Sual: Yoksul bir ülkede zenginlerin milyarlar sarf ederek villalar yaptırması israf ve haram değil midir? CEVAP Zekatını fakirlere veren ve alın teri ile helalinden kazanan kimsenin villa, köşk yaptırması haram değildir, helal ve makbuldür. Asıl uygun olmayan, helal olmayan, tembel oturmak, çalışmayıp, fakir kalmak, yahut kazandıklarını haram şeylere verip, basit meskende kalmaktır. Böyle tembellerin ve malını haramlara israf edenlerin yüzünden, çalışkanları suçlamak doğru değildir. Zekatını verenlerin köşkte oturmaları, şık giyinmeleri, fennin bulduğu bütün kolaylıklardan faydalanmaları helaldir. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetleri, kullanmalarını severim) ve (Çalışana veririm) buyuruyor. Çalışıp kazanmak ibadettir. Zenginlik günah değildir. Allahü teâlâ şükreden zenginleri sever. Zengin olduğu için, kendini beğenmek, kendini başkalarından üstün görmek haramdır.
Aşere-i mübeşşere’den [Cennete gidecekleri ismen müjdelenen on kişiden] Hazret-iZübeyr bin Avvam tüccar idi. Medine’de, Basra’da, Kufe’de ve Mısır’da mülkleri, geniş arazisi ve bin hizmetçisi vardı. Fakat bütün gelirini fakirlere dağıtırdı. Yine o on kişiden Hazret-iAbdurrahman bin Avf, vefatında iki milyon altın miras bırakmıştı. Cennetle müjdelenenlerden Hazret-i Talha da zengindi. Şık giyinir, süslü gezerdi. Yüzüğünde kıymetli yakut taşı vardı. Yine Cennetliklerden Hazret-iOsman da zengin tüccardı. Tebük gazasında on bin altın ve mal yüklü bin deve verip Resulullah efendimizin duasını aldı. Zenginlik nimettir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Ahir zamanda müminler için zenginlik saadettir.) [İ. Rafii]
Hazret-i İbrahim, Hazret-i Davud ve Hazret-i Süleyman çok zengin idi. Eshab-ı kiramın fakirlerinden çoğu, zenginler bizim gibi ibadet ettikten başka, malları ile hayırlı işler yaparak çok sevap kazanıyorlar diyerek, agniya-yı şakirine [şükreden zenginlere] imrenirlerdi.
Sual: Zenginliğin kötü yönleri yok mudur? CEVAP Sadece zenginliğin değil, fakirliğin de, hatta her işin iyi ve kötü yönü olur. Mesela evlilik, bazıları için dünya ve ahiret saadetine sebep olurken, bazılarının da felaketine sebep olur. Zenginlik-fakirlik de böyledir. Onun için Peygamber efendimiz, (Ya Rabbi, azdıran fakirlik ve azdıran zenginlikten sana sığınırım) buyurmuştur. Demek ki, mal iyi kullanılırsa iyi, kötü kullanılırsa kötü olur. Fakirliğe sabredilmesi kolay olmayıp Allah’a isyana sürükleyeceği için hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Fakirlik, iki cihanda da, yüzkarasıdır.) [R. Nasıhin]
(Fakirlik, dünya ve ahiret yoksulluğudur.) [Deylemi]
(Fakirlik küfre sebep olur.) [Beyheki]
(Ya Rabbi, fakirlikten sana sığınırım.) [Nesai]
Fakirliği öven hadis-i şerifler: (Fakirlik, dünyada mümine hediyedir.) [Taberani]
(Fakir, Allahü teâlânın dostudur.) [Deylemi]
(Cennet sultanları fakirlerdir.) [İbni Mace]
(Cennettekilerin çoğu fakirlerdir. Hor görülen fakirler Cennetliktir.) [Buhari]
(Ya Rabbi, müslüman fakirlerinin hürmetine zafere kavuşmayı nasip et.) [Taberani]
(Fakirlerin dua ve namazları ile bu ümmete yardım edilir.) [Nesai]
(Fakirlerinizin gönlünü alarak bana yaklaşın.) [Tirmizi]
(Fakirleri hor görmeyin. Onların hürmetine yardım görüyor ve rızıklanıyorsunuz.) [Buhari]
(Ya Âişe, bana kavuşmak için, fakir yaşa!) [Tirmizi]
(Fakirleri sevin, onları seveni, Allahü teâlâ sever.) [Deylemi]
(Allahü teâlânın takdirine razı olan fakirden üstünü yoktur.) [İ.Gazali]
(Ya Rabbi, fakir yaşayıp, fakir olarak ölmeyi ve fakirlerle haşrolmayı nasip eyle!) [Buhari]
(Yoksulları doyurun! Çünkü kıyamette onların üstünlüğü olacak, "Dünyada iken, bir hatadan dolayı nasıl birbirinize özür dilediyseniz, şimdi de fakirlerden özür dileyin!" denilecektir.) [Ebu Nuaym]
Zenginlik bir nimettir Dünya ve ahiret mal ile kazanılır. Bunun için mal kıymetlidir. Süfyan-ı Sevri hazretleri, malın insanın silahı olduğunu söyleyerek, insanın, canını, malını, sağlığını, dinini, şerefini mal ile koruyacağını bildirmiştir. Sabreden fakir gibi şükreden zengin de kıymetlidir. Dinimiz mala hayr, hayırlı şey adını vermiştir. (Bekara 180, Adiyat 8), Define [altın paralar] Rabbin rahmeti olarak bildirilmiştir. (Kehf 82)
Zenginliği öven hadis-i şeriflerden bazıları şöyledir: (Allahü teâlâ birine çok mal verir, bu da malını Allahü teâlânın razı olduğu, beğendiği yerde harcarsa, bu kimseye gıpta etmek, imrenmek yerinde olur.) [Buhari]
(Allahü teâlâ bir kuluna mal ve ilim verir. Bu kul da haramlardan kaçınır, akrabasını sevindirir, malından, hakkı olanları bilip verir ise, Cennetin yüksek derecesine kavuşur.) [Tirmizi]
(Ya Rabbi, buna [Enes bin Malik’e] çok mal ve çok çocuk ver ve bunlarla kendisini bereketlendir!) [T. Muhammediyye]
(Mal, salih kimse için ne güzeldir.) [Taberani]
(Mal ile şeref kazanılır.) [İ.Ahmed]
(Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o zaman din ve dünyasını ancak para ile korur.) [Taberani]
(Şerefinizi mal ile, dininizi de, dil [müdara] ile koruyun!) [İ. Asakir]
[Müdara, dini korumak için dünyalık vermek ve güler yüz göstermektir.]
(Kişinin, şerefini korumak için verdiği şey, kendisi için sadaka olur.) [Ebu Ya’lâ]
Mal değil, malı sevmek, mal aşkı ile yanıp tutuşmak kötüdür. Bu manada mal sevgisini kötüleyen hadis-i şeriflerden birkaçı şöyledir: (Her ümmetin bir fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi maldır.) [Nesai]
(Her şeyin bir afeti vardır. Ümmetimin en büyük afeti, dünyaya, parayagönül vermektir. İyi yolda harcayan hariç, mal toplayanın çoğunda hayır yoktur.) [Deylemi]
(Kişi yaşlandıkça iki şeyi gençleşir: Uzun yaşama arzusu ve mal sevgisi.) [Buhari]
(Paranınkuluna lanet olsun, paraya tapan helak olur.) [Tirmizi]
(Herkesin bir sanatı vardır. Benim sanatım da fakirlik ve cihaddır. Bu ikisini seven beni sevmiş, bu ikisine buğzeden bana buğzetmiş olur.) [İ. Gazali]
(Şeytan dedi ki: "Mal sahibine sabah akşam bunlar için vesvese vermeye çalışırım: Malı helal olmayan yerden edinmesine uğraşırım. Hak olmayan yere harcatmaya çalışırım. Mala karşı içinde sevgi ve muhabbet veririm ki, onu yerine harcayamasın.) [Taberani]
Eldeki mal ile gururlanmak doğru değildir. Mal er geç bir gün yok olacak, fakat hesabı kalacaktır. Atalarımız demiş ki:
Mala, mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi
Bir muhalif rüzgar eser, savurur harman gibi!
Zenginlik kötü değildir. Çünkü Hazret-i İbrahim, Hazret-i Süleyman, Cennetle müjdelenen Abdurrahman bin Avf hazretleri ve evliyanın büyüklerinden Ubeydullah-i Ahrar hazretleri, çok zengin idi. Genel olarak zenginler malı sevdiği için mecaz olarak zenginler kötülenmiştir. Mesela, (Ümmetimin en kötüleri zenginlerdir) demek, (Ümmetimin en kötüleri taparcasına parayı sevenlerdir) demektir. Bizzat mal ve zenginlik kötülenmemiştir. Peygamber efendimiz, (Zenginlerin çoğu Cehenneme gider) buyurdu. Bu söz, zenginliğin ve malın aleyhine değildir. Malının zekatını vermeyen, hayır hasenat yapmayan, malını zararlı işlerde kullanan, israf eden kimseler için söylenmiştir. Müslüman kadınlar övülmüş, günahkâr kadınlar çok olduğu için de, (Cehennemin çoğu zengin ve kadınlardır) buyurulmuştur. Bu söz, zengine ve kadına hakaret değil, onları ikaz için söylenmiştir. Yine, (İnsanların çoğu kâfirdir) buyurulmuştur. Burada insan kötülenmiyor, kâfirlik kötüleniyor. Mal, kötüleri azdırırsa da, iyiler için çok kıymetlidir. Hazret-i İbrahim (Ya Rabbi, beni ve çocuklarımı puta tapmaktan koru) diye dua etmiştir. Puttan maksat para sevgisidir. Para aşkı, puta tapmak gibidir.
Dinimizde mal kıymetlidir Mal, Allahü teâlânın verdiği bir nimettir. Ahireti kazanmak, mal ile olur. Dünya ve ahiret, mal ile intizam bulur, rahat olur. Hac, cihad sevabı mal ile kazanılır. Bedenin sıhhat, kuvvet bulması, mal ile olur. Başkasına muhtaç olmaktan insanı koruyan maldır. Sadaka vermek, akrabayı görüp gözetmek, fakirlerin imdadına yetişmek mal ile olur. Mescitler, okullar, hastaneler, yollar, çeşmeler, köprüler yaparak, asker yetiştirerek insanlara hizmet de mal ile olur.
Peygamber efendimiz, (İnsanların en iyisi, onlara faydası çok olanıdır) buyuruyor. (Kudai)
İnsanlara yardım etmek için çalışıp para kazanmak, nafile ibadet etmekten daha çok sevaptır. Cennetin yüksek derecelerine mal ile kavuşulur.
Mal kıymetli olduğu için, malı israf etmek, telef etmek haramdır. Dine uymayan israf, haramdır. Mürüvvete [insanlığa] uymayan israf, tenzihen mekruhtur. Bu konudaki hadis-i şerif meali şöyledir: (Malı telef etmek haramdır, malı uğrunda öldürülen şehittir.) [Taberani]
Mal kıymetli olduğu için Kur'an-ı kerimde mal ve can ile cihad edenler övülmektedir. (Nisa 95)
Allahü teâlâ, Habibine verdiği nimetleri hatırlatırken, malsız iken Ona, kimseye muhtaç olmayacak kadar, mal verdiğini bildirmektedir. (Duha 8)
Büyükler, (Mal, gurbette vatandır. Fakirlik vatanda gurbettir. Bir kimse, fakirse, nerede olursa olsun gariptir)buyuruyor. Mal, silah gibidir. Kullanmasını bilmeyen, onunla kendisini helak edebilir. Bu bakımdan mal, kimisi için iyi, kimisi için kötüdür. Kimisini zenginlik, kimisini fakirlik azdırır.
Mal ve çocuklar, Allahü teâlâyı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana sebep olur. (Münafikun 9)
Mal sevgisi, insanı azdırabilir. Az kimse bunun zararından kurtulduğu için kötü zenginler tenkide maruz kalmıştır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Malı pek çok seviyorsunuz.) [Fecr 20]
(Altını, gümüşü [parayı] biriktirip Allah yolunda harcamayana elim azap vardır.) [Tevbe 34]
(Mal ve çocuklarınız, Allah’ı anmaktan alıkoyarsa, hüsrana uğrarsınız.) [Münafikun 9]
(İnsan zengin olunca azar.) [Alak 6-7]
Zengin olan herkes azmaz. Fakat çok kimse azdığı için böyle buyurulmuştur. Mal herkesi azdırsaydı, Cenab-ı Hak, Hazret-i İbrahim’i, Hazret-i Süleyman’ı ve daha birçok salih kimseyi zengin etmezdi.
Mal için imtihan vardır. (Al-i İmran 186, Tegabün 15]
Netice mühimdir
Mal ve makam sahibi olmak başka, mal ve makam sevgisi başkadır. Dünya ve ahiret saadetine kavuşmak ve insanlara hizmet edebilmek için mal ve makam sahibi olmak çok iyidir. Bütün dünya bir kimsenin olsa, mala mağrur olmadan dine uygun harcasa, çok büyük sevap kazanır. Süleyman aleyhisselam, büyük bir zenginlik ve saltanat içinde yüzdüğü halde, Cenab-ı Hak, Kur'an-ı kerimde (O ne iyi kuldur) diye övmektedir. (Sad 30)
Peygamber efendimizden sonra insanların en üstünü olan, İbrahim aleyhisselamın ova ve vadileri dolduran davarları yanında, yalnız yarım milyon sığırı vardı. Mal ve makamı kötüye kullanmak zararlıdır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Mal-makam sevgisi, suyun sebzeyi büyüttüğü gibi, kalbde nifakı büyütür.) [İ. Gazali]
(Mal ve makam sevgisinin müslümana yaptığı zarar, iki aç kurdun koyun sürüsüne verdiği zarardan büyüktür.) [Bezzar]
(Dünya sevgisi, bütün kötülüklerin başıdır.) [Beyheki] İnsanı iyilik etmekten alıkoyan her şey dünyadır. Kur'an-ı kerimde, Cennetin, makam hırsıyla büyüklük taslamayan kimselere verileceği bildirilmektedir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: ("La ilahe illallah" diyen, dünyayı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gazabından ve azabından kurtulur. Dini bırakıp dünyaya [haramlara] sarılırsa, Allahü teâlâ, ona; "Yalan söylüyorsun" buyurur.) [Hakim]
(Dünya işi için üzülen Allah’a karşı öfkelenmiş olur.) [Taberani]
(Din işlerinde kendinden üstün olanı görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp Allahü teâlâya hamd eden şükretmiş olur.) [T.Gafilin]
(Dünya ahiretin tarlasıdır.) [Deylemi]
(Dünyayı ahirete tercih eden, üç şeye maruz kalır. Üzüntüsü hiç eksilmez. Zenginlikteki refahı göremez, hep fakirlik sıkıntısı çeker. Doymayan bir hırsa tutulup öyle meşgul olur ki, hiç bir zaman boş vakti bulunmaz) hadis-i şerifini düşünerek, şu fani dünyada, kısa bir müddet sahip olunan mal ve makama mağrur olmamalıdır. Ecel gelince hepsi elden çıkar. (R.Nasıhin)
Dünya ve ahiret
Cenab-ı Hak, ahiret için çalışmayı emrettikten sonra, (Dünyadan da nasibini unutma!) buyuruyor. [Kasas 77]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki: (Dünyanızı düzeltmeye çalışın! Yarın ölecekmiş gibi de ahiret için amel edin.) [Deylemi]
(Hiç ölmeyecekmiş gibi dünya için, yarın ölecekmiş gibi de ahiret için çalışın!) [İbni Asakir]
(Hayırlınız, ahiret için dünyasını, dünya için ahiretini terk etmeyen ve insanlara yük olmayandır.) [Deylemi]
(Dünya malından ayrılınca üzülmek, buna kavuşunca sevinmek ve azgınlık yapmak, insanı Cehenneme götürür.) [Tirmizi]
(Dünyayı seven, ahiretine zarar verir. Ahireti seven, dünyasına zarar verir. O halde, devamlı olanı, geçici olana tercih etmelidir.) [Beyheki]
(İlim, Allah rızası için değil, dünya menfaati için öğrenildiği ve ibadetler, dünya menfaatlerine alet edildiği zaman fitneler zuhur edecektir.) [A.Rezzak]
Kur'an-ı kerimde de mealen buyuruluyor ki: (Mal ve evlat dünya hayatının süsüdür. Baki olan, salih ameller, Rabbinin katında, mal ve evlatlardan ve dünyalıklardan iyidir.) [Kehf 46]
Dünya binek yeridir İmam-ı Maverdi hazretleri buyuruyor ki:
Dünya çalışma yeridir. Hadis-i şerifte, (Dünya ne güzel binektir. Ona binin ki, sizi ahirete kavuştursun!) buyuruluyor. Dünya mutlak manada kötü değildir. Ahiret azığını hazırlayanlar için servet yurdudur.
Dünya bineğine binersen seni taşır, binemezsen o sana yüklenir ve seni öldürür. Dünya bir alet, bir vasıtadır. Bu vasıtayı iyi yolda kullanan kazanır, kötü yolda kullanan kaybeder. Mesela size yeni, güzel bir araba veriyorlar. (Bu araba ile, şu kadar zamanda şu karşıdaki köprüyü geçerseniz, kurtuluşa ereceksiniz) deniyor. Siz de, arabaya bakıp, (Ne kadar da güzelmiş) diyerek onu sevmekle meşgul olur, verilen zaman içinde karşıya geçmezseniz, düşman gelir, sizi kıskıvrak yakalar, köprüyü geçemezsiniz. Bu vasıta, yolcuları sahile çıkaran bir gemi de olabilir. Bu vasıtayla binip gitmeyen kurtulamaz. Dinimiz bu vasıtayı, kötülememiştir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Allah rızasını kazanmak, ahiret azığını temin etmek için, dünya ne güzel yerdir. Allah rızasını kazanmayan, ahiret azığını temin etmeyen için de, ne kötü yerdir. Kim, "Allah dünyayı rezil etsin!" derse, dünya da ona, "Hangimiz Rabbimize asi ise, Allah onu rezil etsin!" der.) [Hakim]
(Dünya, mümin için ne güzel bir binektir. Hayra onunla erişilir.) [Deylemi]
Bizi maksadımıza ulaştıran bineğin iyi, sağlam olması istenir. Onun için Allahü teâlânın bize verdiği akıl, sağlık, mal gibi nimetleri yerinde kullanmalıdır! Cenab-ı Hak, dünya saadetini de istemeyi emrediyor: (Ey Rabbimiz, bize dünyada da ahirette de güzellik ver!) diye dua etmemizi istiyor. (Bekara 201)
Hadis-i kudside de buyuruldu ki: (Ey dünya, bana hizmet edene hizmetçi ol! Sana hizmet eden de senin hizmetçin olsun.) [Ebu Nuaym]
Hazret-i Âdem, Cennette yasak meyveyi yiyince, def-i hacet ihtiyacı hissetti. İhtiyacını giderecek yer bulamadı. Allahü teâlâ, (Ya Âdem burada def-i hacet yapılmaz. Onun yeri dünyadır) buyurdu. Bu da dünyanın pislik yeri olduğunu göstermektedir. (İ.Gazali)
Haksız kazanç Muhammed aleyhisselam Peygamber olarak gönderilince, şeytanlar İblisin başında toplanıp üzüntülerini bildirdiler. Bunun üzerine İblis onlara, (Bunlar dünyayı sever mi?) dedi. Onlar, evet deyince, (Öyleyse üzülecek bir şey yok. Onlara haksız kazanç sağlatırım. Lüzumsuz masraf yaptırır, lüzumlu yere de harcatmam. Zaten her kötülük bu üç şeyden meydana gelir) dedi.
Dünyalık için ne kadar üzülürsen o nispette ahiret sevgisi kalbden çıkar. Ahiret için ne kadar üzülürsen, o nispette dünya sıkıntısı kalbden çıkar. Dünyada herkes misafirdir. Yanındaki şeyler emanettir. Misafirin gitmekten, emanetin ise geri alınmaktan başka çaresi yoktur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Dünya mümine zindan, kâfire Cennettir.) [Müslim]
Mümine dünyanın zindan olması, Cennete nispetledir. Cennette Müminler, gözlerin görmediği, kulakların duymadığı, akla ve hayâle gelmeyen büyük nimetlere kavuşacaklardır. Hiçbir sıkıntı görmeyeceklerdir. Cennetin sonsuz nimetleri karşısında dünya hayatı, müminler için bir zindan, bir Cehennem azabı gibi gelecektir. Kâfirler için Cehennem azabı o kadar şiddetli olacaktır ki, dünyadaki en şiddetli işkence bile onlar için çok hafiftir.
Çalışmayıp muhtaç olanın
Sual: Fakirlikten kurtuluş için dua var mıdır? CEVAP Dinimiz çalışarak kazanmayı emretmektedir. Hazret-i Ömer, (Çalışın, kazanın! Çalışmadan rızık beklemeyin! Allahü teâlâ gökten para yağdırmaz) buyurdu. Hazret-i Lokman Hakim de, (Çalış, kazan! Çalışmayıp muhtaç olanın dini ve aklı noksandır) buyurdu. Rızık için endişe etmemelidir! Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (Her canlının rızkı Allah’a aittir.) [Hud 6]
(Şeytan, sizi fakirlikle korkutup, fahşaya sürükler [cimriliğe, her türlü kötülüğe teşvik eder.]) [Bekara 268]
(Yeryüzüne dağılın, Allah’ın fazlından rızkınızı arayın!) [Cuma 10]
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Rızık için üzülme, takdir edilen rızık seni bulur.) [İsfehani]
(En güzel rızık, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile kazanılandır.) [Nesai]
(Çalışıp kazanmak her müslümana farzdır.) [Taberani]
(İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]
(Kimseye muhtaç olmamak ve ana-baba, çoluk-çocuğunu da muhtaç etmemek için işe gidenin her adımı ibadettir.) [Taberani]
(Allahü teâlâ sanat sahibi mümini sever.) [Taberani]
(Geçimini helalinden kazanmak, Allah yolundaki cihad gibidir.) [Deylemi]
(Cihad, sadece kılıç sallamak değildir. Ana-babaya, evlada bakmak, kimseye muhtaç olmamak için çalışmak da cihaddır. Çalışıp kimseye yük olmayan mücahiddir.) [İ.Asakir]
Çalışmak farzdır Nafakasını kazanacak ve borçlarını ödeyecek kadar çalışıp kazanmak farzdır. Cafer Huldi hazretleri, (Büyüklerimiz, kendi için değil, din kardeşlerine yardım için, çalışıp kazanmıştır) buyuruyor.
Müslümanlara yardım için, cihad etmek için fazla çalışıp kazanmak müstehaptır, iyidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (İnsanların en iyisi, insanlara faydalı olandır.) [Kudai]
Şu duayı okuyan fakirlikten kurtulur demek, o dua kabul olmuşsa, ona bir çalışma kapısı açılır veya ummadığı yerden rızka kavuşur demektir. Hastalığı için dua eden de şifaya sebep olan ilaca veya başka bir sebeple sıhhate kavuşur. Çalışmak rızkı artırmaz. Rızkı veren Allahü teâlâdır. Çalışmak sebebe yapışmaktır. Sebeplere yapışmak sünnettir. (El-İhtiyar)
İhtiyaçtan kurtulmak, bereketli rızka kavuşmak için sebeplere yapışmalıdır! Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: (Ömrüm uzun, rızkım bol olsun diyen, akrabasını ziyaret etsin, görüp gözetsin!) [İ. Ahmed]
(Sabah uykusu rızka manidir.) [Beyheki]
(İhtiyaçlarını insanlara açan, ihtiyaçtan kurtulamaz. Allahü teâlâya arz eden ise, ihtiyaçtan kurtulur.) [Hakim]
(Allah korkusunu sermaye edinen, rızka ticaretsiz ve sermayesiz kavuşur. Kur'an-ı kerimde, "Kim Allah’tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder ve rızkını ummadığı yerden gönderir" buyuruldu.) [Talak 2, 3 - Taberani]
(Rızka kavuşan çok hamd etsin! Rızkı azalırsa istiğfar etsin!) [Hatib]
[Hamd, "Elhamdülillah", İstiğfar, "Estağfirullah" demektir. İstiğfar etmek, günahların affına sebep olan iyilikleri yapmaktır.]
(Eve girerken "İhlas" suresini okuyan, fakirlik görmez.) [T.Kurtubi]
Çocuklarının geçimi için sıkıntı çeken birine, Peygamber efendimiz, (Neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim) buyurdu. Hasan-ı Basri hazretlerine, kıtlık, fakirlik, çocuksuzluktan şikayette bulunuldu. Hepsine de istiğfar etmesini söyledi. Sebebi sorulunca, Nuh suresinden şu mealdeki âyet-i kerimeleri okudu: (Çok affedici olan Rabbinize istiğfar edin ki, gökten bol yağmur indirsin; size, mal ve oğullar ile yardım etsin, sizin için bahçeler, ırmaklar versin.) [Nuh 10-12]
İstiğfar edileceği zaman yüz defa (Estağfirullah min külli ma kerihallah. Estağfirullah el azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünmelidir!
Manası şöyledir:
(Ya Rabbi, razı olmadığın, beğenmediğin şeylerden neler yapmışsam hepsini affet, yapmadıklarımı da yapmaktan koru. Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder, günahlarıma pişman olup Ona sığınırım.) [Azim, zatı ve sıfatları kemalde, Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kaim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]
Borçtan kurtulmak için, (Allahümme ekfini bihelâlike an haramike ve agnini bi fadlike ammen sivâke) duasını okumalıdır. [Ya Rabbi! Helâl ile yetinip, haramdan sakınan ve beni fazlınla senden başkasına muhtaç olmaktan müstağni eyle.] (Mek. Rabbani)
[Duaların kabul olması için Ehl-i sünnet itikadında olmak, Allahü teâlânın emirlerini yapıp yasaklarından kaçmak gerekir.]
Hâline şükretmeli, sabretmeli
Sual: Her türlü tedbire rağmen, zengin olamayan ne yapmalı? CEVAP Hâline şükretmeli, fakirliğe sabretmelidir. Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Fakirlik, dünyada kusur ise de, ahirette süstür.) [Deylemi]
Mal ne kadar çok olursa hesabı vardır, haramdan kazanılmışsa azabı vardır. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki: (O gün, size verilen her nimetten sorguya çekileceksiniz.) [Tekasür 8]
(Rabbin hakkı için, onların hepsine elbette hesap soracağız.) [Hicr 92]
(Zerre kadar hayır yapan sevabını, zerre kadar şer yapan da cezasını görür.) [Zilzâl 7, 8]
Saptıran zenginlik ve fakirlik
Sual: Fakir bir kimsenin zengin olmak için dua etmesinde bir mahzur var mıdır? CEVAP Hayır hiç mahzuru yoktur. Ancak zenginlik bizim hakkımızda hayırlı mı olacak yoksa şerli mi olacak bilemeyiz. Onun için ne istersek (Ya Rabbi hayırlısı ile ver) demeliyiz. Çünkü, hadis-i şerifte, zenginliğin de, fakirliğin de, insanı doğru yoldan çıkarabileceği bildirilmiştir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Allahü teâlâ buyurdu ki: “Kimisi ancak zengin olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o fakir olsa idi, [fakirliğe sabredemez] küfre girerdi. Kimi de ancak fakir olmakla imanını kurtarabilir. Eğer o zengin olsaydı, [mal onu azdırır] küfre giderdi. Kimi de ancak sıhhatli olmakla imanını kurtarabilir. O hasta olsaydı, [hastalığa sabredemez] küfre düşerdi. [Bunun için genelde müslüman kulumun hakkında ne hayırlı ise onu veririm"]) [Hatib]
Fakirlik mi, zenginlik mi?
Sual: Dinimizde fakirlik mi, zenginlik mi daha iyidir? CEVAP Dinimiz, sabreden fakirleri ve şükreden zenginleri övmüştür. Bazı âlimler, (Fukarai sabirin, ağniyayı şakirinden = Sabreden fakir, şükreden zenginden daha üstündür) demişlerdir. Kimileri de, zenginliğe şükür, fakirliğe sabretmekten daha kolaydır, şükreden fakir daha üstündür demişlerdir. Fakirin parası da yoktur, aç yatar uyur. Ama zengin nereye, nasıl harcayacağım diye para kendisini rahatsız eder. Allahü teâlânın istediği yerlere harcayamazsa malı kendisini tehlikeye sokar.
İslamiyet’in başlangıcında fakirlik övülürken, ahir zamanda ise, zenginlik övülmüştür. İnsan, dünyasını da, ahiretini de para ile koruyabilir. Bir de zenginlik ve fakirlik kişilere göre değişir. Kimi için fakirlik iyidir, kimisi için zenginlik. Çünkü fakirlik de zenginlik de insanın sapıtmasına sebep olabilir. Hayırlısı ne ise onun için dua etmelidir. Fakirlik ve zenginlikle ilgili birkaç hadis-i şerif meali şöyledir: (Şu yedi şey gelmeden faydalı amel etmekte acele edin:
1- [Allah’ı] Unutturan fakirlik,
2- Azdıran zenginlik,
3- Sağlığı bozan hastalık,
4- Bunaklık veren ihtiyarlık,
5- Ani ölüm,
6- Deccal,
7- Kıyamet ki, hepsinden daha dehşetlidir.) [Tirmizi, Hakim]
(Helâk edici üç şey:
1- Cimrilik,
2- Nefsine uymak ,
3- Kendini beğenmek.
Kurtarıcı üç şey:
1- Gizli açık Allahü teâlâdan korkmak,
2- Fakirlik ve zenginlikte itidalli olmak,
3- Öfkede ve rızada adalet üzere olmak.
Günahlara kefaret olan üç şey:
1- Mescide gitmek,
2- Namazı kıldıktan sonra öteki namazı beklemek,
3- Şiddetli soğukta güzelce abdest almak.
Dereceleri yükselten üç şey:
1- Yemek yedirmek,
2- Selamı yaymak,
3- Herkes uykuda iken gece namazı kılmak.) [Hatib]
(Cahillikten daha şiddetli fakirlik, akıldan daha faydalı zenginlik, tefekkürden daha kıymetli ibadet yoktur.) [İ. Neccar]
(Ölümü çok hatırlamak, günahları yok eder; dünyadan soğutur. Zenginken hatırlamak mal hırsını yok eder. Fakirken hatırlamak, eldeki ile kanaat etmeye sebep olur.) [İbni Ebiddünya]
(Gerçek zenginlik, insanların elindekilere göz dikmemektir. Aç gözlülük peşin bir fakirliktir.) [Askerî]
Zenginlerle görüşmek
Sual: Zenginlerle görüşmek, arkadaşlık etmek uygun mudur? CEVAP
Kendimize göre, çok zengin olanlarla pek sık görüşmek, arkadaşlık etmek uygun olmaz. Bir ihtiyaç olursa, ihtiyaç kadar görüşülebilir. Bir de, dünya işlerinde, kendimizden aşağı olana bakarak, halimize şükretmeli, zengin olanlara özenmemeli. İki hadis-i şerif meali:
(Zenginlerdeki mal ve nimetleri görüp, hâlinizden şikâyet etmemek ve sahip olduğunuz nimetleri küçümsememek için, onların yanına seyrek gidin.) [Hakim]
(Din işlerinde, kendinizden üstün olanı, görüp ona uyan, dünya işlerinde ise kendinden aşağısına bakıp, Allahü teâlâya hamd eden şükretmiş olur.) [T. Gafilin]
Zenginle görüşen, ister istemez, ona tevazu gösterebilir. Bu ise tehlikelidir. Dünyalık için, zenginlere, makam sahiplerine yaltaklık etmek çok zararlıdır. İki hadis-i şerif meali:
(İtibarlı birine, dünyalık için, tevazu gösteren, rahmetten uzak kalır.) [Deylemi]
(Zengine, zenginliği için, yaltaklananın, dininin üçte ikisi gider.) [Beyheki, Deylemi, İ. Rabbani]
Kibirlenmek, çok kötü olduğu halde, bid'at sahiplerine ve zenginlere karşı kibirli görünmek caizdir. Bu kibir, kendini yüksek göstermek için değildir. Onlara ders vermek, gafletten uyandırmak içindir. Salih zenginlerin, kibirlenmeyip, tevazu göstererek, fakirlerle, garibanlarla beraber olması ise, çok iyidir.
Fakiri hor görmek
Sual: Mahallemizde garip kimsesiz bir amca var. Namazında niyazında, kimseye karışmaz; fakat fakir olduğu için, horlanıyor. Bir de, ahlaksız kötü birisi var; fakat zengindir. Belki işimiz düşer diye, ona da saygı gösteriliyor. Böyle davranmak uygun mudur? CEVAP Hiç kimseyi, hor ve aşağı görmek uygun değildir. Zengine zengin olduğu için ikram etmek çok kötü olduğu gibi, fakiri, fakir olduğu için, horlamak da caiz değildir. İki hadis-i şerif meali şöyledir: (En üstün kimse, malı az olduğu için değer verilmeyen mümindir.) [Deylemi]
Lüks yaşamak
Sual: Mısırlı sosyalist felsefe profesörü gibi, (Bir Müslüman, Peygambere nasıl bir araba alması gerektiğini sorarsa, pahalı, lüks, şatafatlı bir araba almaması gerektiğini, bunların insana değer kazandırmayacağını söyler) demek caiz midir?
CEVAP Söylenilen tamamen doğru olsa da, Peygamber efendimiz adına böyle söylemek asla caiz olmaz. Üstelik bu söz yanlıştır. Zenginliği kötülemek caiz değildir. Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetleri kullananları severim) buyuruyor. Nimeti gizlemeyi sevmez. Şükür için, nimetini gösteren zenginleri sever. Zengin olduğu için, kendini beğeneni, kendini başkalarından üstün göreni sevmez. Ulema ve Resulullah, malın değer kazandırdığını bildiriyor.
İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki:
Nimeti göstermek için, iyi ve kıymetli giyinmek müstehabdır. Öğünmek için, gösteriş için giyinmek mekruhtur. (Redd-ül muhtar)
Lüks yaşamak değil, kendini üstün göstermek için lükse kaçmak haramdır. İkisi çok farklı şeylerdir. Müslüman bir zengin, dinine hizmet için lüks araba almışsa, (Sen bunu gösteriş için aldın) demek, ona suizan olur. Genelde her devirde, (Ye kürküm ye) sözü geçerlidir. İnsanların çoğu görünüşe değer verdiği için, dine hizmet gayesiyle, nimeti göstermek müstehab olur. Bu konuda, önce hadis-i şeriflere, sonra da İslam âlimlerinin açıklamalarına bakalım!
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Allah’ın verdiği nimetin alameti, senin üzerinde görünsün; çünkü Allah, verdiği nimetin eserini, kulunun üzerinde görmek ister.) [Beyheki, Hâkim]
(Şerefinizi mallarınızla, dininizi de dilinizle [müdarayla] koruyun!) [İ. Asakir]
(Ahir zamanda insanların paraya ihtiyacı daha çok olur. Çünkü insan o zaman din ve dünyasını ancak parayla korur.) [Taberani]
(Ahir zamanda, müminler için zenginlik saadettir.) [İ. Rafii]
(İnsana, malı şeref kazandırır.) [İ. Ahmed]
(Mal, salih kimse için ne güzeldir.) [Taberani]
İmam-ı a’zam hazretleri, talebelerine, güzel giyinmelerini emrederdi. Kendisi de, her derse başka yeni elbise giyerek gelirdi. Bir cübbesi 400 altın kıymetindeydi. İmam-ı Muhammed, kıymetli kıyafetler giyerdi. Resulullah efendimiz de, bin dirhem gümüş kıymetinde Yemen kumaşından cübbe giyerdi. (Dürr-ül-muhtar, Tahtavi)
Süfyan-ı Sevri hazretleri, (Bu zamanda mal, insanın silâhıdır. Yani insan, canını, sağlığını, dinini ve şerefini mallarıyla korur) buyuruyor. (T. Muhammediye)
İslam’ın vakarını, şerefini korumak için şık giyinmek sevabdır. (S. Ebediyye)
Servet düşmanlığı
Sual: (Zengin bir kimse, Kur’ana göre, servetini dilediği gibi harcama hakkına sahip değildir; çünkü onun elindeki mal topluma aittir. Gereğinde zenginin malı, toplumun ihtiyaçlarına sarf edilebilir veya fakirlere verilir) deniyor. Komünizmde özel mülkiyet yok, İslamiyet’te de özel mülkiyet yok mudur? Zenginin malında fakirin, zekâttan başka hakkı var mıdır? CEVAP Bu, Mısırlı sosyalist yazarların iftirasıdır. Yerli mezhepsizler de onlardan almıştır. Dinimize göre, herkes özel mülkiyet hakkına sahiptir. Müslümanın malında, zekâttan başka, kimsenin hiçbir hakkı yoktur. Resulullah efendimiz, (Malda zekâttan başka hak yoktur) buyurdu. (Ahkâm-üs-sultaniyye)
Dinimizde zekâtı verilmiş mal, biriktirilmiş, gayri meşru mal değildir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Zekâtı verilmiş mal, kenzdeğildir.) [Ebu Davud, Taberani, Hâkim, Hatib, Münavi]
Görüldüğü gibi, zekâtı verilen mal, kenz [istif edilmiş, stok edilmiş mal] değildir. Zekâtını veren, malın hakkını ödemiş olur. Kimse bu malı alamaz. Hadis-i şerifte buyuruldu ki: (Bir müminin malını, onun rızası olmadan almak helal değildir.) [Ebu Davud]
Bir kimsenin mülkü, ondan izinsiz kullanılamaz. (Dürr-ül-muhtar)
Zekât veren zenginin malını elinden alıp fakirlere veya başka yerlere vermek zulüm olur.
Zekâtını veren zenginin apartman, köşk yaptırması haram değildir. Tembel oturup, çalışmayıp başkasına muhtaç olmak ve kazandıklarını haram şeylere vermek haramdır. Zekâtını veren kimsenin sarayda oturması, lüks vasıtalara binmesi, şık giyinmesi helaldir; çünkü Allahü teâlâ, (Verdiğim nimetleri kullanmalarını severim, çalışana veririm) buyuruyor. Çalışıp kazanmak, mal mülk sahibi olmak yani zengin olmak günah değil, ibadettir. Zengin olduğu için kendini başkalarından üstün görmek haramdır. (F. Bilgiler)