ANA SAYFA
  FORUM
  DESTEK OLUN
  ALLAH C.C
  PEYGAMBER EFENDIMIZ
  KURAN-I KERIM
  PEYGAMBERLER VE ALIMLER
  YASIN-I SERIF MEALI
  NAMAZ- ABDEST
  HAC VE ONEMI
  ILMIHAL
  KIYAMET
  ADAB-I MUASERET
  MUBAREK GUN-GECE
  HURAFELER
  KISSADAN HISSE
  TESETTUR
  DINI SUALLER
  AKAIDE GIRIS
  DUALAR UZERINE
  ISLAM TASAVVUFU
  HADIS ELKITABI
  EL LU VEL MERCAN
  MERAK EDILEN KONULAR
  IDARECILIK BILGILERI
  SUNNET VE BIDAT
  AILE BILGILERI
  DINI PROGRAMLAR
  HARITA
  BEBEK ISIMLERI
  RESIMLER
  TARIHIMIZ
  MENKIBELER
  POWERPOINT DOSYALAR

Veda Hutbesi
Veda Hutbesi
Bismillahirrahmanirrahim

EY İNSANLAR!

Sözümü iyi dinleyiniz.Bilmiyorum, belki bu seneden sonra sizinle burada ebedi olarak bir daha birleşemeyeceğiz.
İNSANLAR!

Bu günleriniz nasıl mukaddes bir gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bir ay ise, bu şehriniz (Mekke) nasıl mübarek bir şehir ise, canlarınız, mallarınız da öyle mukaddestir, her türlü tecâvüzden korunmuştur.


ASHABIM!

Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski sapıklıklara dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız! Bu vasiyyetimi burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin! Olabilir ki bildiren kimse, burada bulunup da işitenden daha iyi anlıyarak muhafaza etmiş olur.


ASHABIM!

Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine versin. Faizin her çeşidi kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Lâkin borcunuzun aslını vermek gerektir. Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Cahilliyetten kalma bu çirkin âdetin her türlüsü ayağımın altındadır. İlk kaldırdığım fâiz deAbdulmuttalib'in oğlu (amcam) Abbas'ın faizidir.

ASHABIM!

Cahilliyet devrinde güdülen kan dâvâları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu (amcazadem) Rebia'nın kan davasıdır.


İNSANLAR!

Bugün şeytan sizin şu topraklarınızda yeniden tesir ve hakimiyet kurmak gücünü ebedi suretle kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!

İNSANLAR!


Kadınların haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzeridne hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki
hakkınız, onların, aile yuvasını, hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir. Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları hafifçe döğüp sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, memleket göreneğine göre, her türlü yiyim ve giyimlerini temin etmenizdir.


MÜ'MİNLER!


Size bir emanet bırakıyorum ki ona sıkı sarıldıkça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanet Allah Kitabı Kur'andır.
MÜ'MİNLER!
Sözümü iyi dinleyiniz ve iyi belleyiniz! Müslüman müslümanın kardeşidir, böylece bütün müslümanlar kardeştir. Din kardeşinize ait olan herhangi bir hakka tecavüz başkasına helal değildir. Meğer ki gönül hoşluğu ile kendisine vermiş olsun...


ASHABIM!

Nefsinize zulmetmeyiniz. Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.

İNSANLAR!

Allah Teala her hak sahibine hakkını (Kur'an'da) vermiştir. Varise vasiyet etmeğe lüzum yoktur. Çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir. Zina eden için mahrumiyet vardır. Babasından başka bir soy iddia eden soysuz, yahut efendisinden başkasına intisaba kalkan nankör, Allah'ın gazabına, meleklerin lanetine ve bütün müslümanların ilencine uğrasın! Cenab-ı Hak, bu gibi insanların ne tevbelerini, ne de adalet ve şahadetlerini kabul eder.

İNSANLAR!

Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Âdem'in çocuklarısınız, Âdem ise topraktandır. Allah yanında en kıymetli olanınız, O'na en çok saygı göstereninizdir. Arabın Arap olmayana -Allah saygısı ölçüsünden başka- bir üstünlüğü yoktur.
İNSANLAR!
Yarın beni sizden soracaklar, ne diyeceksiniz?

"-Allah'ın elçiliğini ifa ettin, vazifeni yerine getirdin, bize vasiyet ve öğütte bulundun diye şahadet ederiz." (Bunun üzerine Resûl-i Ekrem mübarek şahadet parmağını göğe doğru kaldırarak sonra da cemaat üzerine çevirip indirerek şöyle buyurdu.)

Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!
Şahid ol yâ Rab!

Kütüphanem
yeni makale» 40 Hadis
yeni makale» Dua nedir? Çeşitli Dualar
yeni makale» Din Nedir?
yeni makale» İman Nedir? Nasıl edilir?
yeni makale» Adab-ı Muaşeret
yeni makale» Hz.Muhammed Hayatı
Makaleler
yeni makale bu gerçekten önemlimi?
yeni makale
aile bağlarını koparmak...
yeni makale
Avrulalı kadını taklit
yeni makale
yarım hoca dinden eder
yeni makale
Gençliğin intihar koşusu
yeni makale
beşik ile kabir arası
yeni makale 
Ezanda geçen Haydin ...
Adab-ı Muaseret
yeni makale» Selamlasma Adabi
yeni makale» Saygı Adabı
yeni makale» Kardeşlik Adabı
yeni makale» Komşu Adabı
yeni makale» İzin İsteme Adabı
yeni makale» Yemek Adabı
yeni makale» Elbise Adabı
yeni makale» Doğruluk Adabı
yeni makale» Sır Tutma Ahlakı
Namazlar(Resimli)
yeni makale» Namazın Kılınışı Resimli
yeni makale» Namaz sureleri
yeni makale»
Cuma Namazı Kılınışı
yeni makale»
Bayram Namazı
yeni makale»
Cenaze Namazı
yeni makale»
Kaza Namazı
yeni makale» yolcu namazı
yeni makale»
Sehiv Secdesi (Unutma Secdesi)
Abdest (Resimli)
yeni makale» Abdestle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Abdest Alınışı Resimli
yeni makale»
Abdesti Bozan ve Bozmayan yeni makaleDurumlar
yeni makale»
Gusülle ilgili Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Bilgiler
yeni makale»
Teyemmüm Resimli
Mubarek Gün-Gece
yeni makale» Kadir Gecesi
yeni makale»
Mevlüt Kandili
yeni makale»
Regaib Kandili
yeni makale»
Miraç Kandili
yeni makale»
Beraat Kandili
yeni makale» Üç Aylar
yeni makale» Kandil Mesajları
Kıssadan Hisse
yeni makale» 33 ADIM
yeni makale»
86400 Saniye
yeni makale»
Hüzün
yeni makale»
İcki Icmek
yeni makale»
Sakat Köpek
yeni makale»
Kirlangic
yeni makale»
Sevgi Agaci
yeni makale»
Yaban Kazlari
Önemli Dini Bilgiler
yeni makale» Oruç ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Zekat ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Hac ile ilgili Bilgiler
yeni makale» Kurban ilgili Bilgiler
yeni makale» VEDA HUTBESİ
Hurafeler
yeni makale» SiHiR = BÜYÜ
yeni makale» Çaput Bağlamak
yeni makale» MUSKA
yeni makale» Mum Yakmak
yeni makale» Kurşun Dökmek
yeni makale» Fal Açmak
yeni makale» Günlerin Uğursuzluğu


www.islamanahtari.tr.gg

1-Âfetü’l ilmi en nisyanü: İlmin afeti unutmaktır.
************************
2
-Ettuhuru şatru’l iman: Temizlik imanın yarısıdır.
************************
3-A’kilhâ ve tevekkel: (Deveyi) bağla ve tevekkül et.
************************
4-Sûmû tesihhû: Oruç tutun, sıhhat bulun.
**********************
5-Es-salâtü imâdü’d dini: Namaz dinin direğidir.
*************************
6-Talebü’l helali cihadün: Helal peşinde koşmak cihaddır.
******************************
7-El-kelimü’t tayyibetü sadakatün: Güzel söz sadakadır.
***************************
8-El cennetü tahte zılâli’s süyuf: Cennet kılıçların gölgesi altındadır.
*************************
9-El mecalisü bi’l emaneti: Meclislerdeki sözler emanettir.
***************************
10-Ed-dellü alel hayri kefailihi:Hayra vesile olan yapan gibidir.
****************************
11-El cennetü dâr-ül eshıya: Cennet cömertler yurdudur.
*************************
12-Es- savmü nısf’us sabr: Oruç sabrın yarısıdır.
************************
13-Es sabru nısf’ul iman: Sabır imanın yarısıdır.
***********************
14-Et tebessümü sadakatun: Tebessüm etmek sadakadır.

************************
15-Es sabru miftahul ferec: Sabır, başarının anahtarıdır.
************************
16-Es sabru ınde sadmetül ula: Sabır, musi,betin ilk anındakidir.
************************
17-Efdalü’l ibadeti edvamuha: İbadetin efdali devamlı olanıdır.
************************
18-El Kur’anü hüved deva: Kur’an, sırf devadır.
************************
19
-Men samete reca: Dilini tutan kurtuldu.
************************
20-Re’sü’l hikmeti mehafetullah: Hikmetin başı Allah korkudur.
************************
21-El idetü atiyyetün: Vaad edilen verilmelidir.
************************
22-Ed duaü silahu’l mümin: Dua müminin silahıdır.
************************
23-İsmah yusmah leke: Müsamaha et ki sende göresin.
************************
24-Es salatü nur’ul mümin: Namaz müminin nurudur.
************************
25-En nedametü tevbetün: Pişmanlık tövbedir.
************************
26-El mescidü beytü külli takiyyin: Mescid, takva sahiplerinin evidir.
************************
27-Ed dinü en nasiha: Din nasihattir.
************************
28-Ed duaü hüvel ibadetü: Dua ibadettir.

 

************************
29-El cümuatü haccü’l mesakin: Cuma fakirlerin haccıdır.
************************
30-Hüsnü’s suali nısfu’l ilim: Güzel soru, ilmin yarıdır.
************************
31-Es selamü kable’l kelam: Önce selam, sonra kelam.
************************
32-İzâ gadibte fe’skut: Öfkelendiğinde sus.
************************
33-Kesretü’d dahiki tumitül kalb: Çok gülmek kalbi öldürür.
************************
34-Es savmu cünnetün: Oruç kalkandır.

35-Es subhatü temneu’r rızk: Sabah uykusu, rızka engeldir.
************************
36-El hamrü ummü’l habais: İçki, kötülüklerin anasıdır.
************************
37-Zina’l uyûni en nazaru: gözlerin zinası bakmaktır.
************************
38-El kanâatü mâlün la yenfedü: Kanaat bitmez bir sermayedir.
************************
39-El hayaü minel iman: Hayâ(utanma duygusu) imandandır.
************************
40-El mer’ü ala dini halilihi: Kişi, arkadaşının dini üzeredir.
www.islamanahtari.com
huzurlu adresiniz

SEVGILI PEYGAMBERIM 2-2

sevgili peygamberim cild 2 sayfa 2

SÜTANNE
CANIM KURBAN OLSUN SENİN YOLUNA
ADI GÜZEL, KENDİ GÜZEL MUHAMMED
(Yunus Emre)
Beni Sa'd aşireti,arablar arasında şeref ve cömertliği ile nam yapmış bir
kabile; arapçayı çok mükemmel bir şekilde konuşmaları ise diğer meziyetleri.
Peygamber efendimizin doğduğu tarihlerde görülmemiş bir kuraklık ve bu
kuraklıkla gelen kıtlık,Beni Sa'd yurdu Badiye taraflarında ne varsa silip
süpürmüş. Midelere günlerce bir şey girmediği vaki. Anneler, çocuklarını
doyuramıyor. Ağaçlar dahi kupkuru.
Açlık, böyle herkesi dize getirmişken bu kabilemin Züveyb oğullarından Halime
ismindeki hanım, bir çocuk doğurdu. Ama kadıncaız bitkin. Doğum rahatsızlığı ve
açlık, kolunu kanadını kırmış... beden ve şuur uyuşmuş gibi. Günlerdir aç.
Yerle-gök, gece ile gündüzü ayıramaz halde. Böyle iken yine de sızlanmıyor.
Allah'tan gelene razı. Tevekkül ve teslimiyet içinde.
Halime, bir gece sahrada bitkinlikten uyuya kaldı. Gökyüzünde ışıl-ışıl
yıldızlar kaynarşırken O, başını koyduğu kumlarda bir rüya görüyor:
"Bir adam, önce kendisine buz gibi bir su veriyor ve sonra soruyor:
-Beni tanıdın mı?
-Hayır!
-Ben, senin sıkıntılı zamanlarda ettiğin hamd ve şükürüm. Ey Halime; Mekke'ye
git! Oraya gidersen kazancın çok yüksek olacak; bir nuru evlad edineceksin,
dedikten sonra rızkının bolluğu, sütünün çokluğu için dua etti."
Uyandığında karnında bir tokluk ve halinde bir dinçlik hissetti. Ancak; kabile
mensublarının, açlıktan çıkardığı iniltiler insanı, perişan ediyordu.
Halimelerin çelimsiz bir merkeb, sütü çekilmiş bir deve ile bir miktar koyun ve
keçileri bütün servetlerini meydana getiriyor.
Halime'nin sütü, yeni doğmuş olan Damra'ya yetmediğinden bebek aç kalıyor ve
ağlaması ile anneyi geceler boyu uyutmuyor.
..................
Beni Sa'd aşiretinin çocuk emziren hanımları, ilkbaha ve sonbaharda Mekke'ye
iner; her kadın bir bebek alır, ona sütannelik eder, terbiye ve yetişmeleri ile
meşgul olur; Badiyenin güzel suları ve kekik kokan yayla havasında serpilip
gürbüzleşen çocuklar, bir kaç sene geçince ailelerine geri verilir ve
karşılığında bol kazanç elde ederlerdi... bu, öteden beri sürüp gelen bir
adetti. Böylece hali vakti yerinde olan aileler, çocuklarını Mekke'nin bunaltıcı
havasından kurtarak, daha iyi bir iklimde ve mürebbiyeler nezaretinde
büyütürlerdi...
O günlerde kabilenin genç hanımları, sütannelik yapacakları bebek bulmak üzere
Mekke'ye doğru yola çıkma hazırlığında.
Kafileye katılan Halime ve kocası, yanlarına çocukları ile merkep ve deveyi de
aldılar.
...................
Kervan, kona-göçe şehire doğru yürürken, gaibten bir ses geliyor:
-Ey Beni Sa'd kadınları, çabuk olun; çabuk olun ki Mekke'de doğan eşsiz çocuğu
göresiniz.
Bu sözleri duyan Beni Sa'd'ın genç hanımları daha hızlandılar.
Halime, merkebin üstünde, önünde Damra. Hayvan açlıktan zor yürüyor. Bitkin ve
mecalsiz.
Haris, hanımını uyanıyor:
-Gayret, daha çabuk Halime! Kervanın şehre varmasına bir şey kalmadı; bizse hala
buradayız. Öbür kadınlar eşraftan çocukları alacaklar. Korkarım eli boş
döneceğiz. Sonra müteessir olursun.
Halime hatun, ne kadar uğraştıysa arkadaşlarına yetişemedi.
O, böyle yolları aşmak için didinirken, sağından solundan sesler geliyor. Yine
meçhul, yine ümid veren yeni heberler taşıyan sesler:
-Müjdeler sana Halime! O nuru emzirme saadeti senin olacak...
Kervan, arayı açmıştı! Halimeler çok geride.
Bir dağın eteğinden geçiyorlar. Sarp dağ yarığından upuzun boylu biri, Halime'ye
görünüyor. Elinden bir mızrak var. Halime ürküntülü. Adam elini merkebin üstüne
koyarak konuşuyor:
-Ey Halime; Hak teala sana müjdeler yolladı. Ben seni şeytandan ve düşmandan
korumakla vazifeliyim...
Mızraklı şahıs kayboluyor.
Halime kocasına:
-Benim görüp işittiklerimin farkında mısın?
-Değilim ama korkular geçirdiğini anlıyorum.
Şimdi, kervandan iyice kopmuş olan karı-koca, deve ve merkeplerine az daha hız
vermeyi başararak, geceyi Mekke'ye üç kilometre kadar mesafede olan bir handa
geçirdiler.
Yorgun yolcular, erkenden yataklard. Halime, yine bir rüya görüyor. baş ucumda
yeşil bir ağaç. dalları ile O'nu gölgeliyor. Ağacın ortasından ikinci bir ağaç
uzuyor; bol meyveli bir hurma bu. Beni Sa'd kızları Halime'nin etrafında pervane
olmuş dönüyor ve bir taraftan da tatlı tabessümlerle O'na iltifatlar
yağdırıyorlar.
-"Sen bizim melikemizsin, sen bizim sultanımızsın."
İkinci ağaçtan bir hhurma tanesi yanına düşer. Hurmayı alıp yiyen Halime, ondaki
lezzeti efendimizi emzirinceye kadar, damağında duymaya devam edecektir.
Rüyayı kimseye açmaz. Belli ki bir şeyler olacak, bir şeyler yaşanacak. Meshul
sesler, yalnız O'nun gözüne görünen insanlar, tadı uyanıkken de devam eden
rüyalar!.. Bu sebeple rüyasını açıklamaz; herşeyi seyrine bırakır.
Ertesi sabah bir Pazartesi. Yine yoldalar. İşte, Mekke, kerpiç evleri ile yavaş
yavaş ufuktan yükseliyor.
Cenab-ı peygamber sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz, dünyaya gelince
kendilerini ilk bir hafta kadar anneleri; dört aya yakın da Ebu Leheb'in
cariyesi Süveybe hatun, oğlu Meshur'la emzidi.
Ebu Leheb, dünyaya gelen inci tanesinin amcası Süveybe, mevlid vuku bulunca,
hemen efendisine koşarak "bir yeğeniniz oldu" diye müjde veriyor. İleride
amansız bir İslam düşmanı kesilecek olan Ebu Leheb, sevinçli. Bu sevinç sırf
akrabalık sebebiyle de olsa, Habibullah'ın dünyayı teşrifine sevinmesi O'nun,
cehennemde Pazartesi günleri azabının hafiflemesine yol açacak; ve yeğeninin
doğum gününde, parmaklarının rasından akan suyu emerek sükunet bulacaktır.
Evet! Ebu Leheb keyifli. Bir yeğeni olmuş; sülelesi bir kişi daha kazanmıştır.
Bu keyifle Süveybe'yi azad etti. Süveybe, artık hür bir kadan. Sevgili
Peygamberimizin alemlere rahmet oluşundan ilk istifade eden insanlardan biri
sütannelerden Süveybe Hatun. daha önce Hazret-i Hamzay'ı sonradan da Ebu
Seleme'yi emziren şanslı kadan.
Ancak O mübarek çocuk, her Mekke'de kalamaz. Adet gereği O'nun da gelen süt
annelerden biri ile anlaşılarak yaylalara gönderilmesi lazımdır.
Abdülmuttalib, Kureyş'in emiri olsun da torununu bunaltıcı Mekke sıcağında
büyütsün. O narin yavru, bu iklime nasıl dayanır; kendisi nasıl tahammül
ederdi?!..
Nitekim asil insanlar diyarı Beni Sa'd'dan çocuk arayan hanımlar da
gelmemişmiydi?
Muhammed aleyhisselam'ı hemen bütün hanımlara teklif ettiler; ama babasının
hayatta olmadığını anlayınca "hem babası yok, hem malı; anne ile dede ne
verebilir ki" diye düşündüklerinden iki cihan Sultanı'nı kabul eden olmadı.
Herkes, babası zengin çocuk peşinde; herkes, babadan ücret bekliyor. Halbuki O
yetimin ücretinin madde ile ifadesi mümkün değil. O'nun mükafatını Allahü teala,
ihsan edecektir.
Her Beni Sa'd'li hanım, iyi halli bir aile çocuğu bulduktan nice sonra Halime ve
kocası Mekke'ye gelebildiler.
Üstelik Damra da hasta. Hatta hayatından ümid kesmek üzereler. Fakat Mekke'ye
vardıklarından yavru gözlerini açar ve annesine gülümser. Halime hatun, Damra'yı
kocası ile kızı Şeyma'ya bırakarak şöyle hali vakti yerinde bir ailenin çocuğunu
aramaya koyulur... ama ne gezer. Arkadaşları, ne kadar zengin çocuğu varsa alıp
götürmüşler. Halime üzgün. Hatta geldiğine, bu kadar meşakkati çektiğine pişman.

İyi de Halime, niçin duyduğu sesleri, gördüğü adamı, gördüğü rüyayı hatırlamaz?
 
Badiye Yaylası
HAZRETİ HAK OLUNCA MEDDAHIN
NİCE MEDH EYLEYE, SENİ YAHYA
(Şeyhülislam Yahya Efendi)
Emzirecek çocuk almamış olan hanım kaldı mı?
Halime hatun, çaresizlikten tan bunalmış bir anda iken karşıdan gelen yaşlı biri
böyle sesleniyordu... Badiyeli hanım duraladı. Ümid ve itimad veren tavrı; soylu
hali ile dikkati çeken bu adam kim ki? yanındakilere soruyor:
-Kim bu zat?
-O Kureyş'in efendisi Abdülmuttalib'dir.
Verilen bu bilgi üzerine Halime, Abdülmuttalib'e giderek kendisini tanıtıyor ve
çocuk bulamadığnı arz ediyor.
Yaşlı adam, hanımın ismini Halime ve aşiretinin Beni Sa'd olduğunu işitince
tebessüm ederek:
Sende iki haslet biraraya gelmiş kızım,diyor. İsmin yumuşaklık, aşiretin mübarek
manasını taşıyor. Zaten bu dünya ve öte dünyanın kıymeti bu iki güzelliktedir...
ey Halime! Benim yetim bir torunum var. senin bütün arkadaşlarına söyledim,
babası olmadığı için almadılar. Emeklerinin boşa çakacağını, ellerine birşey
geçmeyeceğini tahmin ediyorlar, yanıldılar tabii.
 
-Efendim müsaade ederseniz kocama gidip danışayım.
-Serbestsin. Seni asla zorlamıyorum, diyen gün görmüş ihtiyar, Badiye'li kadına
izin verdi.
Bir solukta kocasına gelerek vaziyeti anlattı. Halime'nin yeğeni de o sıraa
yanlarına gelmişti.
Haris, hanımı dinledikten sonra:
-Halime hemen git ve o çocuğu getir! Allah, bekli de o yetim sebebiyle bize
hayır ve bereket verecektir. Başkalarının almasından endişeliyim; vakit
kaybbetme.
Fakat Halime'nin kardeşioğlu zihin bulandırdı:
-Yazık oldu. Beni Sa'd'ın öbür kadınları, hizmetleri sonunda yüzlerini
güldürecek evlerden çocuklar topladı; siz ise kendinize yük olacak babasız
birini alıyorsunuz, demez mi!
Halime, bir an tereddüde düştü... gitse mi, gitmese mi? Ses kafasında yaklaşıp
uzaklaşıyor "yük olacak babasız biri..."
O böyle kararsız iken kalbine bir ilham doğdu.
-"Eğer o yavruyu kabul etmezsen ölünceye kadar iflah olmazsın..."
Halime, düştüğü vesveseden hemen sıyırılarak niyetini bozan genci cevaplandırdı:
-Arkadaşları birer çocukla giderken Halime'nin eli boş dönmesi yakışır mı?
Vallahi O'nu alacağım. Varsın babasız olsun; dedesi de mi yok? O zatın büyük bir
insan olduğu belli. Rüyamın müjdeler taşıdığı inancındayım, aklımı çelme!...
Bunu der demez, doğru kendisini beklemekte olan Abdülmuttalib'e koştu ve çocuğu
götüreceğini söyledi.
-Ey Halime oğlumu emzirmeyi kabul ettin, öyle mi?
-Evet kabul ettim!
Dedenin içi sevinçle doldu. Hemen şükür secdesine vardı, torunu ile Halime
hatun'a dualar etti ve sütanneyi, özanneye götürdü.
Eve girdiklerinde yüzü ayın ondördü gibi nurlu Hazret-i Amine'yi gören
Halime'nin gözleri kamaştı.
Abdülmuttalib, Misafiri gelinine takdim ediyor. Aziz anne, Halime'yi sıcak bir
alaka ile karşılayıp, izzet ikram ettikten sonra bir ara:
-Üç gün önce bana biri gelerek "Oğluna sütanneyi Beni Sa'd kabilesinin Züveyb
oğullarından tut" diye tenbihledi. Siz kimlerdensiniz?
Halime:
-Beni Sa'd bin Bekr Kabilesindenim. Babam Züveyb oğullarındandır.
Bunun üzerine Hazret-i Amine, misafirinin elinden tutup yavrusunun olduğu odaya
götürür... sütanne, nebiler sultanını gördüğü ilk anı bilahere şöyle tasvir
edecektir.
Süt gibi beyaz bir sofa sarılmış; altına bir yeşil ipek kumaş serilmişti. Sırt
üstü uyuyan yavrunun güneş gibi parıldayan yüzünden başka, alnında nur-u ilahi
görülüyor ve bebekten misk kokusu geliyordu. Yumuşak adımarla yanına sokuldum.
Uyandırırım diye korkuyordum. O'na bir can ve bin gönülle aşık oldum. O sırada
bütün damarlarımdan göğsüme süt aktığını duyuyordum. Elimi mübarek göğsüne
koyarak severken uyandı; gözlerini açıp bana baktı ve gülümsedi. Böyle güzel
yüzü ömrümde görmemiştim. Gözlerinden çıkan bir nur, göklere yükseldi. İki
kaşının arasını öptüm. Berrak gökler misali aydınlık yüzünü örterek, incitmeden
kucağıma aldım. Sedire oturup sol göğsümü verdim, almadı; sağımdan emdi ve daha
sonra da bir gün bile solumdan emmedi. Sol göğsümü süt kardeşi Damra'ya
bırakmıştı.
Peygamberimiz, doymadan, damra annesinin yanına gelmiyor. Halime Hatun emzirme
sonrasında, kainatın efendisinin ağzını silmek istediği her defasında görünmez
pamuk ellerin bu hizmeti yaptığını hayretler içinde takip ediyor.
-Benden ilk emdiğinden neş'e ve saadetimden kendimi zor tutuyor ve süt
evladımızı bir an evvel kocama götürmek istiyordum, diyen Halime Hatun,
Abdülmuttalib'in şu iltifatını naklediyor:
-Hanımlar içinde senin gibi bir devlete kavuşan olmadı! Tebrik ederim!
Annelerin en üstünü, Halime Hatun'a:
-Aman, der, haberim olmadan yola çıkmayın. Zira çocuğa dair bir çok akıl almaz
vak'alar yaşadım.
Halime anne:
-Peki efendim, diyerek mübarek yavru ile beraber kocasına gider. Haris hayran,
memnun ve:
-Ey Halime şu yaşıma kadar kimsede bu kadar güzel yüz görmedim, diyerek şükür
secdesinde.
Uyanık kalbli Haris ve hanımı bir yer bularak Mekke'de üç gün kalırlar. Halime
hatun, iki çocuk emzirdiği haled, hayret, sütünde hiç eksilme yok. Deve de süt
vermeye başlıyor.
Üçüncü gece süt anne birara uykudan gözlerini araladığında beşiği bir ışığın
çevrelediğini ve şil elbiseler giymiş nur yüzlü birinin bebeğin baş ucuna
oturmuş olarak yüzünü öptüğünü görür ve kocasını sessizce uyandırarak mansayı
ona da gösterir.
Haris gözleri beşikte olduğ uhalde fısıltı ile:
-Halime, bu çocuğa dikkat etmek lazım. Sütanneliğe gelenlerin içinde bizden
şanslısı yok, der, ve devem eder, olanları kimseye anlatma; böyle şeyleri
saklamak lazımdır.
Halime hatun her üç gün de Hazret-i Amine'ye gelerek şahid olduğu hadiseleri
anlatıyor; O'ndan benzerlerini dinliyor ve her defasında özanne, sütanneye
çocuğun iyi muhafazası ricasını tekrarlıyor.
-Nihayet birgün Amine Hatun'a giderek müsaade alıp veda ettim. bana bir çok
hadiyeler verdi ve emsalsiz yavruyu güzel yetiştirmem dileğini vasiyeti olarak
bildirdi.
Halime hatun ve kocsı, rüyada işaret edilen çocuğa kavuştuklarından emin olmanın
tarifsiz huzuru içindeler.
Sütanneler kervanı, dönüş yolunda, Halime Hatun, kainıtın baş tacı kucağında
olduğu halde bir merkebin üzerinde:
Daha sonra bu yolculuğu şöyle hikaye ediyor:
Mübarek yavru ile birlikte merkebe bindiğimizde hayvan önce yüzünü Kabe-i
Şerif'e çevirdi ve yıldırım gibi yola koyuldu. Gelirken ite kaka zorla
sürdüğümüz merkebin bu çevikliği karşısında arkadaşlarım şaşırdılar. Bir kısmı:
-Halime neler oluyor ayol? Yetişemiyoruz. sana. Şunun yularını braz dizginle de
kavuşalım, diye seslenirken, bazıları:
-Bu hayvan, Mekke'ye gelirken kendini bile taşımaktan aciz merkep değil mi
yoksa? diyorlardı. Benden:
-Evet aynı merkep, cevabını alınca da zeki kadınlar:
-Bunda bir sır olmalı, diyorlardı.
Artık Mekke gerilerde...
Kervan, kıvrılan patikada ahenkli adımlarla Badiye yolunu katederken Halime
adeta, arkadaşlarından ayrı bir alemde yol alıyor.
Tabiat, elem verici bir halde. Yer demir, gök bakırcasına her taraf kupkuru.Ama,
kervan nereye konsa çevresinden hayat fışkırıyor. Biraz evvelki göz bıktıran,
gönül yıldıran manzara, yerini zümrüt renkli bir iklime bırakıyor.
Yorulacak kadar gittikten sonra bir münasip yerde yine mola verdiler. Daha önce
başkaları da gelmiş. Bir de ihtiyar bir adam var.
Kadınlar, Halime anneye görüp işittiği garip halleri yaşlı kişiye akratmasını
rica ediyorlar. Zira hepsi merak içinde.
-Efendim, izin verirsen sana bir şey arzetmek isterim.
-Söyle!...
Kalabalık, Halime ile ihtiyarın etrafını almış ağızlarının içine bakıyorlar:
-Kucağımdaki çocuğun annesi der ki "oğlum dünyaya geldiğinde beni öyle bir nur
sardı ki, onun aydınlığında arzın öbür ucuna kadar her şeyi gördüm. Bu neye
delalet eder?
Halime, safçasına sorup sevap beklerken bir çılgınlıkla karşılaştı. Sakalının
her kılından kötülük akan yaşlı şahıs, yerden bir avuç toprak alıp başına
saçtıktan sonra gözünü, göğün derinliklerine dikip ağlayıp haykırmaya koyuldu ve
merhametsiz çatlak dudaklarından mel'unca laflar döküldü:
-Ey Ehl-i Huzeyl bu çocuğu öldürün! O büyüdüğünde bütün dünyaya hükmedecektir.
İlahi emri alacağı günü bekliyor!...
Sütanne dehşetli korktu ve sür'atle karanlık bakışlı ihtiyarın yanından
ayrılarak kervanla birlikte Badiye'ye vasıl oldular.
Yetimliği yüzünden kimsenin almadığı yavru, Haris'in evine geldikten sonra bu
hane, her türlü sıkıntıya uzak oldu. Yokluğun yerini bolluk almış, üzüntüler
neş'eye dönmüştü. Develeri, koyunları bol süt veriyordu. Bütün Beni S'ad
kabilesinin sürüsü aynı kırlarda yayıldığı halde öteki koyunların bitkinliğine
mukabil Haris'in hayvanlarındaki bu canlılık, komşularda kendi çobanlarına karşı
kızgınlığa yolaçıyor ve onları beceriksiz buluyorlardı.
Beni S'ad erkekleri, koyunları sütsüz ve bir deri bir kemik gördükçe çobanlara
çıkışıyorlardı.
-Haris'in çobanı hayvanlarını nerede otlatıyorsa siz de bizimkileri oraya
götürün!...
-Evet, sürüyü aynı yerlerde gezdiriyoruz. Lakin bizimkiler böyle, onlarınki
öyle...
-Sebeb?
-Siz bilmezsiniz biz hiç bilemeyiz!....
Beni Sa'd mensupları beyhude üzülüyordu. O, bütün aleme rahmet olarak gelmişti
ve oraya varışının bereketi albette zuhur edecekti.
Nitekim, kısa bir süre sonra Badiye yaylasında ne kıtlık kaldı, ne sıkıntı, ne
kuru ağaç... Tabiat yeniden renk renk, koku koku canlandı. Solgun yüzlere kan,
kaygılı kalblere şevk geldi...
Halime anne, O'nun üstüne titriyor...
Alehisselatü vesselamü vettehiyye.

SONRAKİ SAYFA

 
 

SAAT

 
 
  Sık Kullanılanlara Ekle
site içi özel arama (islam anahtarı )

Üye Girişi


Kullanıcı Adı:

Şifre:

Şifremi unuttum

kayıt ol

 

 
 
 
 

DUYURULAR

 

Duyuru Panosu

Kullanıcılarımız toplam 13224 mesaj gönderdiler
Toplam 473 kayıtlı kullanıcımız var
Son kaydolan kullanıcımız: bekir öztürk
üyemiz olmak için
buraya tıklayın
forumda sınırsız
paylaşıma
katılın

 

 

 
 

mediaplayer

Kur'an-ı Kerim Ziyafetleri
islamanahtarı radıo
radyo ve tv yayınları
ezgiler
şiirler
namaz öğreniyorum
mehter marşları
Belgeseller
filmler
klipler
tiyatrolar
kutsal yolculuk hacc
mealler
tefsir dersleri
kur'an öğreniyorum
İlahiler
ezan-ı muhammedi
nakşibendi cemaati
islami videolar
mübarek geceler
sevgili peygamberim
ilahi ve kasideler
hutbeler
eshab-ı kiram serisi
evliyalar serisi
silsile-i aliyye
cennet ve cehennem

 

 
 

menü




HZ.MUHAMMED (S.A.V)
Sitene Ekle
 
http://www.islamanahtari.com/ Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol