" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3469

Hz. Aişe (r.ah.) şöyle anlatır:
Mümin kadınlar, Hz. Peygamber'in (a.s.) yanına hicret ettikleri zaman Yüce Allah'ın şu kavli ile imtihana çekilerek biat ederlerdi: Ey Peygamber! Mümin kadınlar, Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina etmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman.Hz. Aişe devamla: Mümin kadınlardan bu şartları kabullenen herkes artık Peygamber'e biat ederek sorumluluk altına girmiş olurdu. Hz. Peygamber, kadınlar bu şartları kendi dilleri ile ikrar ettikleri zaman onlara hitaben: "Artık gidiniz, biatinizi kabul ettim!" buyurdu. Allah'a yemin ederim ki Hz. Peygamber'in eli hiçbir kadının eline dokunmamış onlardan sözlü biat almıştır. Hz. Aişe daha sora: Allah'a yemin olsun ki, Hz. Peygamber kadınlardan Allah'ın emrettiğinin dışında bir şartla asla biat almadı. Ve onun avucu da hiçbir kadının avucuna dokunmadı. Hz. Peygamber kadınlardan biat aldığı zaman onlara hitaben: "Biatinizi kabul ettim" buyururdu, dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3470

Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle anlatır:
Biz Hz. Peygamber'e (a.s.) emirlerini dinlemek ve itaat etmek üzere biat ederdik de o bize: "Gücünün yettiği kadar" buyururdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3472

İbn Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Uhud günü Hz. Peygamber (a.s.) beni savaşla ilgili olarak teftiş etti. O zaman on dört yaşında olduğum için bana izin vermedi. Sonra Hendek günü beni gözden geçirdi. O zaman da on beş yaşında idim. Bu defa bana -savaşa girmeğe- izin verdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3473

Abdullah b. Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) Mushaf ile düşman toprağına sefer edilmesini yasaklamıştır.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3474

Abdullah b. Ömer (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) idmana çekilmiş atlarla Hafya'dan Seniyyetul-Veda'ya kadar, idman yaptırılmamış atlarla da Seniyye'den Beni Zurayk Mescidine kadar koşu yarışı yaptı. Abdullah b. Ömer de yarış edenler arasında idi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3477

İbn Ömer'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atların alınlarına dökülen yelelerinde Kıyamet gününe kadar hayır vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3478

Urve Barikî'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atlar, alınlarına dökülen yelelerinde Kıyamet gününe kadar hayır bağlı olan hayvanlardır. Bu hayır, (Ahirette) ecir ve (dünyada) ganimettir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3480

Enes b. Malik'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Atın alnında bereket vardır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3482

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Yüce Allah, Kendi yolunda (cihada) evinden sırf Allah yolunda cihat için, sırf ona iman ettiğinden dolayı ve Peygamberini tasdik ettiğinden dolayı çıkan kimseyi Cennete koymayı ya da nail olduğu sevap ve ganimetle içinden çıkmış olduğu evine sağ salim geri döndürmeyi teminat vermiştir. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ediyorum ki Allah yolunda açılan her bir yara Kıyamet gününde yeni açıldığı andaki şekli üzere gelecek; rengi kan rengi fakat kokusu misk kokusu olacaktır. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yeminle söylüyorum, müslümanlara zorluk vermeyecek olsa Allah yolunda gaza eden hiçbir seriyeden asla geri kalmazdım. Fakat onların hepsini bineklere yükleyecek varlığa ne ben ne de onlar sahipler! Bu yüzden cihattan geri kalmaları onlara ağır geliyor. Muhammed'in nefsi elinde olan Allah'a yemin ediyorum ki Allah yolunda gaza ederek öldürülmeyi, sonra yine gaza edip öldürülmeyi, sonra tekrar gaza edip öldürülmeyi ne kadar arzu ederdim!"
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3484

Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ölüp de Allah katında bir hayra malik olan hiçbir nefsi ne takrar dünyaya dönmesi, ne de dünya ve dünyadaki her şeyin kendisinin olması sevindirebilir, yalnız şehit müstesnadır. Çünkü o, şehit olmanın faziletini gördüğü için tekrar dönmeği (yani dirilmeği) ve dünyada yeniden şehit olmayı temenni eder."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3488


Ebu Hureyre (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber'e (a.s.): "Hangi ibadet Yüce Allah yolunda yapılan cihada denk olabilir?" diye soruldu. Hz. Peygamber: "Ona gücünüz yetmez" buyurdu. Bu soru iki ya da üç defa tekrar edildi. Hz. Peygamber bu suallerin hepsinde: "Ona gücünüz yetmez" cevabını veriyordu. Üçüncü defasında: "Allah yolunda savaşan mucahidin benzeri oruç tutan, namaz kılan ve Allah yolunda cihat eden mucahit evine dönünceye kadar orucundan ve namazından hiç gevşemeyerek Allah'ın ayetlerine uyan kimsedir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3490

Enes b. Malik'in (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda (cihat için) yapılan bir sabah veya akşam seferi, dünyadan ve bütün dünya varlıklarından daha hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3492

Sehi b. Sa'd Saîdî'nin (r.a.) rivayet ettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Kulun Allah yolunda yürüyeceği bir sabah yürüyüşü dünyadan ve dünyadaki her şeyden hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3493

Ebu Eyyûb'un (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sabah veya akşam herhangi bir zamanda Allah yolunda yürüyüş, üzerine güneş doğup batan her şeyden daha hayırlıdır."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3495

Ebu Saîd Hudrî (r.a) şöyle anlatmaktadır:
Bir kimse Peygamberimize gelip: "İnsanların en faziletlisi hangisidir?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Malı ile, canı ile Allah yolunda cihat eden kimsedir" buyurdu. O kişi: "Sonra kimdir?" dedi. Hz. Peygamber: "Kuytu bir yerde Rabbine ibadet eden ve insanları kendi şerrinden rahat bırakan kimsedir" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3501

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Biri diğerini öldürüp sonra Cennete giren iki kimseyi Allah rızası ile karşılar" buyurdu. Sahabeler: "Bu nasıl olur? Ey Allah'ın Resulü!" dediler. "İlki, Yüce Allah yolunda cihat ederken şehit olur. Sonra Allah onu öldürene tevbe ve hidayet nasip eder de müslüman olur. Sonunda O da Yüce Allah yolunda cenk eder ve neticede şehit düşer" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3504

Zeyd b. Halit Cühenî'nin (r.a.) naklettiğine göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah yolunda gaza edecek bir askeri (techizatını temin ederek) hazırlayan kimse de cihat etmiş olur. Yine cihada gidenin ailesiyle en iyi şekilde ilgilenme hususunda onun yerini alan kişi de cihat etmiş olur."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3511

Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
"Müminlerden (özür sahibi olanlar dışında) (evlerinde) oturanlar ileAllah yolunda malları ve canları ile savaşanlar bir olamaz."Bu ayet nazil olduğu zaman Hz. Peygamber Zeyd'e emir verdi, o da bu ayeti yazacağı bir kürek kemiği getirdi. Bu sırada İbn Ümmü Mektum körlüğünü Peygamber'e arzetti. Bunun üzerine: Müminlerden özürsüz olarak oturanlar mücahitlerle eşit olamaz...kaydı nazil oldu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3516

Cabir (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
"Bir kimse (Süveyd'in hadisinde: bir kimse Uhud gününde): Ey Allah'ın Resulü! (Cihat ederken) öldürülürsem nerede olacağım?" diye sordu. Hz. Peygamber: "Cennette olacaksın" buyurdu. Bu cevap üzerine o kişi elinde bulunan hurmaları yere attı ve ölünceye kadar (düşmanla) savaştı.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3518

Berâe (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Ensar kabilesinin Nebit oğullarından bir kimse Hz. Peygamber'in (a.s.) huzuruna geldi ve: "Ben şahadet ediyorum ki Allah'tan başka ilah yoktur ve sen muhakkak onun kulu ve elçisisin" dedi. Sonra ileri atıldı ve şehit düşünceye kadar savaşmaya davam etti. Peygamberimiz, şehit düşen bu kimse hakkında: "Şu kişi, az iş yaptı fakat çok ecre nail oldu" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3519

Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
İsmini almış olduğum amcam (Enes b. Nadr), Bedr'de Hz. Peygamber (a.s.) ile beraber bulunamamıştı. Bu durum kendisine çok ağır geldiğinden: "Ben Resulüllah'ın katıldığı ilk savaşta bulunamamıştım. Eğer Allah bana bundan sonra Hz. Peygamber'in yanında şehit olma yeri daha gösterirse Allah benim ne yapacağımı biliyor" demiş. Ve daha fazlasını söylemekten çekinmişti. Nihayet Uhud gününde Hz. Peygamber ile beraber hazır bulundu. Bir ara Sa'd b. Muaz kıbleye yöneldi. Enes b. Nadr ona hitaben: "Ey Ebu Amr! nereye? Ah şu güzelim cennet kokusuna! Onu Uhud'da hissediyorum" dedi ve arkasından müşriklerle savaşmaya başladı, nihayet şehit düştü. Enes b. Nadr'ın cesedinde kılıç darbesi, mızrak dürtmesi ve ok saplanması olmak üzere seksenden fazla yara bulundu. Kız kardeşi olan halam, Rubey bt. Nadr "Kardeşimi ancak parmaklarından tanıyabildim" demiştir. Ve şu ayet (bu gibiler hakkında) indi: Müminler içinde Allah'a verdikleri sözde duran nice erler var! İşte onlardan kimi sözünü yerine getirip o yolda canını vermiştir, kimi de bunu beklemektedir. Onlar hiçbir surette sözlerini değiştirmediler.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3523

Ebu Musa Eşarî (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Bedevi bir kimse Hz. Peygamber'e geldi ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bir kısım insan ganimet için, bir kısım ise halk arasında anılmak için, bir kısım insan da ne kadar yiğit olduğu görülsün diye savaşıyor. Acaba Allah yolunda cihat eden kimdir?" diye sordu. Hz. Peygamber (a.s.): "Kim Allah'ın iradesi en yüksek olsun diye cihat ederse ancak onun cihadı Allah yolundadır" buyurdu.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3524

Ömer b.Hattab'ın (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Amellerin karşılığı ancak niyete göredir. Bir kimsenin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur. Kimin hicreti Allah'a ve Rasulüne yönelmiş ise, onun hicreti Allah'a ve Resulünedir. Kim de bir dünyalığa erişmek veya bir kadınla evlenmek için hicret etmişse, onun hicreti de Allah'ın ve Resulünün rızasına değil hicretine sebep olan şeyedir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3530

Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) Milhan kızı Ümmü Haram'ın ziyaretine gelirdi de o da kendisine yemek ikram ederdi. O sırada Ümmü Haram, Ubade b. Samit'in nikâhında idi. Yine bir gün Hz. Peygamber Ümmü Haram'ın yanına girdi. Sonra Ümmü Haram oturdu ve Hz. Peygamber'in başını tarayıp temizledi. Ardından Hz. Peygamber bir müddet uyudu. Sonra gülümseyerek uyandı. Ümmü Haram dedi ki; ben: Ey Allah'ın Resulü! Seni ne güldürüyor?, diye sordum. O da: "Ümmetimden bazı insanlar deniz üstünde hükümdarların tahtlarına kuruldukları gibi (yahut tahtlarına kurulmuş hükümdarlar gibi) binerek Allah yolunda deniz harbine gider halde gösterildi de ona gülüyorum" buyurdu. Ben: Ey Allah'ın Resulü! Beni de o deniz gazilerinden kılması için Allah'a dua ediniz diye rica ettim. Hz. Peygamber benim için dua etti. Sonra Resulüllah başını yastığa koyarak bir müddet daha uyudu. Sonra yine gülümseyerek uyandı. Yine ben: Ey Allah'ın Resulü! Seni ne güldürüyor? diye sordum. Hz. Peygamber bu defa da önce dediği gibi: "Bana ümmetimden bir kısım mücahitlerin Allah yolunda gazaya gitmeleri gösterildi" dedi. Ümmü Haram der ki, ben: Ey Allah'ın Resulü! Seni ne güldürüyor? Beni o gazilerden kılması için Allah'a dua ediver dedim. Hz. Peygamber: "Hayır, sen birincilerdensin" buyurdu. Enes b. Malik der ki: Ümmü Haram bt. Milhan, Muaviye b. Ebu Süfyan'ın (Şam valiliği) zamanında ve onun kumandasında (cihada açılan bir) gemiye binmiş fakat denizden çıktığı sırada, bindirildiği hayvandan düşerek şehit olmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3535

Ebu Hureyre'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Vaktiyle biri yolda giderken yol üstünde bir diken dalı buldu. Onu alıp yoldan dışarıya attı. Yüce Allah da onun bu amelini hüsnü kabul buyurup günahlarını bağışladı." Sonra Resulüllah şöyle buyurdu: "Şehitler beş kısımdır: Vebadan, ishalden ve suda boğulmaktan ölenlerle yıkık altında kalan ve bir de Yüce Allah yolunda şehit olan yani öldürülen."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3538

Enes b. Malik'in (r.a.) rivayet ettiğine göre:
"Hz. Peygamber (a.s.) veba (taun) hastalığından ölen her müslüman şehit sayılır" buyurmuştur.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3540

Muğire'nin (r.a.) anlattığına göre:
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden bir grup her tarihte hakka açıkça sahip çıkmaya devam edecekler. Allah'ın emri (Kıyamet) gelinceye kadar bu böyle devam edecektir."
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3545

Ebu Hureyre (r.a.) şöyle anlatmaktadır:
Malik'e Peygamberimiz: "Sefer bir tür azaptır. Seferdeki kişinin uyumasını, yemesini, içmesini engeller. Bu yüzden yolcu olanınız seferdeki işini bitirince biran önce ailesinin yanına dönsün" buyurduğu sana nakledildi mi? diye sordum. Malik: "Evet" dedi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3554

Enes b. Malik (r.a.) şöyle rivayet etmiştir:
Hz. Peygamber (a.s.) (seferden dönüşünde) evine geceleleyin girmezdi. Onların yanına ya sabah ya da akşam vaktinde gelirdi.
Sahih-i Müslim'deki hadis numarası: 3555

 

 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol