A | B | C | D | E | F | G | H | I | J | K | L | M | N | O | P | R | S | T | U | V | Y | Z
K
KAAN: (Tür.) Er. 1. Çin ve Moğol imparatorlarına verilen isim. 2. Hakan, hükümdar.
KA'B: (Ar.) Er. 1. Topuk kemiği, aşık kemiği anlamında. 2. (Mecazen): Şeref, şan, onur anlamında kullanılır. 3. Ka'b b. Züheyr (Vll.yy.): Sahabedendir. Rasulullah için okuduğu Kaside-i Bürde çok meşhurdur. Birçok dillere çevirisi yapıldı.
KABİL: (Ar.) Er. 1. Olabilir, mümkün. 2. Cins, soy, sınıf, tür, çeşit. -Hz. Âdem'in büyük oğlu olup kardeşi Habil'i öldürmüş ve yeryüzünde ilk kan döken insan olmuştur.
KADEM: (Ar.). 1. Ayak. 2. Adım. 3.
Yarım arşın uzunluğunda bir ölçek. 4 Uğur. - Kadın ve erkek adı olarak kullanılır.
KADEMRAN: (Fars.). 1. İlerleyen. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KADER: (Ar.) Ka. 1. İman esaslarından, Allah'ın bütün yaratıklar için hüküm ve irade ettiği hallerin oluş şekli,
alın yazısı, takdir. 2. Talih, baht. 3. Kötü talih. 4. Güç kuvvet.
KADI: (Ar.) Er. 1. Hüküm, karar, hakimlik. 2. Seri devlette, mahkeme reisi. İlim sahibi yetkili. Kadı İyaz: (İyaz b. Musa b. Ümran es-Sebtî: (1083-1149). Meşhur fıkıh ve hadis bilgini. İspanya'da Gırnata kadılığı yaptı. 20'yi aşkın eseri vardır.
KADİFE: (Ar.) Ka. - Yüzü ince sık tüylü, parlak ve yumuşak kumaş.
KADİM: (Ar.) Er. 1. Ayak basan, ulaşan, varan. 2. Ezeli, evvelsiz. 3. Çok eski zamanlara ait eski atik. 4. Yıllanmış. - Kelam-ı Kadim, Kur'an-ı Kerim.
KADIN: (Tür.) Ka. 1.Yetişkin dişi insan. 2. Evlenmiş kadın. 3. Evli ve itibarlı kadın, hanım.
KADİR: (Ar.) Er. 1. Değer, kıymet, itibar. 2. Parlaklık. 3. Kudret sahibi kudretli, kuvvetli, güçlü. 4. Allah'ın isimlerinden. Kur'an-ı Kerim'de 50'ye yakın yerde geçmektedir. Başına"abd" takısı olarak "Abdülkadir" olarak kullanılır.
KADİRBİLLAH: (Ar.) Er. 1. Allah'la güçlenen. Gücünü Allah'tan alan. 2. Ebu'l-Ahmed b. İshak. Abbasi halifesi (Öl. 1031). Halife Muktedir'in torunu.
KADİRE: (Ar.) Ka. - Güçlü kuvvetli.
KADİRŞAH: (a.f.i.) Er. 1. Güçlü, kuvvetli hükümdar, padişah. 2. Kadir ve şah kelimelerinden türetilmiş birlesik isimdir.
KADREDDİN: (Ar.) Er. - Dinin kudreti, gücü. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
KAFİYE: (Ar.) Ka. 1. Şiirde, mısra sonunda yer alan kelimelerin ses benzerliği, ses uyuşması, uyak. 2. Eski nesrimizde zaman zaman yer alan ses benzerliği ve uygunluğuna dayanan sanat, seci.
KAHHAR: (Ar.). 1. Ziyadesiyle kahreden, kahredici, yok edici batırıcı. 2. Allah'ın isimlerinden. - İsim olarak kullanılmaz. - (bkz. Abdülkahhar).
KAHİR: (Ar.) 1. Allah'ın sıfatlarındandır. Kur'an-ı Kerim'de iki yerde geçer. 2. Kahredici, zorlayan. 3. Yok eden. 4. Ezici kuvvet. Kahir Billah: Abbasi halifesi. (Ebu Mansur Muhammed el-Mutezid). Muktedir'in kardeşi.
KAHRAMAN: (Fars.) Er. 1. Yiğit, cesur, (bahadır). 2. Hüküm sahibi, iş buyuran. 3. Fars mitolojisinde Rüstem'in yendiği kimse. - (bkz. Bahadır).
KÂHTA: (Tür.) Er. - Fırat nehri kollarından birinin adı, Malatya'da aynı isimle yerleşim bölgesi vardır.
KÂHYA: (Fars.) Er. 1. Efendi, emir. 2. Ev sahibi, aile reisi. 3. Çiftlik yöneticisi.
KAİDE: (Ar.) Ka. 1. Oturan. 2. Temel, esas. 3. Başkent.
KAİM: (Ar.) Er. 1. Duran, ayakta duran. 2. Bir şeyi yapan icra eden. 3. Allah'ın emrini ifa eden.
KAİME: (Ar.) Ka. 1. (bkz. Kaim). 2. Türklerde kağıt para manasına gelmektedir.
KÂİNAT: (Ar.) Er. 1. Var olanların hepsi. Yaratıklar. Yer gök. - (bkz. Evren).
KALAGAY: (Tür.) Er. - Al, kırmızı renk.
KALENDER: (Fars.) Er. 1. Dünyadan elini eteğini çekip başı boş dolaşan. 2. Alçak gönüllü, gurur ve kibirden uzak, üstüne başına dikkat etmeyen bulduğu ile yetinen kimse.
KALGAY: (Tür.) Er. 1. İzci kumandanı. 2. Kırım hanlığında veliahta verilen unvan.
KALHAN: (Tür.) Er. 1. (bkz. Kalgay). 2. Kahramanoğulları'nın han soyundan, ceddi de Kalhan adını taşımaktadır.
KANSU: (Tür.) Ka. 1. Çin'in kuzey batısında önemli bir sınır kenti. 2. Çin'de müslümanların en çok bulunduğu eyalet.
KANTARA: (Ar.). 1. Köprü, özellikle taştan yapılmış. 2. Su yolu, bend, hisar anlamına da gelir. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KANUN: (Ar.) Er. 1. Devletin teşri, yasama kuvveti tarafından herkesçe uyulmak üzere konulan her türlü nizam, kaide kural. 2. Herhangi bir mevzu üzerindeki kanunu taşıyan kitap.
KANUNİ: (Ar.) Er. 1. Kanuna ait kararla ilgili. 2. Osmanlıların 10. padişahı Sultan 4. Süleyman'ın lakabı, Osmanlıların yükselme devrinin son padişahı. - Daha çok lakab olarak kullanılır.
KARNEYN: (Ar.) Er. 1. İki boynuz. 2. Zülkarneyn: Kur'an-ı Kerim'de Kehf 83, 86, 94. ayetlerde adı geçen ve nebi mi, veli mi olduğunda tereddüt edilen zat. 3. Büyük İskender.
KARTAL: (Tür.) Er. 1. Kartalgillerden, beyazla karışık siyah tüylü, kıvrık ve kuvvetli gagalı, geniş kanatlı büyük yırtıcı kuş. 2. Yeniden diriliş ve güçlülük sembolü.
KARTAY: (Tür.). Er. - Yaşlı, pir.
KARTEKİN: - (bkz. Kartay).
KARUN: (Ar.) Er. 1. Beni İsrail'de zenginliğiyle meşhur olan ve bu yüzden kendisini herşeyin sahibi gibi görmeye başlayıp Allah'a karşı büyüklenen, belki de dünya kapitalistlerinin en eskisi ve en büyüğü olan kişi. Hz. Musa dönemlerinde yaşamış bu müstekbir, ilahi kahır ve intikama uğrayarak bütün servetiyle birlikte ani bir zelzele ve tufan sonucu yerin dibine geçmiştir. 2. Hunnan ile Beni İsrail'e zulmeden Fir'avun'un müşrik nazırlarından. 3. Çok zengin kimse.
KARYE: (Ar.) Ka. - Köy küçük kasaba. Kabile reisi veya eşraftan birine oturduğu karyeyle aynı isim verilmektedir.
KASIM: (Ar.) Er. 1. Taksim eden, ayıran bölen. Kasım b. Muhammed (s.a.): Hz. Muhammed (s.a.s)'in oğlunun ismi. Küçük yaşta vefat etmiştir. 2. Kinci, ezici, ufaltıcı. 3. Yılın 11. ayı. 4. Yılın kış bölümü.
KÂŞİF: (Ar.) Er. - Keşfeden, bulan, meydana çıkaran.
KÂŞİFE: (Ar.) Ka. - (bkz. Kaşif).
KATADE: (Ar.) Er. - 13 yy.'dan itibaren Mekke'de hakim olan Şeriflerin atasına verilen ad.
KATİB: (Ar.) Er. 1. Yazıcı. Bir kuruluşta yazı işleriyle vazifeli kimse, sekreter. 2. Osmanlı devletinde divanın resmi yazılarını yazan vazifeli. 3. Devlet memuru. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır. - Katib Çelebi 1609-1658 yıllan arasında yaşamış ünlü bilgin. En mühim eseri Keşfü'z-Zünun'dur
KATİBE: (Ar.) Ka. - (bkz. Katib).
KATİFE: (Ar.) Ka. 1. Kadife. 2. Bir nevi çiçek.
KATRE: (Ar.) Ka. 1. Damla. Damlayan şey.
KAVAS: (Ar.) Er. - Okçu, tüfekçi, tüfekli alet.
KAVİ: (Ar.) Er. 1. Yakar, yakıcı. 2. Kuvvetli, güçlü. 3. Sağlam inanılır. 4. Zengin varlıklı.
KAVİS: (Ar.) Er. 1. Yay. 2. Gökyüzü, ay, burcu.
KAVİY: (Ar.) Er. 1. Kuvvetli, güçlü, dayanıklı, metin muhkem, sağlam. 2. Şiddetli, zorlu. 3. Kudret sahibi herşeye gücü yeten. Cenab-ı Hakk'ın güzel isimlerinden biri. Kur'an-ı Kerim'de 10'dan fazla yerde geçer.
KAVRAM: (Tür.). 1. Bir nesnenin zihindeki soyut ve güzel tasarımı, mefhum. 2. Nesnelerin ya da olayların ortak özelliklerini kapsayan ve ortak bir ad altında toplayan genel tasarım. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAVUŞUM: (Tür.). 1. Yeryuvarlağı bir uçta kalmak üzere yerin güneşin ve herhangi bir gezegenin bir doğru üzerine gelmeleri. 2. İçtima. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAYA: (Tür.) Er. 1. Büyük ve sert taş kütlesi. 2. Kayalık sarp dağ.
KAYAALP: (Tür.) Er. - Kaya gibi güçlü er.
KAYACAN: (Tür.) Er. - Canı kaya gibi güçlü.
KAYAER: (Tür.) Er. - Kaya gibi güçlü er.
KAYAN: (Tür.) 1. Akarsu sel. 2. Yassı, düz, kat kat oluşmuş taşlar. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAYHAN: (Tür.) Er. - Sert, güçlü sesli okuyucu, kayayı bile delecek güçte sesi olan okuyucu.
KAYI: (Tür.) Er. 1. Yağmur, sağanak, bora. 2. Oğuz boylarından Osmanlı hanedanının mensup olduğu boy. 3. Sağlam, güçlü, sert.
KAYIHAN: (Tür.) Er. - Güçlü hükümdar.
KAYITBAY: (Tür.) Er. - Kayıtbay el-Zahiri: Ünlü Mısır ve Suriye sultanı.
KAYMAZ: (Tür.) Er. 1. Dağ eteği. 2. Güneydoğu'dan esen bir rüzgar.
KAYNAK: (Tür.) 1. Bir suyun çıktığı yer, menşe. Bir haberin çıktığı yer. 2. Araştırma ve incelemede yararlanılan belge. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAYRA: (Tür.) - Yüksek büyük tutulan ya da sayılan birinden gelen iyilik lütuf, ihsan atıfet, inayet. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAYRAALP: (Tür.) Er. - İyiliksever, yiğit.
KAYRABAY: (Tür.) Er. - İyiliksever, saygın kimse.
KAYRAHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Kayraalp).
KAYRAK: (Tür.) Er. 1. Taşlı, kumlu, ekime elverişli olmayan toprak. 2. Kaygan toprak. 3. Bileği taşı.
KAYRAL: (Tür.) Er. - Kayrılan, himaye edilen (kimse).
KAYRAR: (Tür.) Er. 1. Orman içindeki ağaçsız kalan. 2. Kayan yer. 3. İnce çakıllı, kumlu toprak.
KAYS: (Ar.) Er. 1. Leyla ile Mecnun hikayesinin erkek kahramanı olan Mecnun-i Amiri'nin asıl adı. 2. Umman Denizi'nde küçük bir ada.
KAYSER: (Ar.) Er. - Roma ve Bizans (Alman) imparatorunun lakabı. -Daha çok unvan olarak kullanılır.
KAYTUS: (Ar.) - Bir yıldız kümesi. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KAYYUM: (Ar.) 1. Gökleri, yeri ve herşeyi tutan. Herşeyin varlık sahibi olabilmesi için gerekeni veren. Allah'ın isimlerinden.
KAZA: (Ar.) Er. - Hüküm karar verme, emir tesbit vs.
KAZAK: (Tür.) Er. 1. Göçebe akıncı. 2. Rusya'da yaşayan bir Türk kavmi. 3. Genç, taze. 4. İnatçı.
KAZAKHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Kazak).
KAZAN: (Tür.) Er. 1. Su çevrisi, kayra. 2. Sazlık yerlerde dibi bulunmayan sulu yer. 3. Girdap.
KEBİR: (Ar.) 1. Büyük, ulu azim. 2. Yaşça büyük yaşlı. 3. Çocukluktan çıkmış genç. 4. Allah'ın isimlerinden. Abdülkebir şeklinde kullanılmalıdır.
KEBİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Kebir).
KEBUTER: (Fars.) Ka. - Güvercin.
KEFFARET: (Ar.) Ka. 1. Günahı örten anlamına gelir. 2. Günahların ödenmesi gereken bedeli.
KELAMİ: (Ar.) Er. - Söze ilişkin, sözle ilgili.
KELEBEK: (Tür.) Ka. 1. Vücudu kanatlan ince pullarla ve türlü renklerle örtülü, dört kanatlı, çok sayıda türü olan böcek. 2. Narin, ince kadın.
KELİM: (Ar.) Er. 1. Söz söyleyen, konuşan. 2. Kelimullah: Tur'u Sina'da Cenab-ı Hakla konuşmasıyla Hz. Musa'ya verilen unvan. 3. Sure-i Kelim: Taha suresi. KELİME: (Ar.) Ka. - (bkz. Kelim).
KEMAL: (Ar.) Er. 1. Olgunluk, yetkinlik, tamlık, eksiksizlik. 2. En yüksek değer, mükemmellik, değer baha. 3. Bilgi, fazilet.
KEMALAT: (Ar.) Ka. - İnsanın bilgi ve ahlak güzelliği bakımından olgunluğu.
KEMALEDDİN: (Ar.) Er. 1. Din'de olgunluğa eren, dinin son derecesi. 2. Din bilgisi kuvvetli. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.
KEMANDAR: (Fars.) Er. - Yay tutan, yay tutucu.
KEMYAB: (Fars.) Ka. - Az bulunan, nadir.
KENAN: (Ar.) Er. 1. Hz. Ya'kub'un memleketi, Filistin. 2. Yusuf-i Kenan: Hz. Yusuf. - Pir-i Kenan: Hz. Ya'kub. Hz. Nuh'un iman etmeyen oğlunun adının da Kenan olduğu rivayet edilmektedir.
KENTER: (Tür.) Ka. - Şehirli, kentli.
KERAM: (Ar.) Er. - (bkz. Kirami).
KERAMEDDİN: (Ar.) Er. 1. Kerem bağış ihsan lütuf sahibi. 2. Dinde üstün mertebelere ulaşan. 3. Keramet sahibi derviş veli. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
KERAMET: (Ar.) Ka. 1. Birine karşı ikramda bulunmak. 2. Allah'ın bir kimseye cömertliği, lütfü, himayesi ve yardımı olarak ele alınır.
KERİME: (Ar.) Ka. 1. (bkz. Kerim). 2. Âyet. 3. Kız evlat.
KERİMHAN: (a.t.i.) Er. - (bkz. Kerim).
KEŞİF: (Ar.) Er. - Açma, meydana çıkarma.
KEVÂR: (Ar.) Ka. - Büyük Sahra'da önemli bir vaha.
KEVKEB: (Ar.) - Yıldız gökyüzündeki parlak cisimleri ifade eden genel isim. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KEVNİ: (Ar.) Er. - Var olmayla, varlıkla ilgili.
KEVSER: (Ar.) Ka. 1. Maddi ve manevi çokluk, kalabalık nesil. 2. Cennette bir havuzun ırmağın adı. 3. Kur'an-ı Kerim'de en kısa sure.
KEYÂN: (Tür.) Er. - Büyük hükümdar, şah.
KEYFER: (Fars.) 1. Karşılık. 2. Mükafat veya mücazat. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KEYHAN: (Fars.) - Dünya. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KEYHÜSREV: (Fars.) Er. 1. Adil ve ulu padişah. 2. Keykavus'un torunu, Siyavuş'un oğlu olan meşhur hükümdar.
KEYKÂVUS: (Fars.) Er. 1. Adil, necip. 2. Keyaniyan'ın II. padişahı olup Keykubat'ın torunu ve halefidir. Key'lerin ikinci padişahı.
KEYKUBAD: (Fars.) Er. 1. Büyük ve ulu padişah. 2. Keykavus'un dedesi olan ünlü padişah. 3. Key'lerin ilk padişahı. - Türk dil kuralları açısından "d/t" olarak kullanılır.
KINNESRİN: (Ar.) Ka. - Kuzey Suriye'de bir şehir, eski Halepde denilmektedir.
KIRALP: (Tür.) Er. - Kır beyi, taşrada oturan.
KIRAY: (Tür.) Er. 1. Genç, delikanlı. 2. Ürün vermeyen arazi. 3. Eşkıya yol kesen.
KIRCA: (Tür.) Er. 1. Dolu. 2. Ufak ve sert taneli kar, rüzgarla karışık yağmur.
KIRDAR: (Tür.) Er. - Ölçülü davranış, soğukkanlılık.
KIRGIZ: (Tür.) Er. 1. Gezici, gezgin. 2. Kırgızistan'da oturan halk.
KIRTEKİN: (Tür.) Er. - (bkz. Kıralp).
KISMET: (Ar.) Ka. 1. Bölme, pay etme, hisselere ayırma. 2. Talih, nasip, kader. 3. Şayi olan hisseyi tayin etme belirtme.
KIVANÇ: (Tür.). 1. Sevinç, memnuniyet. 2. Övünen, güvenen, iftihar eden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KIYAM: (Ar.) Er. 1. Kalkma, ayağa kalkma, ayakta durma. 2. Namazda ayakta durma. 3. Bir işe başlama. 4. Ayaklanma. 5. Ölümden sonra dirilme, ayağa kalkma.
KIYAS: (Ar.) Er. 1. Bir şeyi başka şeye benzeterek hüküm verme. 2. Karşılaştırma, örnekseme. 3. Umum kaideye uyma.
KOZA: (Tür.) Ka. - İçinde tohum ya da krizalit bulunan koruncak.
KÖKEN: (Tür.) Er. 1. Bir şeyin çıktığı, dayandığı temel, biçim neden ya da yer. 2. Kavun, karpuz, kabak gibi bitkilerin toprak üstüne yayılan dalları. 3. Soy, asıl, ata.
KÖKER: (Tür.) Er. - Köklü soydan gelen kimse.
KÖKLEM: (Tür.) Er. - İlkbahar
KOKSAL: (Tür.) Er. - Yer altında geniş bir alana dağılan kök.
KÖKSAN: (Tür.) Er. - Tanınmış, ünlü ad.
KÖKŞİN: (Tür.) Er. 1. Gök renginde. 2. Yaşlı, koca.
KÖRNES: (Tür.) - Ayna. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KÖSE: (Fars.) Er. - Sakalı bıyığı hiç çıkmayan veya seyrek olan. - Daha çok lakab olarak kullanılır.
KÖSEM: (Tür.) Ka. 1. Sürüler önünde rehber vaziyetinde giden. 2. Cildi temiz, pürüzsüz. 3. Kösem Sultan: IV. İbrahim'in annesi ve torunu zamanında Osmanlı iktidarında etkin olan Sultan.
KUBİLAY: (Tür.) Er. - Cengiz Han'dan sonra Moğol imparatorluğu tahtına çıkan büyük kağanların en meşhuru 35 yıl saltanat sürmüş ve 1294 yılında 80 yaşında ölmüştür.
KUDDUS: (Ar.) Er. 1. Temiz, pak. 2. Hatadan, gafletten, eksiklikten uzak. 3. Çok aziz, mübarek. - Allah'ın isimlerinden. "Abd" takısı alarak kullanılırsa daha iyi olur.
KUDDUSİ: (Ar.) Er. - 1. Kuddus olan Allah'ın nimetine mazhar olan 2. 19. yy. Bor'lu meşhur mutasavvıf Türk şairi.
KUDRET: (Ar.) Ka. 1. Kuvvet, takat, güç. 2. Allah'ın ezeli gücü. 3. Varlık, zenginlik. 4. Allah yapısı, yaratılış, insan eliyle yapılamayan şeyler. 5. Ehliyet kabiliyet. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KUDÜS: (Ar.) Er. 1. Filistin'in merkezi olan şehir. - Ruhu'1- Kudüs: Cebrail, Hz. İsa'ya üfürülen ruh.
KUHİSTAN: (Fars.) Er. - Dağlık memleket, İran yaylasında dağların çok olduğu bölge.
KUHRUD: (Fars.) - Dağ ırmağı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KÛHSAR: (Fars.) 1. Dağlık. 2. Dağ tepesi. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KULA: (Tür.) Er. 1. Kumral. 2. Sarışın, mavi gözlü. 3. Vücudu koyu sarı, kuyruğu ve yelesi siyah olan at.
KULAHAN: (Tür.) Er. - (bkz. Kula).
KULAN: (Tür.) Er. 1. Anayurdu Asya olan at ile eşek arası görünüşte yabanıl bir at türü. 2. İki, üç yaşında dişi tay, kısrak. 3. Zafer kazanmış kişi.
KUMAN: (Tür.) Er. - XI. yy ile XIV. yy. arasında Güney Rusya bozkırlarında göçebe olarak yaşayan bir Türk boyu.
KUMANBAY: (Tür.) Er. - (bkz. Kuman).
KUMRU: (Fars.) Ka. - Güvercinlerden, uzunca kuyruklu boynunun yanlarında benekler bulunan ve güvercinlerden daha küçük olan boz renkli kuş.
KUMRUL: (Fars.) Er. - (bkz. Kumru).
KUMUK: (Tür.) Er. 1. Kılıç. 2. Kuzeydoğu Kafkasya ile Hazar denizinin batı kıyısında yaşayan bir Türk boyu.
KUMUKBAY: (Tür.) Er. - (bkz. Kumuk).
KUNT: (Tür.) Er. 1. Sağlam ve iri yapılı. 2. Ağır dayanıklı, kalın. 3. Bir tür güvercin.
KUNTAY: (Tür.) Er. - (bkz. Kunt).
KUNTER: (Fars.) Er. - Sağlam, kuvvetli.
KUNTMAN: (Tür.) Er. - Sağlam ve iri yapılı, sağlıklı kimse.
KURA: (Tür.) Er. 1. Cesur. 2. Çelik. 3. Toprak içinde bulunan büyük taş.
KURAL: (Tür.) Er. 1. Davranışlara ya da bir sanata bir bilime yön veren ilkeler. 2. Araç. 3. Silah.
KURAY: (Tür.) Er. - Ay gibi.
KURBAN: (Ar.) Er. 1. Allah'ın rızasını kazanmaya vesile olan şey. 2. Eti. fakire parasız olarak dağıtılmak niyetiyle farz, vacib, ve sünnet olarak kesilen hayvan. 3. Bir gaye uğruna feda olma.
KURÇEREN: (Tür.) Er. - Dayanıklı ve yiğit adam.
KUREYŞ: (Ar.) Er. - Hz. Peygamberin soyu.
KURMAN: (Tür.) Er. - Yüksek aşamalı, nitelikli kimse.
KURRE: (Ar.) Ka. Tazelik, parlaklık. - Mısır valiliği yapmış bir zatın adıdır.
KURTARAN: (Tür.) Er. - Kurtulmasını sağlayan.
KURTULUŞ: (Tür.) Er. 1. Kurtulmak fiili, kurtulma. 2. Tehlike, sıkıntı, zorluk veya esaretten, istiladan kurtulmuş olma hali, halas, necat, reha, selamet. 3. İstanbul'da bir semt adı.
KUSAY: (Ar.) Er. 1. Uzaklaşmak. 2. Peygamberin 5. dereceden atası olup İslamiyetten önce Mekke'de Kabe'yi tamir ettirmiş ve yeniden düzenlemiştir.
KUSVA: (Ar.) Er. 1. Son derece bulunan. 2. Nihayet son. 3. Erişilecek son nokta son sınır. 4. Peygamber (s.a.s)'in devesinin adı.
KUŞEYR: (Ar.) Er. - Büyük beni Amir b. Şaşa'a grubuna dahil bir Arap kabilesi. Kuşeyri: İslam aleminin büyük sufi müelliflerinden. Kuşeyri Risalesi adıyla ünlü eseri bulunmakta.
KUTAL: (Tür.) Er. - Mutlu ol.
KUTALMIŞ: (Tür.) Er. - Mutlu olmuş, kutlu olmuş.
KUTALP: (Tür.) Er. - Kutlu, uğurlu, yiğit.
KUTAM: (Ar.) Er. - Akbabaya benzeyen.
KUTAN: (Tür.) Er. 1. Dua, yalvarma. 2. Saka kuşu. 3. Saban. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.
KUTAY: (Tür.) Er. 1. Mübarek ay. 2. Borneo adasının doğu tarafından bir sultanlık.
KUVVET: (Ar.) Er. 1. Güç, kudret, takat, sıhhat, sağlamlık. 2. Bir hükümetin askeri gücü.
KUYAŞ: (Tür.) Er. 1. Güneş. 2. Çok sıcak, güneşin etkili vurması.
KÜBRA: (Ar.) Ka. 1. Büyük olan (Ekber'in müennesi). 2. Hadicetü'l-Kübra: Hz. Peygamberin ilk hanımı.
KÜLTİGİN: (Tür.) Er. - Göktürk prensi ve komutanı.
KÜLÜK: (Tür.) Er. 1. Meşhur ünlü. 2. Taşçı, çekici, balyoz.
KÜRBOĞA: (Tür.) 1. İri, güçlü, sarsılmaz boğa. Kuvvetli iri yapılı boğa. Selçuklu komutanı ve Musul emirinin adı.
KÜREMA: (Ar.) Er. 1. Kerim, asil, necip, iyiliksever, hayır sahibi cömert, eli açık kimseler. 2. Ulular, büyükler.
KÜRHAN: (Tür.) Er. Yiğit, yürekli han.
KÜRŞAD: (Tür.) Er. - Eski Türklerde yiğit, alp.
KÜRÜMER: (Tür.) Er. - topluluk, sürü.
KUŞAD: (Fars.) Er. 1. Açılış, açma. 2. Fetih, fethetme. 3. Açılış merasimi, küşad resmi. 4. Yayın gerilip bırakılması. 5. Musikide uvertür. 6. Bir cins tavla oyunu. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
KÜŞADE: (Fars.) Ka. 1. (bkz. Küşad). 2. Açık. 3. Ferah.